Flormar işçilerinden mesaj: Esas tahta kuruları patronlar!
İnatçı bir beyaz boyayla kapının üstüne, “Direniş 134. gününde” yazısı direniş yerine geldiğimizin işareti. Yağmur, işçilerde çekinme yerine, hızlıca çadırları hazırlamaya itiyor...

Flormar işçileri direnişte 5 ayı geride bıraktı. Hava şartları işçilerin işini zorlaştırsa da, dayanışmayla bu zorlukların üstesinden geliyorlar. İktidarın engellerine, patronların direnişi kırmak için her yola başvurmasına tepkililer. Firmayı emekleriyle büyüttüklerini ama sendikalaşma hakkını kullanınca işten atıldıklarını anlatan işçiler, 3. havalimanı işçilerine de atıf yaparak “Asıl tahtakuruları patronlar” diyor.

EKMEĞİ ARTIK TANDIRDA MI YAPMAYA BAŞLASAK?
Gökyüzünü örtmüş gri fabrika dumanları eşliğinde, yağmur ince ince çiseliyor. Çok ıslanmadan Gebze Organize Sanayi Bölgesindeki Flormar fabrikasına giden servise biniyoruz. Kimi çocuğu okula bırakıp koşturmacayla duraklara gelirken, kimi 134 gündür olduğu gibi umutla duraklarda bekliyor. Servise adımını atan her işçi, “kahvaltı karşılaması” gibi işçi arkadaşlarına “günaydın” diyor.

Koltuklara yerleşen işçiler gündem açıyor, tartışma ve sohbet başlıyor. En ön koltuklardan arkaya doğru, “Ekmeği diyorum ekmeği, artık tandırda mı yapmaya başlasak?” sesi yükseliyor. Yumurtaya yapılan zamdan çocuklarının masraflarına kadar birçok konuda homurtu başlıyor. “Megaplast’ta işten atmalar olmuş, olacakmış da!” sesi homurtuları bir anda kesiyor. “Allah yardımcıları olsun”, “Bu haberleri artık çok duyarız” gibi sesler yeniden dolaşmaya başlıyor servisi. Tam o sırada binen bir kadın direnişçi, “İşi bıraktık ya boş olunca pertimiz çıktı. Daha doğrusu yıllardır fabrikanın verdiği acı yeni çıkıyor. Boynum, belim her yerim ağrıyor sanki” diyor. Yağmur damlaları sert sert servisin camlarına vurmaya başlayınca kadın işçiler hazırladıkları şalları çıkarıp, “Kimse korkmasın birbirimizle paylaşırız. Birbirimize lazımız” diyorlar.

Gün boyunca kapıda duran direnişçi işçilerle içerde çalışmaya devam eden işçilerin irtibatını kesmek üzere siyaha boyanmış kapı karşımıza çıkıyor. “Uzanıp içeri ulaşır direnişçi işçiler” telaşıyla yaptırılmış jiletli teller ile cezaevini anımsatan Flormar fabrikasının önüne geldiğimizi anlıyoruz. İnatçı bir beyaz boyayla kapının üstüne, “Direniş 134. gününde” yazısı direniş yerine geldiğimizin işareti.

Yağmur, işçilerde çekinme yerine, hızlıca çadırları hazırlamaya itiyor. Yağmurdan korundukları brandalardan sonra sandalye dağıtılmaya başlıyor. İşçilerin oturması ile birlikte sohbetimize başlıyoruz.

‘TÜM İŞÇİLER İÇİN DİRENİYORUZ’
On dört yıldır Flormar işçisi, Nurhan Güler Flormar fabrikasını, “Makineler manueldi ben geldiğimde, kovalarla malzeme taşırdık. Burayı biz inşa ettik yani” sözleriyle anlatıyor. “Bu kadar ciro yaptık açıklamalarını yapıyorlardı. ‘Bizle de paylaşın o zaman’ dedik şimdi” diyor. Daha önce kendisi dışında bir çok greve şahit olmuş Nurhan Güler: “Daha önce Gebze OSB’de grevler gördüm ama yüzeysel bakıp geçiyordum. Yani bilinçli yaklaşım yoktu ama şimdi ‘Neden, ne olmuş?’ soruları bende sıklaştı.” Yanındaki arkadaşlarını kafasıyla göstererek, “Bölümler farklı olduğu için tanımıyorduk birbirimizi. Çayda denk gelirsek. Şimdi birbirimizin sorunlarını biliyor, kaynaşıyoruz” diyor. Etrafta birçok fabrika işçisinin kendilerinden kazanım beklediğini düşünen Güler, devam ediyor: “Misyonumuz arttı. Artık inanın tüm işçilerin kazanma meselesi sırtımızda. O yüzden kazanacağız. O yüzden güçlüyüz. Kadınlar olarak korkuyorduk ama artık derler ya bıçak kemiğe dayandı. Kendime güveni öğrendim. Kadınlar direnişle daha güçlü onu da öğrendim.”

PATRON DİRENİŞİ KIRMAYA ÇALIŞIYOR
Fabrika yönetiminin direnişi kırmak için birçok yöntem denediğini anlatan işçiler, “rüşvet” denilebilecek teklifler yapıldığını söylüyor. Genç işçilerden Kimya Teknisyeni Burcu da onlardan biri. Burcu, “Benim yanıma gelip senin koşullarını iyileştiririz. ‘Maaşın artar’ dediler. Bende ‘bir tek benim koşullarımı iyileştirmekten bahsediyorlarsa neden kabul edeyim’ diyerek reddettim” diyor. Bu davranışı diğer işçi arkadaşlarına güç kattığı gibi Burcu’da da dik bir duruşla kendini gösteriyor.

AYNI GEMİDE MİYİZ?
3. Havalimanı inşaatı işçilerine yönelik hakaretlere çokça sinirlendiği belli olan direnişçi işçilerden Ayşe Öztürk, “Esas tahta kuruları patronlar” diyor. Patronların işçilere sık sık dile getirdiği, “Aynı gemideyiz” sözüne de tepki gösteriyor: “Titanik filmi aklımdan hiç çıkmıyor. En altta yoksullar, işçiler... Gemiden zenginler bir şekilde kurtuluyor. Olan işçiye oluyor.”


BOYKOT ÇAĞRISINI HATIRLATTI
Yedi yıldır Flormar’da çalışan ve iki çocuğu olan Elif Uslu, dayanışmanın en güzelinin eşi Cengiz’den geldiğini ifade ediyor. Eşinin de Petrol-İş üyesi olduğunu söylüyor ve devam ediyor: “Benim eşimin sendikalı olması benim mücadelemi desteklemesi çok büyük güç verdi bana. Eşine rağmen gelen kadın arkadaşlarımız da var elbette. Çocuklarımdan biri de şiir yazdı direnişimize. Ailemin desteği beni güçlü kılıyor.” Boykot çağrılarını okuyucularımıza hatırlatana Elif, “Komşularım Flormar, Yves Rocher malzemelerini çöpe atarak bize destek oldular. Bu da bana, bize güç verdi” diyor.

İlgili haberler
Flormar direnişi 130’uncu gününde: Hakkımızı almad...

Direnişlerinde 130 günü geride bırakan Flormar işçileri yaşananları ve taleplerini anlatıyor.

Cesaretleriyle direnişi güzelleştiren Flormar işçi...

Flormar işçisi kadınların yaşamlarındaki tüm zorluklara, olumsuzluklara karşı mücadele etmeye ve dir...

GÜNÜN ÇAĞRISI: Flormar işçileri boykota da direniş...

5 ayı aşkın bir süredir direnişte olan Flormar işçileri boykota da direnişe de mücadeleye de devam d...