Cinsiyet Eşitliğini İzleme Derneği’nin (CEID) bu sene ilkini yayımladığı Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini İzleme Raporu, çevrim içi bir toplantı ile tanıtıldı. 2019-2020 verileri üzerinden hazırlanan rapor, bundan böyle iki yılda bir yayımlanacak.
2019-2020 verilerine dayanarak ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini periyodik olarak izleyerek hazırlanan rapor, iki ana bölümden oluşuyor. Prof. Dr. Serpil Sancar tarafından yazılan ilk bölüm “Yapısal İzleme”, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini hak temelli izlemenin stratejilerini, politikalarını ve normlarını özetleyerek, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğini ana akımlaştırma politikalarını değerlendirdi.
Raporun ikinci bölümünde ise Doç. Dr İlknur Yüksel-Kaptanoğlu, “Göstergelerle İzleme ve Gösterge Verileri’ni ele aldı.
Birinci bölümün sunumunu yapan Prof. Dr. Gülay Toksöz, ‘Yapısal İzleme’ raporunun amacının Türkiye’nin imzacı olduğu uluslararası toplumsal cinsiyet eşitliği sözleşmelerine ve belgelerine uyumunu değerlendirildiğini, bu amaçla çıkartılmış yasa, ulusal uygulama için oluşturulmuş kurum ve politikaların değerlendirmesi olduğunu belirtti.
Kamu hizmetini belirleyen temel siyasal düzenlemelerin kalkınma planlarında tanımlandığını söyleyen Toksöz, 11. Kalkınma Planı’nın hiçbir yerinde toplumsal cinsiyet eşitliği normuna yer verilmediğini, bunun yerine sadece ailenin ve kadının güçlenmesinden söz edildiğine işaret etti.
Ulusal Eylem Planları’na dair incelemede ise 2018-2023 Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’ndan örnek veren Toksöz, planda toplumsal cinsiyet eşitliği normunun olmadığını, temel alınan kadının güçlendirilmesi normunun da ailenin güçlendirilmesi amacı taşıdığını anlattı.
EŞİTLİK NORMU YOK, MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLER VAR
Toksöz, rapordaki tespitleri de paylaştı:
◼ Evrensel kadın hakları yerine milli ve manevi değerlerle uyumlu hak tanımı yapılıyor.
◼ Eşitlik normuna yer verilmiyor.
◼ Kadının güçlenmesi, ailenin güçlenmesi için isteniyor.
◼ Hedeflere yönelik faaliyetler için doğrudan değil dolaylı müdahale stratejileri kullanılıyor.
◼ Kadınlara yönelik şiddet, dar bir kapsamda çoğu zaman kadınlara merhamet ve acımayı çağrıştıran vicdani bir sorun olarak ve sadece aile içi şiddete indirgenerek ele alınıyor.
◼ Genel konularda olduğu gibi şiddetle ilgili olarak da veri eksikliği var ve izleme yapılmıyor.
◼ Olumlu ayrımcılık uygulanmıyor.
◼ Evrensel norm ve stratejilerden uzaklaşılıyor.
Ardından Toksöz, bu bağlamda, ilgili kamu ve sivil otoritelerinin toplumsal cinsiyet eşitliği için siyasal iradeye sahip olmanın öneminden, temel politika olan ana akımlaştırmanın, toplumsal cinsiyet bakış acısının tüm yasa, politika, proje tasarım, uygulama ve izleme aşamalarına dahil edilmesine kadar stratejileri ele aldı.
İlknur Kaptanoğlu ise Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinden yararlananların sayısına ulaşılırken, tedbir kararı alınan ve öldürülen kadın sayısına ulaşma taleplerinin karşılıksız kaldığını söyledi.
EĞİTİM: YÜZDE 38.6 KADIN, YÜZDE 61.4 ERKEK
Hazırlanan çalışmada 16 tematik alan raporundan mevcut durum ortaya konuldu.
Rapor, eğitim, sağlık, istihdam, kadına yönelik şiddet, çocuk yaşta evlendirilme, insan ve kadın ticareti, kentsel haklar ve hizmetler, medya, din hizmetlerine erişim, spor, siyasal kararlara katılım, yoksulluk, sosyal koruma ve sosyal yardımlar, adalete erişim, mülteci kadınlar, bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanları ve toplumsal cinsiyet eşitliğine erkeklerin katılımı alanlarına yer verildi.
Eğitim başlığı altında, mesleki ve teknik eğitimde kadın oranında azalma olduğuna dikkat çekildi. Rapora göre, 2016 yılında resmi meslek ve teknik orta öğretimde öğrencilerin yüzde 44’ü kadın yüzde 56’sı erkek olurken, 2020 yılında kadınların oranı yüzde 38.6’ya düştü, erkeklerin oranı ise yüzde 61.4’e yükseldi.
Verilere göre açık öğretim lisesine devam edenlerin sayısının azaldığı belirtilen raporda, ”2016 yılında genel açık öğretim liselerine devam edenlerin sayısı bin 212 bin 992 iken 2020’de 1 milyon 97 bin 394 olarak gerçekleşmiştir. Mesleki açık öğretim ve imam hatip açık öğretimde de azalış eğilimi devam etmektedir. Verilere göre, kadınların oranı yüzde 58.1 ile açık imam hatip liselerinde yüksek iken, erkeklerin oranı yüzde 67.9 ile açık mesleki liselerinde yüksektir” ifadelerine yer verildi.
İŞ GÜCÜNDE OLMAYAN KADIN SAYISI ARTIYOR
İş gücünde olmayan kadın ve erkek oranında artış yaşandığı kaydedilen raporda, “İstihdam edilenlerin oranı hem kadınlarda hem de erkeklerde azalmıştır. 2016 yılında kadınlarda istihdam edilme oranı yüzde 30.6 iken 2020’de yüzde 26.3’e düşmüştür. Erkeklerde düşüş daha keskindir. 2016’da erkeklerde istihdam edilme oranı yüzde 69.4 iken 2020’de yüzde 59.8’dir. Covid-19 ve ekonomik krizin etkileri istihdam üzerinde açıkça görülmektedir. Kadınlarda tarım dışı işsizlik oranı 2016’da yüzde 18.1 iken 2020’de bu oran yüzde 20.7’ye yükselmiştir. Erkeklerde bu oranlar sırasıyla yüzde 10.9 ve yüzde 13.9’dur” ifadelerine yer verildi.
SIĞINMA EVİ SAYISI YETERSİZ, 18 YAŞ ALTI EVLİLİK YÜZDE 14.7
Erkek şiddeti ile mücadelede önemli mekanizmalardan biri olan sığınma evi sayısının sadece 145 olduğu aktarılan raporda, ”İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde bile sadece bir Şiddet Önleme ve İzleme Merkezinin hizmet verdiği vurgulandı. Kadınlara yönelik şiddetin bir biçimi olan çocuk yaşta, erken ve zorla evliliklerin sorun olmaya devam ettiğine işaret edilen raporda, “20-24 yaş aralığında olup 18 yaşından önce evlenenlerin oranı yüzde 14.7’dir” denildi.
Rapora buradan ulaşabilirsiniz.
Fotoğraf: CEİD raporu
İlgili haberler
COVID-19 klinik çalışmalarında cinsiyet ve toplums...
SARS-CoV-2 ve Covid-19 ile ilgili mevcut klinik çalışmaların büyük çoğunluğu cinsiyet veya toplumsal...
Toplumsal cinsiyet ilişkilerini kurgu içinde sorgu...
Türkiye PEN kulübü ve Türkiye Yazarlar Sendikası üyesi olan Rahime Sarıçelik ile nisan 2021’de Kaos...
ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğu: ‘Bi...
‘BÜ LGBTİ+ Çalışmaları Kulübüne yönelik saldırıları iktidarın kadın ve LGBTİ+ düşmanı politikalarını...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.