Bekir Bozdağ’ın Adalet Bakanı olarak geri dönüşünün kadınların medeni haklarına yönelik son dönemde gündeme getirilen kimi değişikliklerin son hızla hayata geçirileceğinin işareti olduğunu konuşuyorduk. Beklenen oluyor.
Bozdağ’ın bu açıdan sicili hayli kabarık. Hatırlarsınız, AKP hükümetinin kadın haklarına saldırıda kritik öneme sahip olan ve AKP hükümetinin kadın haklarına saldırı program niteliği taşıyan raporuyla da bildiğimiz 2015 tarihli “Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu” Bozdağ’ın bakanlığı döneminde oluşturulmuştu. Bozdağ’ın daha önce kadın ve çocuk haklarını hedef alan icraatları, yapacaklarının da göstergesiydi. 2016’da Adalet Bakanı olarak TBMM Boşanmaların Önlenmesi Komisyonuna davet edilen Bozdağ devletin, şiddeti önleme görevini terk etmesi anlamına gelen 6284 Sayılı şiddet Yasası’nı budama girişimlerini somutlamış, koruma tedbirlerinin kaldırılması, şiddetin kamu davası olmaktan çıkarılarak şikayete bağlı olması, duruşmaların gizli hale getirilmesi, aile arabuluculuğu mekanizmasının kurulması, yoksulluk nafakasının sınırlandırılmasını önermiş, çocuk istismarcısına af ve evlilik yaşının düşürülmesi konularını gündeme getirmişti. Tam da bu nedenlerle Eşitlik İçin Kadın Platformu Bozdağ’ın yeniden bakanlık görevine getirilişini kadın ve çocuk karşıtı, hak gasbı içeren hazırlıkların, Medeni Yasaya yönelik tehlikenin daha da yakınlaşması anlamına geldiğini söylemişti. Bir noktaya daha dikkat çekilmişti: Bakan değişimi ile aynı tarihte yayımlanan sansür genelgesiyle birlikte düşünülünce, olası toplumsal tepkinin medya ve sosyal medyadan duyurulmasını önleyecek baskı aracının da hazırlandığı...
Elbette doğru çıktı. Salı günü nafaka düzenlemesinin ayrıntıları iyice ortaya çıktı. Görülüyor ki nafakaya bir üst sınır konuyor ve evlilik süresi belirleyici hale geliyor. Üstüne, kadınlara ödenen nafakayı “sosyal yardıma” dönüştürecek olan adım da netleşmiş durumda.
Daha önce çokça dikkat çektiğimiz bir tehlike de iyice ete kemiğe büründü. Meselenin sadece kadınlara ödenen yoksulluk nafakasıyla sınırlı olmadığını, ayrıca çocuklara ödenen iştirak nafakasının da topun ağzında olduğunu her söylediğimizde “Hayır biz sadece kadınlara ödenen nafakayı tartışıyoruz” diye kıyamet koparan ama alttan alta tüm nafaka türlerine karşı bir savaş açtıklarını bildiğimiz lobiyi memnun edecek bir düzenleme bu. Kadınları tümüyle çocuklarıyla tek başına bırakan bu düzenlemeye göre, mevcut yasada 18 yaşını dolduran çocuklar eğitimlerini sürdürürken ebeveynden destek olarak nafaka almaya devam ederken bu değiştiriliyor, çocuk eğer eğitimi sırasında çalışırsa nafakanın ortadan kalkması öngörülüyor. Yoksulluğun bunca derinleştiği, geçim için, barınma için, eğitim için gençlerin ve hatta çocukların çalışma zorunluluğunun bunca arttığı koşullarda esas olarak desteklerin artırılması gerekiyorken üç kuruşluk nafakalar da ellerinden alınıyor. İktidarın “kutsal aile” yalanı da pul pul dökülüyor.
Bütün bu değişiklikleri meşrulaştırmak için “boşanma davası sürelerinin çok uzun olduğu, bu sürelerin kısaltılacağı, nafaka ödemelerinin ciddi sıkıntılar barındırdığı, bu sıkıntıların giderileceği” söylemlerine sarılan iktidarın bu iddialarla gündeme getirdiği hamlelerinin Medeni Kanun’u delik deşik etmek anlamına geldiğini biliyoruz. Hülya Gülbahar geçtiğimiz gün Birgün gazetesinden Filiz Gazi’ye verdiği bir röportajda önemli bir noktaya dikkat çekiyor. “İş davalarından ceza davalarına kadar bütün davaların uzun sürmesine neden olan bir sistem sorunu var. Bu sistem sorununu çözmek yerine sadece boşanma davalarını hızlandırmaya çalışmanın arkasında iyi niyet aramamız mümkün değil. Herhangi maddi durum araştırması, kusur araştırması yapılmaksızın hemen boşanma kararı verilebilecek. Erkeklerin bir an önce boşanmasını sağlamak, şer-i hukuktaki ‘boş ol’ sistemine doğru bir adım atmak anlamına gelir. Bugün Diyanet’e en çok sorulan sorular arasında, ‘SMS’le boşanabilir miyiz?’ sorusu geliyor.” diyor.
Ek olarak; Bozdağ’ın çocuk istismarcılarına af getirilmesi, çocuklarla cinsel ilişki ve evlilik yaşının mevcut yasadaki 15 ve 17 yaş sınırlarının da altına çekilmesine ilişkin görüşleri hepimizin malumu. Kendisi “küçüğün rızası ve ailenin onayı” diyerek bu evlilikleri meşrulaştırırken Bakan olarak da yasallaştırma gücüne de sahip gördüğümüz gibi.
Kız çocuklarının 15 yaşında evlenebileceğini savunan, lise çağında nişanlılığın ve evliliğin önünü açan 4+4+4 sistemiyle eğitimi çökerten, 12 yaşından sonra kız çocuklarına nafaka ödenmeyebileceğini vaaz eden (neden, çünkü evlendirilebilirler…), erkeklere boşanma kolaylığı sağlarken, hayatı boyunca hiçbir eğitim, iş, mesleki donanım imkanı bulamamış kadınlara doğurduğu üç çocukla nafakasız başının çaresine bakmasını salık veren, çocuklara eğitim hayatları boyunca ödenen nafakayı da ortadan kaldıran bu düzenlemeler öncelikle yoksul kadınların ve çocukların hayatını hiçe sayıyor.
Yettiniz artık! Çekin elinizi kadınların ve çocukların üzerinden…
Fotoğraf: DHA
İlgili haberler
‘Çocuğum için nafaka istedim, ölümle tehdit edildi...
Ayşe, şiddetten kurtulmak için boşanırken, “yeter ki kurtulayım” diyerek nafaka istemiyor. Ancak çoc...
Prof. Dr. Kadriye Bakırcı: Nafaka hakkına müdahale...
‘Devlet yoksulluğa karşı sosyal yardımların kapsamını genişletmelidir; ancak sosyal yardım nafaka ha...
Bir saha araştırmasının gösterdikleri: Nafaka işte...
Yoksulluk nafakası ile kadın bedeni ve emeği arasındaki ilişki ne? Devlet, erkek ve kadınlar için “a...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.