Seçim öncesi ittifak stratejileri planlanırken AKP’nin “zafer” hamlesi, en gerici ortakların birliği olmuştu. Müttefiklerden HÜDA PAR karma eğitim karşıtlığı, BBP kadın hastaneleri ve üniversiteleri önerisi, Yeniden Refah Partisi ise nafaka ve 6284 Sayılı yasa düşmanlığı kozuyla sahnede yerini alıyordu. 21 yıldır AKP’nin her fırsatta diline doladığı, rahatsızlığını öyle veya böyle ifade ettiği, zaman zaman yasal düzenlemelere soyunduğu kadın haklarının ortadan kaldırılması, ortaklığın ana hattına dönüşmüştü. Bu nedenle bu birleşime “karanlık ittifak” demek en yakışanıydı.

Yeniden Refah Partisi Konya Milletvekili Ali Yüksel, verdiği bir röportajla el yükseltti: “Kadın ya hostes oluyor ya bir lokantada garson oluyor ya bir pavyonda efendim vücudunu sergileyerek parasını kazanıyor veyahut bir fabrikada, iş yerinde çalışıyor. Peki, bunlar kocasının dışındaki insanlara hizmet etmiyor mu? Hayatımın bir döneminde üç tane eşim oldu. Ama benim niyetim dörde kadar gitmekti.”

Kadınları yalnızca erkeğe hizmet eden ve erkeğin himayesi altında tarif eden, çalışma hayatına katılmasını “vücut sergilemek” olarak niteleyen, 4 eş özlemini gidermenin yolu olarak yasal değişikliği işaret eden Yüksel’in bu sözleri, bir dil sürçmesi değil. AKP ve onun muhafazakar gerici müttefiklerinin on yıllardır gayretle savunduğu kadın düşmanı politikalarının en sarih anlatımı. Aynı zamanda, kadın haklarına ve laikliğe dönük saldırıların bundan sonraki dönemde hız kazanacağının işareti.

Ali Yüksel’in IŞİD’i, Taliban’ı aratmayan sözlerinin tamamı, elbette yasalar önünde suç. Ancak bu sözleri vahim kılan şey yalnızca suç olarak tarif edilmiş olması değil. Şeriat hükümlerini yasal hale getirmeye gayret göstereceğini, mevcut yasaları tanımadığını söyleyen bir milletvekilinin bu açık niyet beyanı, kadınların kazanımlarının en önemli tehdidi. İktidarın süregelen eşitsiz politikalarından icazet ve cesaret alan bu anlayış; kadınların her gün ölümle daha çok burun buruna yaşamasının, istihdamın tamamen dışına itilmesinin, aileye hapsedilmesinin, çocukların daha çok istismara açık hale gelmesinin müsebbibi olacaktır. Bir yandan kadına şiddetle mücadele ettiğini iddia eden AKP iktidarının, kadınlara vadettiği şey tam olarak bu.

İktidarın çizdiği sınırlar içerisindeki “makbul kadın” olmayan herkesin türlü hakaretlere maruz bırakıldığı, ölüm dahil her türlü insanlık dışı harekete reva görüldüğü bu cendere içerisinde bu sözler ilk değil ve kökü kazınmadıkça son da olmayacak. Önemli olansa kadınların bu cendereye karşı ne yapacağı.

Kadın hareketi, en zorba dönemde dahi hakları ve hayatları için en ufak olanağı mücadeleye çevirmeyi bilen, en karanlık saldırılara karşı sözünü birleştirmeyi örgütleyen bir tarihe sahip. Kürtaj tartışmalarından İstanbul Sözleşmesi’ne, çocuk evliliklerinin önünün açılmasından nafaka hakkına göz dikilmesine kadar; kadınları yaşam alanlarından silmek isteyen her türlü politikanın karşısında birlikte durabilmiş olmak da bizim cesaret bulduğumuz yer. Tam da buradan aldığımız güçle; önce anne sonra cariye yapmaya niyet eden bu kör karanlığa tutulacak ışık da tırnaklarımızla kazıyarak kazandığımız ve dahasına niyet ettiğimiz örgütlü mücadelemizden geçiyor. Ali Yüksel’in inandığı şeylere vereceği hesabı bilmeyiz ancak kadınlara verecek hesabı var!

NE OLMUŞTU?
Yeniden Refah Partisi Milletvekili Ali Yüksel'in çok eşliliği desteklediği, üç eşi olduğu ve dördüncü eşinin de olmasını istediğini söylediği bir röportajı ortaya çıkmıştı. Yüksel, tepkilerin ardından bunu reddetmişti. Geçtiğimiz gün Gazete Duvar'da Can Bursalı'ya verdiği söyleşide "Allah rahmet eylesin ilk eşim vefat etti. Daha sonra iki eş ile kaldım. Ama benim niyetim dörde kadar gitmekti. Allah müsaade etmiş. Kanunları kim yapıyor, insanlar yapıyor. Ama ben Allah’a hesap vereceğim. Öldüğüm zaman beni Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri yargılamayacak, hesabı onlara vermeyeceğim. Ben Allah’a hesap vereceğim. Allah’ın müsaadesine göre hayatımı tanzim ederim. Daha sonra iki eşim oldu. (...)" ifadelerini kullandı.

Fotoğraf: Yeniden Refah Partisi