
Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, 22 Şubat 2024 tarihinde Urfa'nın Siverek ilçesinde Rıdvan Bulunmaz tarafından kaktledilen Pınar Bulunmaz davasındaki adalet skandallarını Meclis gündemine taşıdı. Bayhan Adalet Bakanı'na “Bakanlık, bu davaya açık bir şekilde müdahil olup cinayetin faili Rıdvan Bulunmaz’ın ‘eşe karşı kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası alması için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecek mi?” diye sordu.
Bayhan soru önergesinde yargı makamlarının tutumunun, maddi delillerin göz ardı edilmesinin ve sanığın tutuksuz yargılanmaya devam edilmesinin kamuoyunda derin bir öfkeye yol açtığını vurguladı.
“DELİLLER YOK SAYILDI, FAİL TAHLİYE EDİLDİ”
Sanık Rıdvan Bulunmaz’ın, eşe karşı kasten öldürme suçundan yargılandığını hatırlatan Bayhan, fail olayın hemen ardından tutuklanmış olsa da, delil niteliği taşıyan kamera kayıtlarına, kriminal raporlarına ve çelişkili tanık beyanlarına rağmen üç ay sonra serbest bırakıldığını belirtti.
Duruşmada dinlenen polis tanıkların, olay yeri incelemesinde aracın çeşitli bölümlerinde kan izleri bulunduğunu, silahın mermi yatağında kovan olduğunu ve evde temizlik yapıldığına dair bulguların tespit edildiğini ifade ettiğine vurgu yapan Bayhan; “Diyarbakır Kriminal Laboratuvarı'nın 11 Mart 2024 tarihli raporunda, Pınar Bulunmaz’ın yalnızca sol elinde barut izi bulunduğu, buna karşılık sanık Rıdvan Bulunmaz’ın da sol elinde atış artığı tespit edildiği kaydedildi. Bu bulgular, sanığın olayla ilgili savunmasıyla örtüşmüyor. Buna rağmen sanık, savunmasında Pınar Bulunmaz'ı ‘intihara meyilli’ göstermeye çalıştı. Ancak Pınar’ın hiçbir psikolojik hastalığına dair bir sağlık kaydı bulunmuyor. Aksine, ailesi ve arkadaşları, onun düzenli çalışan, sosyal yaşamı olan ve çevresinde sevilen bir kişi olduğunu defalarca dile getirdi” diye belirtti
"MAHKEME ŞÜPHELİ TANIK BEYANINI ESAS ALDI"
Bayhan, 27 Şubat 2025 tarihli bilirkişi raporunda, olay yerindeki tanığın, araç içerisindeki kişilerin yüzlerini ve hareketlerini net biçimde görmesinin mümkün olmadığı teknik olarak tespit edilen rapora da değinerek, “Raporda, ‘Gece saatlerinde, araç içi aydınlatması açık dahi olsa araç içerisindeki şahısların yüzlerinin ve hareketlerinin net biçimde ayırt edilemeyeceği’ belirtildi. Buna rağmen, mahkeme bu tanık beyanını esas alarak, sanığın cinayeti kasıtlı biçimde 'şüpheli ölüm' gibi göstermeye yönelik savunmasıyla uyumlu hareket etti” dedi.
BAYHAN’IN, BAKAN TUNÇ’UN CEVAPLANDIRMASINI İSTEDİĞİ SORULAR
• Sanığın, cinayeti işlediğine dair güçlü şüphe oluşturan kriminal raporlar, barut izi tespiti, DNA örnekleri, olay yeri kan izleri ve tanık beyanlarına rağmen neden tutuklanmadığına dair gerekçeli bir açıklama yapılacak mıdır? Bakanlığınız bu kararı bağımsız bir denetime tabi tutmayı planlamakta mıdır?
• Silahla ilgili ilk raporda 10 mermi yer aldığı belirtilmişken, sonradan sunulan raporda bu sayının 12’ye çıkmasının gerekçesi nedir? Bu çelişkinin delil güvenliğini zedelediği göz önüne alındığında, sorumlular hakkında adli veya idari bir işlem başlatılmış mıdır?
• Olaydan üç ay sonra dosyaya giren tanıkların, sanık ailesiyle sık telefon görüşmesi yaptığı BTK kayıtlarıyla sabitken, bu kişilerin beyanlarının geçerliliği yargılamada neden sorgulanmamıştır? Tanık tarafsızlığını gözeten bir denetim mekanizması Bakanlığınız bünyesinde mevcut mudur?
• 27 Şubat 2025 tarihli bilirkişi raporunda açıkça belirtildiği üzere, tanığın olay yerindeki konumundan araç içerisinde bulunan kişilerin yüzlerini ve hareketlerini net biçimde görmesinin mümkün olmadığı teknik olarak tespit edilmişken; bu açık çelişkiye rağmen söz konusu tanık beyanının esas alınması, sanığın cinayeti kasıtlı biçimde 'şüpheli ölüm' gibi göstermeye yönelik beyanlarıyla uyumlu biçimde mahkeme tarafından dikkate alınması, delillerin objektif değerlendirilmesi ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması yükümlülüğünün ağır biçimde ihlali değil midir?
• Sanığın ailesi tarafından mağdur aileye yönelik yapılan sözlü saldırılara rağmen, mahkeme öncesinde yeterli güvenlik önlemi neden alınmamıştır? Ailenin, sanıkla aynı koridorda saatlerce bekletilmesi hakkında Bakanlığınız herhangi bir inceleme başlatmış mıdır?
• Basın mensubu gazeteci Özge Demir’in haber takibi sırasında gözaltına alınması ve telefonuna el konulması, açıkça anayasal hakların ihlali değil midir? Bakanlığınız, bu müdahalenin sorumluları hakkında soruşturma başlatmayı düşünmekte midir?
• Kadın cinayetlerine dair davalarda kamusal izleme hakkını kullanan basının engellenmesi, davaların kamuoyundan kaçırılmasına yönelik sistematik bir yaklaşım mıdır? Bu algının ortadan kaldırılması adına kadın cinayetlerini izlenebilir kılan mekanizmalar sağlanacak mıdır?
• Sanığın yalnızca beyanlarıyla, Pınar Bulunmaz’ın “intihara meyilli” olduğu iddia edilirken, herhangi bir psikolojik tedavi geçmişi, raporu veya sağlık kaydı bulunmadığı hâlde bu söylemlerin yargılamada dikkate alınması, mağdurun kişilik haklarını ihlal etmiyor mu?
• Tanık polislerin ifadelerinin bire bir benzerlik göstermesi ve bu durumun “tanıklığa müdahale” iddiasına yol açması üzerine, tanık beyan süreçlerinin adil ve bağımsız yürütüldüğünü güvence altına alacak mekanizmalar oluşturulacak mıdır?
• Kadın cinayetleriyle ilgili dosyalarda delil karartma, tanık yönlendirme ve mağdur ailelerin adalet arayışının bastırılmasına dönük baskılar göz önüne alındığında, bu tür dosyaların özel statüde değerlendirilmesi ve bağımsız bir izleme kurulunca denetlenmesi yönünde bir çalışma yapılmakta mıdır?
• Kadın örgütlerinin ve Şanlıurfa ile Adıyaman barolarının müdahillik taleplerinin reddedilmesi, sanığın tutuklanmasına yönelik tüm taleplerin ısrarla oy çokluğuyla geri çevrilmesi ve dahası, duruşmayı takip eden gazetecinin hukuksuz biçimde gözaltına alınarak telefonuna el konulması; bu davanın hem kamuoyundan kaçırılmaya hem de adalet mekanizmasını toplumdan gizlemeye yönelik sistematik bir çabanın parçası değil midir?
• Tüm bu dava sürecinde ortaya çıkan delillerin sistematik biçimde göz ardı edilmesi; sanığın tutuklanmamasına, kadın örgütlerinin ve baroların müdahillik taleplerinin reddedilmesine, kamuoyunun haber alma hakkının ihlal edilmesine ve tanık beyanlarının bilirkişi raporuyla açıkça çürütülmesine rağmen dikkate alınmasına bakıldığında, bu yaklaşım yalnızca adil yargılanma hakkının değil, aynı zamanda kadına yönelik şiddetle mücadelede devletin etkin soruşturma ve kovuşturma yükümlülüğünün açık bir ihlali değil midir? Bakanlığınız bu davaya açık ve aktif bir şekilde müdahil olup, kadın cinayeti faili Rıdvan Bulunmaz’ın ‘eşe karşı kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası alması için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecek midir?
Fotoğraf: DHA
İlgili haberler
Kadıköy'de kadınlar sokakta: Koruma, aklama, faill...
8 Mart Kadın Platformu'nun çağrısıyla Kadıköy Süreyya Operası önünde bir araya gelen kadınlar, "Koru...
Cezasızlık kural, çocuk koruma istisna: Yargıya gü...
Sonbaharda tartışılması planlanan 'genişletilmiş' infaz paketiyle çocuklara ve kadınlara yönelik suç...
Şiddet failinden avukata telefon: İstanbul Sözleşm...
Sözleşme'den çekilmenin şiddet faillerini cesaretlendirdiğine dikkati çeken Av.Rabia Özgökçe: "Şimdi...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.