Gelin, bir anlığına dünyanın tersine döndüğünü düşünelim. Hani, birçok şeyden bıktık usandık ya. Hayaller ötesi, farklı bir evrene kayıp gitsek, nasıl olurdu acaba? Hani bazen akıllı, uslu, edilgen durmaktan sıkılırız ya. Haksızlıklar karşısındaki kendi sessizliğimizden boğuluruz ya. İtaat etmekten, "Sen bilirsin." demekten, boyun eğmekten, görünmeyen zincirlerimizden yoruluruz ya. Bulutlara tutunup, uzaklarda, bir yerlerde yeniden var olmak isteriz ya. Hazır yola çıkmışken sıra dışı olmalı her şey. Erkeklerin de doğum sancısı çektiği, cansız mankenlerin hareket ettiği, yumurtaların gençleştirdiği, canından bezen yaşlıların ölüm şeklini kendilerinin seçtiği düşler ötesi bir yer... Yok, korkmayın; zaten hiçbir şey gerçek yaşamda çevremizde gözlerimiz kör olduğu için göremediklerimizden daha korkunç olamaz.

ADI KONULMAMIŞ BİR İSYAN

Meltem Dağcı, Dünyanın Öteki Yüzü kitabını “Kitapları yırtılan, fırlatılan, yakılan bütün kız çocuklarına ve kadınlara…” atfederek başlar. Daha kitabın girişinde yazar tarafını seçmiş, kadın bakış açısını en başa yerleştirerek "Ben buyum." demiştir. Okuyucu, yazar tarafından aralanan kapıdan içeri girdiği anda belki paralel evrende, yani dünyanın öteki yüzünde bulur kendini. Alışık olmadığımız bir diyar burası, olağan değil burada hiçbir şey; tuhaflıklar ve aykırılıklar dünyası. Sanki yazar "Binlerce yıldır, edilgen, sıradan, uysal olduk da ne oldu?" der gibi. "Yaşamın hangi alanında imtiyazlı olduk? Dünyalar tatlısı çocuklar doğurduk fakat yine de kıymetimiz bilinmedi." dercesine, meydan okurcasına... Kitap on iki kısa öyküden oluşur. Her bir öykü distopya türünde bir roman kapsamında. Değil sıradan, gerçekten akla zarar öyküler. Kaybolabilirsiniz bu sıra dışı dünyada. Bir korku filmi izler gibi, kitabı yarım bırakıp elinizden, kapı arkasına, dolap içlerine bakma isteği duymak gibi… Bilirsin gerçek değil bilim kurgu, fantastik; fakat ya gerçek olursa. Damızlık Birliği gerçek olsaydı pek de fena olmazdı yani(!).

Alışılmışın dışındaki dünyada doğum yapan erkekler, hareket eden cansız mankenler, kimlik avcıları, yaşlı kadınların ölüm şeklini seçme özgürlüğü... Ve ötekiler, sıra dışı fakat okunmaya değer öyküler. Sanki adı koyulmamış isyan gibi…

Fotoğraf: Kitap kapağı