Memur-Sen ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ), 14-16 Ağustos tarihleri arasında düzenleyeceği Aile Kongresi’ni AKP Genel Başkan vekili Numan Kurtulmuş’un da katılımıyla başlattı.
Memur-Sen Genel Merkezi’nde yapılan açılış konuşmasıyla devam eden “Disiplinlerarası yaklaşımla Aile Kongresi-I” başlığında devam eden kongre üç gün sürecek. Kongrede katılımcıların çoğunluğu ise erkek… 10 oturumda 46 konuşmacının sadece 11’inin de kadın olması dikkat çekici.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ İÇİN ‘SAPKIN’ VE ‘MESNETSİZ SUNİ GÜNDEM’ DENİLDİ
Kongre Kur’an okumaları ile başlarken sosyal medya hesaplarından ailenin önemine değinilmesi ve hashtag çalışması duyuruldu. Fıtrat ve islami değerler içerisinde tanımlanan ‘aile’de kadın kelimesi sınırlı sayıda geçerken üstü kapalı İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına ise “sapkın” ve “mesnetsiz suni gündemler” olarak yanıt verildi.
Açılış konuşmasına katılan İstanbul Sözleşmesi tartışmalarını ilk olarak “Hükümet olarak imzalanması yanlıştı” diyen AKP Genel Başkan vekili Numan Kurtulmuş, “Ailenin yıpratılması ya da yeni arayışların ortaya konulması milletin geleceğini felakete sürükleyecek toplumsal virüstür”dedi. Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise “Fıtratı insanlık olarak savunmak zorundayız. Sapkın birliktelikler, nikahsız ilişkiler yeni aile olarak yer edilmeye çalışıyor. İstanbul Sözleşmesi kriminal bir olay olarak ele alınıyor, aileyi toplumsal dini kültürel yapılarla koruyacağımız bir gerçektir”dedi.
Memur-Sen usulü ‘Aile Kongresi’: Kadının adı yok, üyenin haberi yok
PROF. ÇELİK, MARKSİSTLERİ FEMİNİSTLERİ VE TOPLUM BİLİMCİLERİ HEDEF ALDI
Açılış konuşmasını yapan ASBÜ Öğretim Üyesi ve Kongrenin Tertip Komite Üyesi Prof. Dr. Mustafa Çevik, “suni gündemlerle ailenin kaybedilmeye çalışıldığı bir ortam”da kongre yaptıklarını iddia ederek, “İnsan yavrusu yaklaşık 20 yıl boyunca ebeveynleriyle yaşamak zorundadır, bu yüzden aile zorunludur.
Aile sadece iki kişini evlenmesi ile değil aslında bütün soyumuz ve geleneğimizdir. Memur-Sen de duyarlılığınızı görmüş ki bu kongreyi gerçekleştirdik” dedi.
Çevik ailenin önemini anlatırken marksistleri, feministleri ve antropolog , sosyolog gibi toplum bilimini inceleyen dalları hedef alarak ailenin bir felsefesi olması gerektiğini belirtti ve şöyle devam etti: “Aile ne marksistlerin zannettiği gibi çarpık ekonomik sisteminin meşrulaştırılması için ortaya çıkarılmış sömürüyü oluşturan bir üstyapı kurumudur, ne feministlerin dediği gibi kadın emeğinin sömürülmesi için uydurulmuş bir ortamdır, ne de bir takım sosyologların dediği gibi ekonomik ya da siyasal düzenin meşrulaştırılması için uydurulmuş bir enstürman değildir. Aile insanın özünde olan bir şeydir ve vazgeçilmezdir”.
‘TOPLUMUN BEYNİNİ KARIŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR’
Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, aileyi “aile nesil ve medeniyet temellerinin temel dayanağı” olarak tanımlayarak, “Bugün kimi mesnetsiz söylemlere karşı aile savunulmalıdır. Biz fıtratı ve umudu savunuyoruz. Şiddet olgusundan istismara kadar birçok olayla yüzleşmeliyiz fakat bunları yaparken birçok menfi olayları genelleyerek istismar edenleri de ifşa etmeliyiz. Biz fikrimize de zikrimize de güveniyoruz. Kirli bir propaganda çarkının toplumun beynini karıştırıp bozmaya çalıştığının da bilincindeyiz” diye konuştu.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan da ailenin felsefesi ve ahlakı olduğunu söyleyerek, “İnsanlık tarihinde hiçbir zaman ailesiz bir toplum olmamıştır ve olmayacaktır aksi takdirde insanlık yok olacaktır. Aile konusu felsefi ahlaki hukuki teolojik yönleri olan bir kurumdur. Huzur ve mutluluğun yolu İslam felsefesinde aileden başlatılmaktadır” dedi.
‘AİLEYİ TOPLUMSAL DİNİ KÜLTÜREL YAPILARLA KORUYACAĞIZ’
Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın son yıllarda birçok kurumun içinin boşaltıldığını ifade ederek, “Küresel ölçekte yürütülen mühendislik çalışmalarıyla aile de nasibini aldı. Burada bir dalga kıran olmak için kendimizi sorumlu hissediyor ve bu kongreyi yapıyoruz. Aile içindeki değişkenleri iyi tahlil etmek lazım. Fıtratı insanlık olarak savunmak zorundayız. Sapkın birliktelikler, nikahsız ilişkiler yeni aile olarak yer edilmeye çalışıyor. İstanbul Sözleşmesi kriminal bir olay olarak ele alınıyor, aileyi toplumsal dini kültürel yapılarla koruyacağımız bir gerçektir. Hayatımız baştan çıkarıcı teorilerle daralttırılıyor, toza dönüştürülüyor” diye konuştu.
‘AİLE’ OLMAMAK TOPLUMSAL VİRÜS SAYILDI!
AKP Genel Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş ise aileyi yaratılış ve fıtrat içinde değerlendirerek, “Bütün insanlığın anahtar kavramı fıtratı uygun şekilde yaşatmaları ve kendi çevrelerini ona göre şekillendirmeleridir. İnsanoğlunun kadın ve erkekten oluşan yuvası toplumun kök hücresidir. Ailenin yıpratılması ya da yeni arayışların ortaya konulması milletin geleceğini felakete sürükleyecek toplumsal virüstür” dedi.
“Kadın ve erkek cinsiyet rolleri üzerindeki farklılıkları tartışan değil birbirinin değerini oluşturan Allah’ın iki yarattığıdır. Yaradılışta eş olan kadın ve erkeği bir birine düşman haline getiren zihniyet hastalıklıdır” diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti: “Aşırı bireyciliğin getirmiş olduğu, aşırı hazcılık akımları ailenin köküne dinamit koymaktadır. İnsanların evliliği gereksiz görmesi, tek yaşanması gibi bir anlayışın geliştirilmesi aileyle ilgili yaşadığımız sıkıntıların önemli kaynaklarındandır”.
Aile içerisinde kendisini tanımlamayanları ‘marjinal’ olarak tanımlayan Kurtulmuş, “Aileyi kadın ve çocuktan ayrı olarak savunamayız. Kadına karşı şiddetin bütün yollarını kapatmak zorundayız. Kadına karşı şiddet bir insanlık suçudur. Kadına karşı şiddeti Türk toplumunun özelliği gibi gösterilmesini kınıyorum. Kadınların güçlü noktalara gelmesi için AK Parti olarak çalışıyoruz. Türkiye, aile yapısını bozmaya yönelik ideolojik ve sapkın davranışlara rağmen Türk toplumunun kök hücresi sağlamdır”diye konuştu.
Soru cevap kısmı için kürsü hazırlandığı sırada Numan Kurtulmuş arka kapıdan soruları sormaya bile fırsat vermeden çıktı.
SATI BURUNUCU ÇALI'NIN YAZISI:
MEMUR SEN KADINLAR İÇİN NE YAPTI?
"Memur Sen bir yandan tek adam yönetiminin bekası için kadınlara mezar olan aileyi korumaya çalışırken, tüm gericiliği ve kadın düşmanlığıyla birlikte kadın emeğinden de vazgeçmiyor. Emek sürecinde köleleştirilen kadını, adaletsiz vergi düzeniyle, hükümetin patronları kollayan ekonomi politikalarına kadar bağlamaya çalışıyor. Zira yetki aldığı her yerde var olan toplu sözleşmeleri kadınlar aleyhine değiştirmeyi de marifet sayıyor. Kazanılmış bir hak olarak tatil günü ilan edilen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü “iş kaybı” yaşandığı bahanesiyle çalışma gününe dönüştüyor. Eşine şiddet uygulayan erkeklerin toplu sözleşme farkının kadına ödenmesi maddesini bir çırpıda iptal ediveriyor. Kadınların TİS ile garanti altına alınan istihdam önceliğini ortadan kaldırıveriyor. Tam da böylesi bir süreçte düzenlenen bu kongrenin iki yönlü amacı da bu: Kadını ailede ücretsiz ev kölesi, işyerinde ücretli köle olarak muhafaza etmek."
İlgili haberler
Memur-Sen usulü ‘Aile Kongresi’: Kadının adı yok,...
Memur-Sen konfederasyonu ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) ortaklığında ‘Aile Kongresi’:...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.