Ege Üniversitesinde çalışan kadın işçilerle 25 Kasım dolayısıyla bir buluşma gerçekleştirdik. Bu buluşmamızın gündemi kadına yönelik şiddet, şiddetin kendi hayatlarındaki görünümleri, talepleri, çözüm önerileriydi. Ancak konu oralara gelemedi… Çünkü kadınlar geçim derdinin yanı sıra ilk özgür toplu iş sözleşmelerinden bihaber olmanın öfkesi içinde idiler. Şöyle ki;
Ege Üniversitesinde çalışan taşeron işçiler Genel-İş 7 No’lu Şubede örgütlendikten sonra ilk toplu iş sözleşmelerini (TİS) yasal düzenlemeler nedeniyle Yüksek Hakem Kurulu (YHK) ile imzalamak zorunda kalmıştı. 2017 yılında çıkan sözde taşerona kadro uygulamasıyla kamuya geçen işçilere, kanun hükmünde kararname ile yine YHK’de imzalanan son sözleşme dayatıldı. Yani bu dönem merkezi idareye bağlı üniversitelerin eğitim alanlarında çalışan işçiler var olan sözleşmeye dahil oldukları için ilk defa özgür toplu iş sözleşmesi imzalayacak.
Öte yandan aynı dönemde üniversitelerde iş kolu değişikliği yapıldığı için mevcut sendikaların alanda örgütlenme yetkisi sona erdi. Dolayısıyla işçiler sendika değişikliğine gitti. Ege Üniversitesi işçileri de Tez-Koop-İş Sendikasına üye oldu. Ege Üniversitesi kampüsünde çalışan çoğunluğu kadın yaklaşık 800 işçiyi kapsayan TİS görüşmeleri işveren sendikası Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü İşverenleri Sendikası TÜHİS ile 6 Aralık’ta başlayacak. Başlayacak, ancak işçilerin TİS taslağından haberi yok. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında yaptığımız buluşmada iş yerinde şiddet ve tacize karşı talepleri ve çözüm önerilerini konuşmak üzere yan yana geldiğimiz kadın işçiler, sendikanın işçilerin iradesini yok sayan bu tutumunun da bir şiddet olduğunu dile getirerek tepkilerini dile getirdi.
‘TİS’TEN HABERİMİZ OLMADI’
Üniversitede idari personel olarak çalışan bir kadın işçi “Geçinemiyoruz. Her birimiz ayakta kalmak için kredi kartlarına yükleniyoruz. Şimdi yeni dönem TİS imzalanacak ama zam talebimiz bize hiç sorulmadı. Sadece bir sefer yemekhanenin oraya gelip “Bir sıkıntınız var mı?” diye sordular. Yemeklerden falan şikayet edildi. Onun dışında ben şube başkanının arkasından koştum, dedim ki “Toplu sözleşme taslağı n’oldu, ne zaman hazırlanacak?” “Yakında hazırlanacak” falan dendi. Bir daha ne geri dönüldü ne biz taslak hazırladık işte budur taslak denildi. En ufak bir şekilde bilgimiz olmadı. Uyardık bir toplantı yapın, taleplerimizi alın diye ancak yapılmadı. Bir WhatsApp grubu var. Ben o grupta değilim grupta olmadığım için hiç haberim olmadı” diye konuştu.
‘BU BENİM SÖZLEŞMEM DEĞİL’
Temizlik kadrosunda çalışan başka bir kadın ise sendikacıların çalıştıkları alana geldiklerini aktararak, “Bizim oraya geldiler ama taleplerimizi vs. sormadılar. Siz ne istiyorsunuz, istekleriniz ne, hiçbir şey yok. Kendileri hazırladı, kendileri içeri verdiler. Taslak sunulduktan sonra gruba atıldı, şunları koydum şunları koydum diyor. Ben anlamam. Benimle konuştun mu, benim fikrimi aldın mı? Almadın. Bu benim sözleşmem değil, kabul etmiyoruz” diye tepki gösterdi. Verilen taslaktan bir beklentisi olmadığını söyleyen işçi, istenen zam oranının bu koşullarda ihtiyaçlarını karşılamayacağını dile getirdi.
‘TASLAKTA NE VAR BİLMİYORUZ’
Genç bir kadın işçi söze girerek, “Ben parayla uğraşıyorum kantinde, riski çok yüksek. Orada bir lira kaybolsa sorumlusu benim. Nasıl çalışıyorsun hangi şartlarda çalışıyorsun soran yok. İş güvenliği sorumluluğu diye bir şey var eski sözleşmede, kantin gibi yerlerde çalışanlar için ekstra prim yani. Uygulanmıyordu. Kendim uğraştım alabilmek için! Sendikanın bunlardan haberi yok. Mesela sözleşmeye iş riski priminin girmesini istiyorduk, hazırlanan taslakta var mı bilmiyoruz” diye konuştu.
MÜCADELE EDENLE ETMEYEN BİR OLUR MU?
Sendika hiç mi bir şey yapmadı bu konularda, iletişim kurdunuz mu sorumuza, “Abla sendika var mı ki” diyerek cevap veren genç kadın işçi şöyle devam etti;
“Biz Genel-İş 7 No’lu Şubedeyken, tek tek gelip soruyorlardı. Derdiniz sıkıntınız var mı diye. Her hafta ziyaretimize gelirlerdi. Aradığımızda ulaşırdık. Bir anımı anlatayım size; müdürler bir gün bizi topladılar bir masanın etrafında, dediler ki fazla mesaileriniz yatmayacak, yıllık izin olarak kullanacaksınız. Kağıt imzalatmaya çalışıyorlar. Biz imzalamıyoruz, onlar bizi tehdit ediyor. Hemen şube başkanını aradık, gizlice videoya çektik attık. Toplantı daha bitmeden çıktı geldi şube başkanı… Masaya bir vurdu, “Siz ne diyorsunuz, personelin fazla mesai ücretlerini yatırmak zorundasınız” dedi. Ortalığı yıktı geçti. O zaman sendika yetkili de değildi. Biz bu kavgaları ettiğimiz bir mücadele içerisinden çıktık oradan. Bizim usta arkadaşlarımız 154 işçi işten çıkarılacak diye elinde kepçeyle üniversite içindeki güvenliğe karşı geldi. Yemekhaneyi üzerimize kilitledik. O mücadele içinden buraya geriledik.”
‘MÜCADELEYLE KAZANDIĞIMIZ YEMEK PARALARINI ALAMIYORUZ’
Başka bir kadın söze girerek; “Ege Üniversitesinde Bakanlıktan yemek parasını geçirten tek üniversiteydik ve Türkiye’ye örnek olduk. Kanun hükmünde kararname ile Yüksek Hakem Kurulu Sözleşmesi’ndeydik geçen dönem, bize dediler ki hayatta alamazsınız. Biz elimize sefer taslarını aldık, üniversitenin önünde toplandık. Vermezseniz eylemdeyiz dedik. Türkiye’de ilk kez günlük 6 lira yemek ücretini alan tek üniversiteyiz o dönem. Bu KHK sözleşmesi hayatta olmayacak bir şey dediler. Sayemizde KHK sözleşmesine yemek parası geçti. Mücadeleyle kazandığımız yemek paralarını alamıyoruz şimdi. Yemekhaneden yemeyenler yemek ücretinin hesabına yatırılmasını istiyor. Sendikayla görüşüyoruz. Yapamayız diyorlar. Sosyal tesislerde olduğumuz için hafta sonu çalışma yaptırıyorlar. Sosyal tesislerde kadrolu olmayanlar da var. Onlara mesai veriliyor bize mesai yok” diyerek tepki gösterdi.
‘BÖYLE BİR SENDİKAL ANLAYIŞI KABUL ETMİYORUZ’
Başka bir kadın “Eskiden her aradığımızda ulaşabildiğimiz bir sendika vardı. Şimdi işçi sendikaya ulaşmaya çalışıyor ortada sendika yok” diyor. “Enflasyonun, doların tavan yaptığı bir dönemde işçiye sormadan bizi açlığa yoksulluğa mahkum eden bir taslak hazırlayıp, bu taslağı işverene sunan bir anlayışı asla kabul etmiyoruz. Tek tek işçilerin yaşadığı sorunları, taleplerini almadan bir sözleşme hazırlanamaz. 6 bin lira da verseler bizim taleplerimiz girmediği sürece bu sözleşme iyi bir sözleşme değildir. Çünkü benim sıkıntım farklı, diğerinin ki farklı. Sadece ekonomik anlamda da değil. Ben klorakla çalışıyorum diğer arkadaşım parayla… Her birimizin derdi ayrı…”
Bir başka kadın işçi şunları söylüyor, “İşçiyi mücadeleden geriye düşürmeye çalışmaktır bunun adı. Biz mücadeleden kaçmıyoruz ama karşımızda muhatap yok. Bize bir kez sormadılar talepleriniz ne sorunlarınız ne. Açıkçası bize önderlik eden kalabalıklar içinde olan işçileri kopardılar, her birini başka bir yere sürdüler. Ve bu sendika eliyle yapıldı. Biz böyle bir sendikal anlayışı kabul etmiyoruz.”
HAKLARIMIZ NEREDE?
Kadınlar çok öfkeli, dertleri ortak, birliklerinin, mücadelelerinin, iradelerinin tanınmamasına kızgın. İşte konuşmalardan örnekler;
NEREDE SERVİS, EMZİRME İZNİ, REGL İZNİ?
“KHK ile beraber güvenlik soruşturmalarıyla işten atmalar yaşanınca Rektörlüğün karşısında kapı önünde 11 ay direnen ve kazanan işçileriz biz. Bugün ilk kez özgür toplu iş sözleşmesi yapılacak ama işçinin haberi yok. Ekonomik anlamda iyi bir sözleşme yapsa da bize göre değeri yok. Gece çalışması yapıyor kadınlar, yollarda köpeklerle karşılaşıyor, taciz kaygısı var. Nerede servis? Nerede emzirme izinleri, emzirme odaları? Regl izni istiyoruz, nerede izinler? Doğum sonrası ücretli izin istiyoruz, nerede ücretli izinlerimiz? Yok!”
‘ENFLASYON YÜZDE 40’A DAYANDI’
“Ben 3 bin 700 lira maaş alıyorum. Kasım ayında maaşım vergi dilimi yüzünden 3 bin 200’e düştü. Ben bekar olarak geçinemiyorum, evli olanlar ne yapsın? Hafta sonu dışarı dahi çıkamıyoruz, çıksak işe gidecek para kalmayacak. Biz bu koşullarda yaşarken, enflasyon yüzde 40’lara ulaşmışken istenen zam oranı bizi asgari ücrete mahkum etmektir. Kabul etmiyoruz hiçbirimiz.”
‘300 KADIN YÜRÜDÜK, GERİ DÖNMEYİZ!’
“Kıdem tazminatı tartışmaları gündemdeyken, bütün engellemelere rağmen 300 kadın çıkıp yürüdük biz. Kampüsün içinden beyaz önlüklerimizle çıktık geldik. Bugün bizi asgari ücrete mahkum eden bizi hiçe sayan bir sendikanın işverenle pazarlığına bizi mecbur bırakıyorlar. Yok öyle bir dünya … kabul etmiyoruz.”
İŞÇİLERİ AÇLIĞA MAHKUM ETME SÖZLEŞMESİ
Tez-Koop-İş İzmir Şube ile Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası arasında imzalanacak 2022-2024 yılı dönemlerini kapsayan 3 yıllık toplu iş sözleşmesine göre günlük brüt çıplak ücretler 160.72 liraya sabitlenecek. Birinci yıl ilk 6 ay çıplak brüt ücretlere yüzde 12 + enflasyon farkı oranında zam, ikinci 6 ay yüzde 8 + enflasyon farkı oranında zam, ikinci ve üçüncü yıllar “2023 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü” ile belirlenecek olan ücret zamları talep ediliyor. İşçiler bu taslağın işçilere sormadan hazırlandığını ve hiçbir taleplerini karşılamadığı gibi tüm haklarını da geriye götürdüğünü ifade ediyorlar.
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
İŞSİZ KALAN EGE ÜNİVERSİTESİ İŞÇİLERİ: Hem eve hem...
Kadro uygulaması yüzünden işsiz kalan Ege Üniversitesi işçileri, enflasyon artışları ve zamlar yüzün...
İşten atılan Ege Üniversitesi işçileri: Eve kapanı...
Arşiv soruşturması nedeniyle kadro dışı kalan Ege Üniversitesi işçileri, AKP iktidarının işçi emekçi...
Ege Üniversitesinde kadroya geçemeyen işçiler: Suç...
Yüz binlerce işçinin kadro hakkı gasbedilirken kadroya geçemeyen birçok işçi de kapı önünde buldu ke...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.