İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmaları, pandemi sürecinde kadın işçilerin “Salgın mı, açlık mı” ikilemi arasında çalışmak zorunda bırakıldıkları, sömürünün yoğunlaştığı, kısıtlama ve yasak kararları ile kadınların ev içi yükünün katbekat arttığı, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin tırmanışa geçtiği bir dönemde geldi.
Eşitsizliğin derinleştiği koşullarda, cinsiyet eşitliğini temel ilke edinen Sözleşmenin tartışılmaya açılması ise sadece kadınların tepkisini büyütmekle kalmadı, aynı zamanda kadınlar ülkenin dört bir yanında irili, ufaklı da olsa yan yana gelerek mücadeleye sarıldı. Tartışmalar, aynı zamanda daha düne kadar sözleşmeden habardar olmayan birçok kesimden kadının sözleşmenin içeriğini öğrenmeye çalışmasına, fabrikasında, işyerinde, mahallesinde birbirleriyle tartışmasına vesile oldu.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmalarına ilişkin görüştüğümüz metal işçisi kadınlar da, fabrikada sözleşmenin yeni yeni duyulmaya başladığını, iktidarı destekleyen kimi kesimlerin iktidarın kullandığı argümanlarla bir tartışma sürdürmeye çalıştıklarını ifade ettiler. Hükümetin çekilme tartışması açmasını “şiddeti önlemek istememek” olarak yorumlayan kadınlar, sözleşme uygulanmadığı için şiddetin arttığına dikkat çekerken, sözleşmenin devletlere her alanda eşitliği sağla dediği için hedefte olduğunu vurguluyorlar.
‘SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMEK KADINLARI KORUMAYACAĞIM DEMEK’
10 yılı aşkındır Ford Otosan’da çalışan bir kadın işçi çekilme tartışmaları ile İstanbul Sözleşmesi’nden haberdar olduğunu ve dönüp içeriğine baktığını aktarıyor. Kadın işçi “Aslında bu tartışmalar olmasa böyle bir sözleşmeden haberdar bile değildim. Fabrikada da tartışıyoruz, bakıyorum çekilsin diyenler hükümet yanlısı olan, hesapsız biat eden kesimler. Onun dışında kalan herkes çekilmesin diyor. Kadınlar şiddet görüyor, hunharca öldürülüyor. Ben bu sözleşmeden çekileceğim dersen, ben kadınları korumayacağım, şiddeti önlemeyeceğim diyorsun aslında” şeklinde konuşuyor.
Çekilsin diyen işçilerin üzerinde durduğu maddeleri de sıralayan Ford işçisi kadın “en çok kadın evli olsun, olmasın ifadelerine takmışlar, bu sözleşme Türk aile yapısını bu nedenle bozuyormuş. Bir de eş cinselliği özendiriyormuş. Nasıl özendiyor bilmiyorum. Yani şunu anlamak çok mu zor bilmiyorum. Sözleşme diyor ki, kimse şiddet görmesin, kadın, erkek, çocuk, eş cinsel... Kim olursa olsun şiddet görmesin. Benim ve benim gibi düşünenlerin anladığı bu. Şimdi bunun nesine itiraz edilir ki” diye konuşuyor.
‘DERTLERİ EŞ CİNSELLİK DEĞİL, İSTİSMARIN ÖNÜNÜ AÇMAK’
Başka bir Ford işçisi kadınsa İstanbul Sözleşmesi’nin 2012 yılında imzalandığını hatırlatarak “İmzalanalı yıllar oldu, uygulanmadığı için o günden bugüne kadınlar öldürülmeye devam etti. Çekilme tartışmalarında eş cinselliği, aile yapısını bahane edenler, çocuk istismarcılarını koruyanlar olduğu için ortaya koydukları şeyler inandırıcı değil. Dertleri eş cinsellik falan değil kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesinin önünü açmak. Çocukları istismar edenlerle evlendirmeye çalışanlar da bunlardı. Bununla ilgili hâlâ yasal düzenlemeler yapmaya çalışıyorlar. Aile yapısı diye korumak istedikleri kadınların öldürüldüğü, dövüldüğü yapılar, zaten mutlu bir aile yapısı nasıl bozulabilir? Kadınların her gün öldürüldüğü bu ülkede sorumluluğu üzerlerinden atmak için uğraşıyorlar” diyor.
“Türk toplumunun aile yapısına uymayan aile yaşantıları var” diyen 10 yıllık Ford işçisi sözlerini şöyle sürdürüyor “Erkek eve gelmez, nerede, kiminle olduğu, ne yaptığı belli değildir. Kimse erkeğe nerede olduğunu sormaz ama kadın bir gece eve gelmesin nelerle yaftalanır. Şimdi bunlar Türk aile yapısına uygun öyle mi? Kadın neden herhangi bir sebepten boşanmak istediği eşiyle evliliğini sürdürmek zorunda kalsın? Yasalarımız boşanmış kadınların ne geçimini, ne de sağlığını korumuyor. Ya da kadın boşandıktan sonra neden kendi ayakları üzerinde durabiliyor diye eski kocası hayıflanıp kadını öldürsün? Şimdi burada devlet kadını korumayacak mı? Bunun önlemini almayacak mı?” şeklinde konuşuyor.
‘EŞİTSİZLİĞİN ÜZERİNİ ÖRTÜP KATMERLEŞTİRMEYE UĞRAŞIYORLAR’
Sözleşmenin devlete getirdiği yükümlülüklerin “yük” olarak görüldüğünü, o yüzden de sözleşmeden çekilme tartışmalarının gündeme getirildiğini düşünen Ford Otosan işçisi kadın “Sığınma evleri açacak, buralarda çalışacak personellere maaş bağlayacak, dilekçe verip koruma altına alınan mağdur ölse ya da sakatlansa devlet tazminat ödeyecek... Aklıma gelmeyen daha neler vardır neler. Koskoca devlet ‘Sizin için ayıracak bütçem yok, mağdurları korumak için bütçe ayıramam’ diyemeyecek tabii, buna kılıf bulmak için de kimi maddeler üzerinde karalama yapıyor” diyor.
İstanbul Sözleşmesi’nin eşitliği temel ilke olarak benimsediğini, ekonomik, psikolojik, fiziksel, cinsel şiddeti önle dediğini vurgulayan başka bir Ford Otosan işçisi kadın “Yoksulluk, şiddet, intihar bu denli artmışken, sorunlar derinleşmişken bütün bunları daha da derinleştirmeye yönelik işler yapıyorlar. Eşitsizliğin üzerini örtüp onu katmerleştirmeye uğraşıyorlar. Çalışma yaşamında sürekli baskı altında olmak, aldığın paranın hiçbir şeye yetmemesi, pek çok yerde erkeklerle aynı ücreti almamak, eşinin banka kartına el koyması, uğradığımız baskının fazla oluşu, sırf kadın olduğumuz için sesimizi çıkaramamız, bunlara karşı önlem alınması gerekirken bugün biz gittikçe daha geri şeyleri konuşuyoruz. Bizim bu sorunların çözümüne ihtiyacımız var. Ucuz iş gücü ya da ilk gözden çıkarılacak kadınlar olmasın istiyoruz” diye konuşuyor.
İlgili haberler
Gebze’de metal işçisi kadınlar fabrikalarda eylem...
Birleşik Metal-İş üyesi kadın işçiler Gebze’de düzenledikleri fabrika eylemleriyle kadına dönük şidd...
Kocaeli İstanbul Sözleşmesi İnisiyatifi: Hayatları...
Kocaeli İstanbul Sözleşmesi İnisiyatifi İzmit’te gerçekleştirdiği forum ile sözleşmenin anlamını ve...
İşyerinde şiddet, ayrımcılık ve İstanbul Sözleşmes...
İstanbul Sözleşmesi, işyerinde de şiddetin önlenmesi bakımından bir araç. İşyerinde kadına yönelik ş...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.