Hürriyet gazetesindeki ‘Güzin Abla’ köşesiyle kendisine gelen sorulara yanıt veren Feyza Algan, tecavüze uğradığını anlatan bir kadına skandal bir yanıt verdi: “Bu olay sana bir ders olsun. Bundan böyle tatlı sözlere inanmadan önce daha bir temkinli olursun eminim.”

İsmini vermek istemeyen “Umutsuz” rumuzlu bir kadın Güzin Abla’ya “Üniversitede tanıştığım bir gençle arkadaşlık ediyordum. Bir akşam beni arkadaşının evine götürdü. Orada bana içki içirdi ve rızam dışımda benimle beraber oldu” diye yazdı. Kadın, “Şimdi ben erkeklere artık nasıl güvenebilirim, söyleyin bana” diye sordu.

TECAVÜZE UĞRAYA KADINI SUÇLADI

“Bunları benimle paylaştığın için teşekkür ederim sana. Çünkü işte bu tür olaylar, genç okurlarıma örnek oluyor, iyi bir ders oluyor. Onlara verebileceğim öğütlerden çok daha fazla işe yarıyor. Her önünüze çıkan erkeğe hemen güvenmeyin, onu çok iyi tanımadan baş başa kalmayın.
Bazıları benim tutucu olduğumu, kadınların özgürce dişiliklerine yaşamalarını engellediğimi söylüyorlar ya... İşte benim bütün korkum bu ve buna benzer yaşananlar.
Çünkü ne yazık ki, böyle ahlak yoksunu, sorumsuz, utanılacak insanlar da var bu dünyada. Ve sayıları giderek de artıyor. Büyükannemin bir sözü vardı, “Bir erkekle dört duvar arasına girmemek gerekir, ne olur ne olmaz” derdi. Bak şimdi ne oldu, ona inandığın için başına ne geldi?
Bu olay sana bir ders olsun. Bundan böyle tatlı sözlere inanmadan önce daha bir temkinli olursun eminim...”

DERS ALMAYA DEĞİL, MÜCADELE ETMEYE İHTİYACIMIZ VAR

"Güzin Abla’nın yanıtı, mevcut anlayışın ortak sesi aslında. Kadınların yaşadığı taciz ve tecavüzün mesuliyetini yine kadınlara yükleyen, ‘o saatte sokakta ne işi varmış, o eteği niye giymiş’ anlayışının bir başka ifadesi. Mevcut kadın politikalarından azade değerlendirilemeyecek bu yaklaşım, kadına yönelik her türlü şiddetin yeniden yeniden üretilmesinin de temeli. Kadınlara yaşadıklarını saklamayı, hiçbir şeye itiraz etmeden boyun eğmeyi telkin eden devlet politikaları, onun medyası ve temsilcileri ile her gün başka şekillerde deklare ediliyor. Yaşanan bir suçun karşısında bir gazeteci, vatandaş yahut kendisine her ne diyorsa o olarak yapması gereken şey adli makamlara bildirmek ya da bildirilmesini sağlamakken ‘bu da sana ders olsun’ demek kabul edilebilir değil. Güzin Abla denen kişi bunu yaparak bir suçun hem de tecavüz gibi bir suçun gizlenmesine de zemin hazırlıyor ve aslında suça ortak oluyor. Biz kadını suçlamak yerine, kadınların bu suça maruz bırakılmaması için mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca ‘bu da sana ders olsun’ ifadesinin hadsizliği bir yana kadınların her gün maruz kaldıkları bu fiiller karşısında ‘ders alma’ ihtiyacı olduğunu söylemek de akıl tutulmasıdır. Güzin Abla ve politikası ne zaman dersini alacak?"