Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın daha önce de gündeme getirdiği kadın üniversiteleri, 2022 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda da yer aldı.
Kadın üniversitelerine ilişkin tartışmalar ilk olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2019 yılındaki Japonya ziyareti sonrasında gündeme gelmiş, daha sonra 2019-2023 dönemini kapsayan kalkınma planında da yer almıştı.
Resmi Gazete’de yayınlanan ‘2022 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nın ‘eğitim’ başlığı altında ise yine kadın üniversitelerine ayrı bir parantez açıldı.
“Yükseköğretimde çeşitliliğin artırılması” gerekçesiyle belirlenen hedefler arasında, sadece kadın öğrencilerin kabul edildiği kadın üniversiteleri kurulması planı var.
Bu plana göre; Japonya örneği incelenerek yürütülecek faaliyetler arasında, kız öğrencilerin ülkede farklı derecelerde yükseköğretime katılımlarının değerlendirilmesi, sorun bulunan alanların saptanarak buna yönelik çözüm önerileri geliştirilmesi sağlanacak.
Kadın örgütleri, üniversitelerin kadın kulüpleri ise Kadın Üniversitelerinin gündem olmasından bu yana tepkilerini dile getiriyor. Kadınların Kadın Üniversitesini kabul etmemelerinin başlıca sebepleri ise şöyle:
1-İKTİDAR ÜNİVERSİTELERİ KENDİ İDEOLOJİSİNİN MERKEZLERİ HALİNE GETİRMEYE ÇALIŞIYOR
Üniversiteler, öğrencisinden akademisyenine herkesin toplum yararına bilim ürettiği, bilimsel bilgiye dayalı bir eğitim gördüğü, tüm gerici politikalara karşı bilimsel olarak en ileri olanın savunulduğu yerler olmalı. Bugün iktidar; üniversiteleri bilimsellikten uzak, kendi ideolojinin merkezleri haline getirmek için hamleler yapıyor. Kadın Üniversiteleri de iktidarın kadınları kendi isteği doğrultusunda sıkıştıracağı ve kendi hegemonyasını tesiste daha avantajlı konuma geleceği bir alan olacak. Bu üniversitelerde toplum yararına bilim üretmekten çok yaratmaya çalıştıkları toplum içindeki kadına bakış açısının nüvelerini oluşturmak.
2-KADINLARI KAMUSAL ALANDAN AYRIŞTIRIYOR
AKP hükümeti iktidara geldiği günden beri toplumu muhafazakarlaştırma politikasıyla hareket ediyor. Aileyi öne çıkararak kutsallaştıran, kadını aile kavramı ile özdeşleştiren söylemleriyle de bu politikasını destekliyor. Tacize, tecavüze karşı önlem diyerek kadınları toplumsal alandan soyutlayarak koruma sağladığını da savunuyor. Tüm bunların somutlaşmış hale getirmek üzere kadınlar için pembe otobüs, metrobüs, taksi, metrolarda ayrı vagon gibi projeler sundular. Ancak taciz riskiyle her yerde karşı karşıya olan kadını ayrıştırmak kadınların kamusal alanları kullanımını, seyahat özgürlüğünü kısıtlamak, kadınların toplumsal alandaki varlığını “tehdit” haline getirmek anlamına geliyor. Bu projelerdeki amaçlarını bugün kadın üniversiteleri ile gerçekleştirmek istiyorlar.
3-KADINLAR TECRİT ALTINDA BİR YAŞAMA SÜRÜLÜYOR
Kadını şiddetten, tacizden, tecavüzden sözde koruma için oluşturulan kadınlara özel ayrı alanlar kadınlar üstündeki ayrımcı politikaları da artıyor. Kadını korunması gereken bir pozisyona sokan, tacizciyi değil tacize uğrayanı, şiddet uygulayanı değil şiddet mağdurunu tecrit eden bu uygulama kadınlar üzerindeki baskıyı da artırıyor. Üstelik sadece toplu taşımada, üniversitede değil hayatın her alanındaki şiddet, taciz, tecavüz gibi toplumsal olaylara bir önlem de sunmuyor. Var olan şiddeti önleyici yasaları uygulamak, üniversiteler içinde cinsel tacizi önleme birimlerini güçlendirmek yerine kadını toplumsal alandan soyutlayan uygulamaların olması kadın eşitsizliğini ve kadına yönelik şiddeti daha da arttıracak.
4-KADINLARIN EĞİTİME KATILAMAMASININ SEBEBİ KARMA EĞİTİM DEĞİL!
Eğitime katılamayan kız çocuklarının Kadın Üniversiteleri sayesinde eğitime daha rahat bir şekilde katılacağı da söyleniyor. YÖK’ün 2019-2020 yılı itibariyle 8 milyona yakın üniversite öğrencisinin 4 milyon 108 bin 571’i erkek, 3 milyon 831 bin 562’si kadın öğrenci. Veriler de gösteriyor ki kadın öğrenciler sayısal olarak erkek öğrencilere yaklaşmış durumda. Buradan yola çıkarak kadınların eğitim hayatına katılmasının önündeki engel karma eğitimin olması olmadığı da anlaşılıyor. Tam tersine Kadın Üniversiteleri ile kadınların eğitim hayatı daha da zorlaşacak bir noktaya gelecek. Kadınlar üzerinde karma eğitimi olan okula göndermeme ve bu yüzden istediği eğitimi alamama, karma eğitimin yapıldığı okula gittiği takdirde toplum içinde yargılamalara maruz kalabileceği baskı ortamı oluşacak. Bu durum kadınların üniversite hayatından çekilmesine neden olacak, üniversitelerdeki varlığını da güçsüzleştirecek riskleri barındırıyor.
5-ÜNİVERSİTELER ÖZERK OLMALI
AKP hükümeti toplumun her alanında olduğu gibi üniversitelerde de tek adama bağlı, üniversite bileşenlerinin söz haklarını yok saydığı üniversiteler yaratmak istiyor. Bugün yaptığı rektör atamaları ile de bu amacı için adımlar atıyor. Kadın Üniversiteleri ile de kendi istediği üniversitenin özerk yapısından uzak, tek adamın kararı altında olacak bir üniversite profili yaratacaktır.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Kadın üniversitelerine tepki: Eşitsizliğin derinle...
CHP PM üyesi ve Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, kadın üniversiteleri modelinin tepki gösterere...
Kadın üniversiteleri genç kadınları nasıl etkileye...
Japonya’dan örnek alınan, Cumhurbaşkanlığı 2021 Kalkınma Planı içerisinde yer alan kadın üniversitel...
Kadın Üniversitelerine tepki: Duvarlara değil, par...
Eskişehir’de ‘Kadın Üniversiteleri’ projesine tepki: ‘Biz kadınların toplumsal hayatta yer alabilmem...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.