GÜNÜN BELLEĞİ: Marie Popelin’in avukat olma mücadelesi
Belçikalı öğretmen, kadın hakları savunucusu Marie Popelin 16 Eylül 1846’da doğdu, 5 Haziran 1913’te öldü. Avukat olabilmek için verdiği hukuki ve politik mücadelesi ‘Popelin Olayı’ olarak bilinir.

Aralık 1888’de Brüksel’de görünüşte önemsiz bir dava görülmekteydi: 42 yaşında, artık çok genç olmayan ama okuldan yeni mezun Marie Popelin, avukat olarak çalışabilmek istedi. Duruşmayı kaybetti, temyize gitti ve ertesi yılın kasım ayında tekrar başarısız oldu. “Popelin Olayı” halk arasında muazzam bir ilgi uyandırdı, Belçika ve uluslararası gazetelerde konu hakkında çok sayıda makale yayımlandı, müzakereler -kuru ve hukuki içerikli olmasına rağmen- geniş bir izleyici kitlesi önünde gerçekleşti. Pek çok kadın neyin tehlikede olduğunu biliyordu: Kızların eğitimi alanında çok şey başarıldıktan sonra, artık özgürce her meslekte çalışma hakkı ve nihayetinde kadının toplumdaki rolü söz konusuydu. Marie Popelin’in davasının mahkeme tarafından reddedilmesinde getirilen “argümanlar” bunu çok açık hale getirdi. Mahkeme, “kadınların özel doğası, zayıf fiziksel yapıları”, ev hanımı ve anne olarak görevlerinin onların yorucu mesleklerde, özel durumda avukatlıkta, çalışmalarına izin vermeyeceğine hükmetti. Kalan 24 yıllık ömrü, Marie Popelin’e bununla ve benzeri yasaklarla savaşmak için yeterli zamanı ve enerjisi olduğunu gösterdi. “Popelin Olayı” burjuva Belçika kadın hareketini ateşledi.

Marie Popelin, Brüksel’de varlıklı bir ailenin kızı olarak doğdu. Küçük kız kardeşi Louise gibi, başlangıçta burjuva genç kadınlara açık olan tek eğitim yolunu seçti - “Ecole normal” de öğretmen olarak eğitimini tamamladı. 1867’de, tanınmış eğitimci Isabelle Gatti de Gamond, 21 yaşındayken onu yeni kurduğu laik kız okuluna öğretmen olarak aldı. Bu okulda kız öğrenciler, “İş, yetenek ve bilgi yoluyla özgürleşme” sloganıyla eğitilmekteydiler. 1875’te Popelin, sanayi şehri Mons’ta bir kız okulunun başına geçti; Kız kardeşi Louise ile birlikte orada, Gatti de Gamond’un eğitim reformu yaklaşımına dayalı kurslar açtı. 1879’dan itibaren öğretmen eğitiminde çalıştı, 1882’de Brüksel’e müdür olarak döndü. 37 yaşında, buradaki işini idari nedenlerle kaybettiğinde, beş yıl sonra onur derecesiyle mezun olduğu Brüksel Hür Üniversitesine hukuk okumak için kaydolan ilk kadın öğrencilerden biriydi. Baroya kabul edilme girişimi başarısız olduktan sonra, bir hukuk firmasında asistan olarak çalıştı. 1892’de Paris’teki iki feminist kongresinden etkilenerek, temel amacı medeni hukuk kapsamında kadınlar için eşitliği sağlamak olan ilk Belçikalı kadın hakları örgütü olan “Ligue belge du droit des femmes”i kurdu. Hukuk bölümünün yöneticisi, daha sonra lig başkanı olarak, kadınların hukuk davalarında tanıklık etme, erkek aile üyeleriyle eşit koşullarda bir aile konseyine üye olma ve vesayet üstlenme hakkı için çok sayıda yasama girişimi başlattı. Onun için ekonomik eşitlik yasal eşitlik kadar önemliydi. Popelin, diğer ülkelerden feministlerle, özellikle de Uluslararası Kadınlar Konseyi’nin ABD Başkanı Mayıs W. Sewall ile olan temaslarından esinlenerek, çalışmalarını tüm Belçika’da yaygınlaştırmaya çalıştı. 1897’de Brüksel’deki dünya sergisi vesilesiyle çok sayıda katılımcıyla uluslararası bir feminist kongre düzenledi, 1900’de Belçikalı kadın derneklerini birleşmeye çağırdı ve 1905’te bağımsız bir parti olma umuduyla Belçika kadın konseyi olan “Conseil national des femmes belges”i kurdu.

Kadınlar için sivil eşitlik taleplerinin çoğu artık kanun haline gelmişti. Ancak, kadın avukatların kabulünü görecek kadar yaşamadı. Marie Popelin’in ölümünden dokuz yıl sonra, 1922’de kadınlar avukat olma hakkına kavuştular.


İlgili haberler
GÜNÜN BELLEĞİ: Maraş Katliamı’nın unutulmayan kadı...

Her katliam insanlık suçudur. O insanlık suçlarından biri de Maraş Katliamı... Alevilere dönük işken...

GÜNÜN BELLEĞİ: Hemşirelik nasıl doğdu? Nasıl görün...

Uzun yıllar bütün hastanelerde karşımıza “sus” ifadesiyle çıkan bu kepli hemşire resmi o duvarlara a...

GÜNÜN BELLEĞİ: İşçi kadınların Fleck Grevi

Fleck Grevi kadınların müthiş baskılara karşı kazanımlarla sonlandırdığı bir grevdi… Tarihin ‘hak ve...