
Eğitim-Sen’in, “Cinsiyetçi eğitim programlarına karşı, 10 Mart’ta cinsiyet eşitliği dersi yapıyoruz” kararı Türkiye genelinde olduğu gibi Eskişehir’de de iktidar yanlısı sendikaların sosyal medya üzerinden kışkırtmalarıyla, kimi okul idarecilerinin de buna dahil edilmesiyle örgütlü bir manipülasyona dönüştürüldü. “Okullarda aile yapımızı hedef alan, toplumsal değerlerimizi yok sayan ve dışarıdan ithal edilmiş bir projenin taşeronluğunun yapılmasına müsaade edilmemelidir” diyen paylaşımlarla sosyal medya üzerinden bir linç girişimi başlattılar. 10 Mart sabahında ise, her işini bırakan Milli Eğitim Müdürlüğü, muhteşem bir organize olma haliyle okul idarecilerine mesaj attı. Bir sendika tarafından okullarda “toplumsal cinsiyet eşitliği dersi” yapılacağı duyumu alındığını belirterek konuyla ilgili öğretmenlere görev ve sorumlulukları konusunda gerekli hatırlamanın yapılmasını söyledi. Ne var ki çocuklar için bu denli endişeli ve öğrencilerin üstün yararını düşünmeyi bugün hatırlayan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), hiçbir pedagojik formasyonu olmayan imam ve vaizleri ders anlatmak için okullara gönderirken bunu hiç düşünmemişti.
CİNSİYET EŞİTLİĞİ İNSAN HAKKIDIR!
“Toplumsal cinsiyet eşitliği kadın ve erkeğin aynılaştırılması anlamına gelmez; haklar, fırsatlar ve sorumlulukların cinsiyet temelinde farklı bir biçimde tanımlanmamasını öngörür. Toplumsal cinsiyet eşitliği, herhangi bir konuda plan, program ve politika hazırlama ve uygulama süreçlerinde kadın ve erkeklerin ihtiyaçlarının, beklentilerinin ve önceliklerinin farklı olabileceğini kabul eder. Bu ihtiyaç, beklenti ve önceliklerin dikkate alınması gerektiğine işaret eder. Bu nedenle de, toplumsal cinsiyet eşitliği hem bir insan hakları meselesidir, hem de insan merkezli kalkınmanın ön koşulu ve göstergesidir.”
Bu tanımlama Nabi Avcı’nın Milli Eğitim Bakanı, Yusuf Tekin’in müsteşar olduğu dönemde, 2014-2016 yılları arasında Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi’ni (ETCEP) projesini yürüten MEB’e aittir. Peki dün bu cümleleri kurarken bugün Eğitim-Sen’i hedefe koyan bu saldırganlığın sebebi nedir? AB’ye şirin görünüp göstermelik toplumsal cinsiyet eşitliği projeleriyle asıl hedefin hibe almak olduğu bugün daha açık görünmektedir.
2025’i aile yılı ilan eden siyasi iktidarın ve “aileyi tehdit eden zararlı akımlar” söylemini gündeme taşıyan Cumhurbaşkanının, LGBTİ’leri hedefe alan nefret söylemlerin bugün okullarda anlatılmak istenen toplumsal cinsiyet eşitliği dersine yönelik tahammülsüzlüğün nedeni olduğu açıktır. Aile yılı ilan edip üç çocuğa kadar üç kuruş teşvik paralarıyla yoksul insanları daha da yoksullaşmaya iten, aileyi kutsayıp kadını bir doğum makinesi gibi gören bu zihniyet zararlı akımın kendisi değilse nedir!
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin evrensel bir insan hakkı olduğuna inanan öğretmenler, hayatın her alanında bu dersi vermeye devam edecektir. Toplumsal cinsiyet eşitliği erkek ve kadının yaşamın tüm alanlarına eşit ve yetkinleştirilmiş şekilde katılımını ifade eder. Toplumda her gün artan kadın cinayetleri, tacizler ve çocuk istismarının önüne geçmek, bugün biz öğretmenlerin yetiştirdiği her bir çocuğa bunu doğru bir şekilde anlatabilmesinden, eğitebilmesinden geçiyor.
Çocuklarımız için endişelenmiş edalarıyla yaygara koparmayı, halkın manevi duygularını sömürüp eğitim emekçilerini itibarsızlaştırmayı, linç etmeyi bırakın. MESEM’lerde yoksul çocukları ölüme gönderirken çocuğun üstün yararını bırakın hayatını yok sayanlar, denetimden bir haber cemaat yurtlarında çocukları istismara maruz bırakanlar öğretmenlere ahlak dersi veremez. Biz kadınlar 8 Mart’ta meydanlarda haykırdığımız gibi 2025 yılını aile yılı değil, bu kirli zihniyet, sömürü düzeninizle mücadele yılı yapacağız.
Görsel: Canva Pro yapay zeka görsel oluşturma aracı
İlgili haberler
Eğitim Sen’den MEB’e toplumsal cinsiyet eşitliği d...
Eğitim Sen, 10 Mart'ta okullarda gerçekleştirilen 'toplumsal cinsiyet eşitliği' derslerine MEB taraf...
Gerçek eşitlik rotası sosyalizm mücadelesi
'Kadın dostu' hamasetlere kanmaksızın, hatta bunları teşhir ederek, kapitalizme meydan okumak, onu y...
8 Mart’ın ardından: Kadın eğitimciler şikayet etme...
Bu 8 Mart’ta işyerlerinde yaptığımız çalışmayla kadınların daha katılımcı, sözlerini söylemeye daha...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.