Geçtiğimiz günlerde sendikamız Birleşik Metal-İş'in düzenlemiş olduğu etkinlikte Grev filmini izlemek için metal işçisi birçok kadın ile yan yana geldik. Osmanlı döneminde ipek kozalarında çalışan kadın işçilerin çalışma ve yaşam koşullarıyla birlikte verdikleri mücadeleyi anlatılıyor film. Filmde anlatılan o dönemin koşulları, bugün de bizim yaşadıklarımızda karşılık buluyor.
O dönemde de açlık ve yoksulluk varmış, şu an içinden geçtiğimiz dönemde yine açlık ve yoksulluk var misal. O zaman sadece boğazından geçecek bir ekmek vardır ya onun için çalışmışlar, ee şimdi de aynı. O dönemde de kadınlar bu zorlu koşullara karşı en önde mücadele bayrağını taşıyormuş, bugün gibi.
Filmde çalışan kadınların hepsi Rum ve Ermeni. Sonra, artık yoksulluk o kadar derinleşmiş ki Müslüman kadınlar da çalışmaya başlamışlar. Ama köylüler o kadar aç ve yoksulluk içinde ki, bununla birlikte verem, kolera gibi salgın hastalıklar da çok yaygınlaşmış. 16 -18 saat çalışıyorlar ve evlerine gidip yemek bile yiyemiyorlar. O kozaları kazanların içinde kaynatıyorlar. Vücutları yanmış kadınların sıcak buhardan. Grev kararı, kadın işçilerin bu çalışma ve yaşam koşulları altında bir de dip dibe çalıştığı kız kardeşlerini gözlerinin önünde kaybetmeleriyle alınıyor. Filmin bir sahnesinde kadın oyuncu: “Siz demiyor musunuz bre, dünyanın bütün işçileri birleşin, o zaman biz de birleşeceğiz. Nerede bu enternasyonal?” diye sesleniyor.
Kadın işçiler, bir yandan patronun işçilerin ürettiği emek gücüne muhtaç olduğunun farkına varmaya ve bu fikri de örgütlemeye çalışıyorlar.
Hatta bir işçi şöyle diyor: “Ben iyi bir işçiyim, çünkü hastalanmıyorum. Ve bana ihtiyacı var.” İşte bunu söylerken de içinden geçilen sürecin etkilerini filmde görebiliyoruz. Ve kadınlar 22 gün greve çıkıyorlar...
Filmi izledikten sonra bugün çalışma ve yaşam koşullarımıza baktığımda mücadeleden asla geri durmamam, durmamamız gerektiğini bir kez daha gördüm. Açlığa, yoksulluğa, eşitsizliğe karşı kadınlar olarak yan yana gelince nasıl da dört elle sarılıyoruz zorlukların gırtlağına!
Fotoğraf: Grev filminden bir kare
İlgili haberler
Arsız sardunyalar gibi olsun hayatımız
Ne yalnızız, ne çaresiz. En büyük dayanağımız dayanışmamız ve kız kardeşliğimiz. Dayanışmamızı daha...
İlknur’un ardından…
5 Kasım günü işten eve dönerken Selçuk G. tarafından katledilen Lüleburgaz Belediyesi çalışanı İlknu...
Şiddete ‘Dur’ demek için dayanışmaya daha çok ihti...
Bizler sürekli şiddete mahkûm ediliyoruz, öldürülüyoruz. Hükümetin kadın düşmanı politikaları devam...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.