Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğu olarak üç yıl önceki kuruluşumuzdan bu yana her sene kimi zaman öğrendiğimiz kimi zaman bilinçlendiğimiz kimi zamansa eğlendiğimiz etkinlikleri planlayıp gerçekleştirmeyi sürdürüyoruz. Oryantasyonu yüz yüze gerçekleştirebildiğimiz bu eğitim yılında da öğrencilerle tanışmak için standımızı açıp yerimizi aldık. Yaptığımız tanıtım sonrası planladığımız tanışma toplantısında bir araya gelip sorunlarımızı, beklentilerimizi, neler yaptığımızı ve neler yapabileceğimizi konuştuk. ODTÜ akademik başarısı dolayısıyla iyi bir izlenim bıraksa da okulumuzdaki ortamın da ülkemizin kadınlara ve LGBTİ+’lara karşı baskı ve şiddet içeren atmosferinden payını almadığını ne yazık ki söyleyemiyoruz. Biz kadınlar ve LGBTİ+’lar okulumuzda sıkça haklarımızın gaspına, kısıtlanmasına maruz kalabiliyoruz. Tüm bu olumsuzluklara rağmen bir araya gelip neler yapabiliriz diye düşündüğümüz bir toplamız aslında topluluk olarak. Bu toplamın genişlediği tanışma toplantısında da yaşadığımız sorunlara, üzerinde daha sık durmamız gereken konulara değindik.
‘AKTİF ÇALIŞMAYAN CİNSEL TACİZ ÖNLEME BİRİMİNİ İŞLETMELİYİZ’
Öncelikle tüm bu baskı dolu ortamda hepimizin güven içinde sığınabileceği bir alanın gerekliliği üzerine konuştuk. Böyle bir alana ihtiyaç duymamız da gösteriyor ki bizler aslında kendimizi güvende hissetmiyoruz, ülkemizin “en iyi” okullarından biri olan ODTÜ’nün kampüs sınırları içerisinde dahi. Haklarımızı gözetmeyen, alınan kararlarda okulun önemli bir bileşeni olan biz öğrencilerin fikir ve görüşlerini dikkate almayan bir okul yönetimi söz konusuyken kampüs içindeki bu güven vermeyen iklim çok da beklenmedik olmuyor aslında. Topluluk olarak bizim amacımız da bu atmosferi olabildiğince az hissettiğimiz bir güvenli alan sağlayabilmek, aynı zamanda kampüsü tamamıyla güvenli bir alan haline getirmeye çalışmak. Bunun için de ilk aklımıza gelen bu güvenli alanın sağlanabilmesi için ön koşullardan biri olan aktif bir Cinsel Tacizi Önleme Birimi oldu. Halen daha tam anlamıyla çalışmayan CİTÖB’ün işletilmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz, bu konudaki ısrarımızı amacımıza ulaşana kadar sürdüreceğiz.
SANSÜRE UĞRUYORUZ, YENİ YOLLAR YARATIYORUZ
Değindiğimiz bir diğer nokta ise bu çalışmaları sürdürürken, etkinlikler planlarken sansüre, kısıtlamaya maruz kalmamız oldu. Bu kısıtlamalar bizi etkinliğimizin adını değiştirmek zorunda bıraktığı gibi etkinliğimizi okul içinde gerçekleştirmemize dahi engel oldu. Ülke içerisinde toplumsal cinsiyet göz önünde bulundurularak kadınlara ve LGBTİ+’lara uygulanan sansürün izdüşümü olan bu kampüs içi sansüre karşı sessiz kalmayıp bunla baş etmenin yollarını arıyoruz. Gerek medyada, gerek sosyal hayatta, sinemada, toplumsal cinsiyet normlarını yıkamadığımız her alanda görünürlüğümüz sınırlanıyor. Biz kadın ve LGBTİ+’lara karşı her türlü şiddetin sansürsüz yayınlanabilmesine karşın kimi zaman yalnızca varlığımızın sansürlenmesi varlığımıza adeta bir hakaret niteliği taşıyor. Hatta kimilerimize karşı sınırlarla dahi yetinmeyen yönetim en temel hakkımızı olan yaşama hakkımıza karşı yapılan saldırılar karşısında da sessiz kalmaya devam ediyor. Ama bizler bu sansürlere, baskıya, varlığımızı tehdit eden bu güvensizliğe karşı varlığımızı sürdürmeye, öğrenmeye, bilinçlenmeye, ses çıkarmaya devam edeceğiz. Kısıtlanmadan, şiddete maruz kalmadan, güven içinde yaşadığımızdan emin olana kadar karşımızda duran her birime karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Üniversiteli kadınlar anlatıyor: ‘Öyle bir sorun y...
Okulu donduranlar, cemaat yurduna yazılanlar, günde 6 saati yola harcayanlar ve nicesi… Türkiye’nin...
Payımıza korku ve şiddet değil, eşit ve özgür üniv...
Türkiye’nin dört bir yerinden üniversitelerden kadın ve toplumsal cinsiyet çalışmaları toplulukları...
Erdoğan'ın 2022 planı: Kadın Üniversiteleri
2022 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Planı’na göre önümüzdeki yıl çalışmalarına başlanacak projelerden...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.