Geçtiğimiz günlerde Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu olarak İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi kadın öğrencileriyle birlikte gündemdeki kadın üniversitelerinin açılması konusunun tartışılması için ortak bir etkinlik düzenledik. İnternet ortamında gerçekleştirdiğimiz etkinliğimize Funda Şenol Cantek konuk oldu. Tartışmamızın ana konusu açılması planlanan “Kadın Üniversiteleri” idi. Etkinliğimizde, açıldığı takdirde kadın üniversitelerinin ne gibi sonuçlar doğuracağını ve açılma nedenlerini tartıştık.  

“Kadın Üniversiteleri” ile kadınların bir yükseköğretim kurumunda daha rahat okuyacakları, seçeneklerinin artacağı yönündeki iddialara karşın sanılanın aksine kadınların lehine olmayan bir durum söz konusu. Bu zamana kadar kadınlara yönelik yapılan her plan, proje gibi kadın üniversiteleri de kadınların belli alan ve kalıplara sıkıştırılması için bütün alt yapıları kendinde barındırıyor. Var olan gerçekliği de göz önünde bulundurarak etkinlikte; kadın üniversitelerinin hayata geçtiği takdirde toplumda muhafazakar aileler tarafından bu üniversitelerin seçilmesine yönelik kadınlar üzerinde baskı kurulabileceği ve seçilmediğinde ise kadınların bazı hakaretlere ve yargılara maruz kalabileceğini konuştuk. Ayrıca karşılaşacağı olumsuzlukları bilen kadınların bu tarz bir psikolojik şiddete maruz kalmamak için istemedikleri bir yerde eğitim hayatlarına devam edebileceği, karma eğitimi seçen kadınların da birtakım etiketlenmelerle karşılaşabileceği gündeme getirilen endişeler oldu. Tartışmamızda, açılması planlanan kadın üniversitelerinin bazı toplumsal dayatmaları destekleyebileceği üzerine konuştuk. “Kadın Üniversitesi” fikrinin, şiddete, baskıya ve tacizlere karşı kadınlar için bir çözüm olarak ileri sürülmesinin aksine bu çözümün geçici, kaçamak ve hatta olası yeni dayatmalara zemin hazırlayabileceği görüşünde ortaklaştık. Asıl çözüm, kadının toplumdaki yerini sınırlandıracak değil, eşit bir yaşamı kuracak politikalar üretilmesi, geçici çözümlerin yerine sorunun ana nedenlerinin tartışılması ve çözüme ulaştrılmasıdır. Özellikle bir araya gelip bir şeyler tartışmanın önemli olduğu bu dönem açısından kadın üniversitelerinin aslında ne olduğu ve neleri besleyeceğine dair yaptığımız bu etkinlikte ortaya çıkan, sözde çözüm önerilerinin bizler açısından bir geçerliliği olmadığının açık biçimde kendini göstermesidir.

 KISITLAMA ÇABALARINA KARŞI ‘SÖZÜMÜZ VAR

Etkinliğimiz, kadınların korunmaya değil korunmaya ihtiyaç duymayacakları bir yaşamı sürdürmesi, hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmaması, kadının toplumda büyük bir yeri olduğunun farkına varılması için “etkili” bir çözüm olarak ortaya sürülen kadın üniversitelerinin aslında bunlardan çok uzak olduğunun farkındalığı için önemliydi. Türkiye’nin her yerindeki kadınları etkileyebilecek olan “Kadın Üniversitesi” fikri kadınları yargılayacak ve tek seçeneğe sıkıştıracak özellikler barındırmaktadır. Bu bir seçenek değil, zaruriyet olabilir. Bu yüzden her ne kadar tek yönlü seçeneklerle hareket alanımızı kısıtlamaya yönelik çalışmalar yapılıyor olsa da bu gibi etkinliklerle bir araya gelip tartışmak, birlikteliğimizle bir şeyler üretebilmek ve bizi toplumsallaşmaktan uzaklaştırmaya çalışanlara karşı mücadelede bulunmaya devam etmemiz gerekmektedir. Gücümüz Birliğimiz!