Aklımda hep aynı soru! Bu ülkenin hangi bölgesinde yaşarsak yaşayalım hayatımız güvencede değil mi? Okuma oranının en yüksek olduğu, en rahat olduğumuzu düşündüğümüz Lüleburgaz’da bir kadın sokak ortasında katledildi… Peki neden?
Yıllarca yan yana çalıştığım, her sabah gülümsemesiyle karşılayan iş arkadaşım, sırdaşım, bir bakışımla halimi anlayanım günde yüzlerce insanın geçtiği bir sokakta üç bıçak darbesi ile katledildi. Nedeni bir erkeği reddetmesi.
Uzun yıllar önce tanıştığı, kimine göre hata, kimine göre yanlış tercih diye değerlendirilse de yanlışlarını fark eder etmez ayrıldığı biri tarafından katledildi.
Buna ölüm demek yaşama hakaret… Elinden tutup, ittirip, bir gaflet anında apartmanın önünde kardeşi ile telefonda konuşurken (kız kardeşi öldürülme anında çığlığını duyarak) katledildi. İlknur bu ülkenin dayatmaları, toplumsal baskı yüzünden yaşadıklarını en yakınına bile anlatamadan yıllarca işkenceye maruz kaldı. Ülkemizdeki birçok kadın gibi korkarak, yaşadıklarını saklayarak, “Kimse duymasın, aman hakkımda ne düşünürler” diyerek yaşadı yıllarca. Takip edildi, dayak yedi, tehdit edildi ve bilmediğim bir sürü şiddete maruz kaldı, sustu. Aslında susmaya mecbur bırakıldı. Konuşsa çünkü öldükten sonra bile arkasından ne konuşulduysa onlar konuşulacaktı. Eski sevgiliymiş, evliymiş, adamın parasını mı yedi? Acaba aldattı mı? Bu ve buna benzer birçok yaftalamayla karşı karşıya kalacaktı.
Sustu, çünkü arkasında duracak hiç kimse, hiçbir kurum yoktu. Pompalı tüfek ile tehdit edildi, kendi imkânları ile onu katleden kişinin evini arattırdı, o kişinin evinde pompalı tüfek bulundu, lütfedildi, adam üç beş gün hapse yatırıldı, sonra yine salıverildi.
Sustu… Çünkü “Evlendin sen artık, kocan ne düşünür hakkında boş ver artık düşünme” denildi. Susturuldu! Yıllardır süren şiddet bir gün işten çıkıp evine giderken katili tarafından başka bir noktaya taşındı. Mahkeme süreçleri, şikâyetler, tutuklama kararları, uzaklaştırma kararı, uzaklaştırmanın ihlali, kavgalar, gürültüler, hakaretler ve kendi içinde yaşadığı tüm üzüntüler, korkular, haykırışlar bir kenara atıldı. Yaşamından tek hatıra güzel gülüşü kaldı. İlknur hayatının sonlandığı güne kadar sürekli korku ile yaşadı. Tüm korkularına rağmen yine de hayata sıkı sıkıya bağlandı. Ta ki hayatı elinden alınana kadar.
Bu ülkede kadınlar “Sen benimsin, benim kalacaksın, evlensen bile seni öldürürüm” denilerek katlediliyor. O katledilen kadının cenazesinde “Sevgilisi de değildi, sevgilisi olsa neyse” cümlesi bir kadın tarafından sarf ediliyorsa, kat edeceğimiz çok yol, öğrenmemiz gereken çok insani yön vardır diye düşünüyorum. Kadınların seslerini duyurabildiği, özgürce yaşayabileceğimiz bir ülke hayalimiz var. Çok da olmasa gerek… İnsanca yaşamak, özgürce kahkaha atmak, birini istememe hakkı, reddetme özgürlüğüne kavuşacağımız günlere… “Katledilen” tüm kadınların hakları susanların, onu korumayanların ruhlarında ızdırap olsun…
* Selçuk G. tarafından katledilen Lüleburgaz Belediyesi emekçisi İlknur Gökay Tuncel’in arkadaşı
Fotoğraf: Eda Aktaş/Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Lüleburgaz'da İlknur Gökay Tuncel'in öldürülmesi p...
Lüleburgaz'da 19 yıllık belediye çalışanı olan İlknur Gökay Tuncel takip edilip, bıçaklanarak öldürü...
Lüleburgaz’da kadınlar sokakta: İstanbul Sözleşmes...
Lüleburgaz Kadın Platformu de yaptığı açıklamayla İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini belir...
Lüleburgaz’da kadınlar: Tabuları yıkarım, bulaşığa...
Lüleburgaz’da, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde eylem yapan kadınlar ‘Tabuları yıkarım, bulaşığa...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.