Türkiye’de kadın cinayetleri artık günlük hayatın bir parçası haline geldi. Aslına bakılırsa bu saptama 2015, 2014, 2013 ve daha önceki yıllar için de geçerli. Yani katledilen kadınların rakamsal oranlarının ürkütücülüğünde değişen bir şey yok. Failleri ve gerekçeleri de varlığını koruyor. Nitekim, büyük bölümü eşler, sevgililer tarafından işlenen cinayetlere bahane edilen gerekçeler kadınların boşanmak/ayrılmak istemesi ve kendilerine dayatılana itiraz etmesi. Ancak son birkaç yıl, kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet tabelasına yazılan şu özellikler giderek belirgin hale geldi: Daha fütursuzlaşması, daha vahşileşmesi, daha meşrulaşması ve daha kanıksanır hale gelmesi. Peki tablonun böyle seyretmesinin nedenleri ne? Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri sayısının artmadığını savunan AKP’nin kadın politikaları ve kadını koyduğu yer, tablonun ağırlaşmasında nasıl bir yer tutuyor? Ekonomik krizler kadın emeği sömürüsüne ve kadına yönelik şiddete nasıl etki ediyor? Ekonomik krizle birleşen pandemi krizi bu açıdan neyi değiştirdi? Tablo ve koşullar buyken, kadın hareketinin yönelimi nasıl olmalı? Tüm bunlar Evrensel gazetesi yazarı Nuray Sancar ile konuştuk.
KADINLARI ŞEYTANİLEŞTİREN SİSTEM ŞİDDETİ ARTIRIYOR
Sorularımızı yanıtlayan Sancar, 18 yıllık iktidarı sürecinde AKP’nin kadın kimliğini yeniden biçimlendirerek inşa etmeye çalıştığını, kadın kazanımlarının şeytanileştirildiği sistemin şiddeti de hak gösterdiğini ifade etti.
“Bu toplum yasaklarla şiddetle, bağırış çağırışlarla yönetilen, günlük hayatımızın her alanına şiddetin sindiği, bu sistemin oturtulduğu bir toplum. 18 yıldır baktığımızda devletin yeniden yapılandırıldığı, az çok demokratik haklarımızın ortadan kaldırıldığı, siyasal değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Kurumlar, toplumsal ilişkiler yeniden yapılandırılıyor. Toplumsal ilişkilerin merkezinde bulunan cinsiyette kadın, dolayısıyla o toplumsal ilişkilerin yeniden üretimini, kültürel ve ideolojik taşıyıcılığını, ekonomik ve toplumsal olarak en önemli birim olarak tarif edilen ailenin ayakta kalmasını duygu ilişkilerini aileden başlamak üzere, ya da kendi kişisel ilişkilerinden başlamak üzere toplumsal ilişkilerin daha mantıklı hale gelmesini sağlayacak bilgi/gelenek birikimini üzerinde taşıyan kesimdir kadınlar. Dolayısıyla kadınlar üzerinde cinsiyet kimliği de yeniden yapılandırılıyor. Bu bağlamda da daha önce kadının daha rahat hareket edebilmesini sağlayan belirleyen bir kimliği vardı kadının şimdi bu oluşturulan sistem tarafından taşınabilir götürülebilir bir şey değil, çünkü o aynı zamanda kadının haklarıyla da belirlenmiş, mücadelesinin sonucunda edindiği kazanımlarla da şekillendirilmiş bir statüko bir var oluş/davranış tarzı. Tüm bunların kadın cinsi üzerinden şeytanileştirildiğini görüyoruz. Kadının bir takım kılığı kıyafeti, olmaması gerekilen yerde olması, aileyi yıkmak istemesi vs. bir sürü şey üzerinde şeytanileştirildi. Bu bütün kadın cinsiyetinin sahip olduğu olanakları ve hakları, imkanları şeytanileştiren ve bunların kullanılmasını problem haline getiren ve bunların taşıyıcısı olarak görülen kadının da şiddete maruz kalabileceğini meşrulaştıran bir sistem oluşturuldu.”
“Kadın kazanımlarını şeytanileştiren sistem, aynı zamanda onu bir şekle sıkıştırmaya çalışıyor. Kendi tarif ettiği, tanımladığı bir kadın kimliği yerleştiriyor. Şimdi çok yoğun bir ekonomik kriz var, pandemi var, sürekli tırpanlanan sosyal haklar var, kadınlar sürekli kaybediyorlar, sadece kadınlar değil genel olarak emekçiler kaybediyorlar ama bütün bu toplam kayıpların yükünü taşıyacak kesim de kadın. Eğitimin bu hale gelmesinin, sağlık sisteminin özelleştirilmesinin, koruyucu önlemlerin olmamasının, bakım emeğinin tamamen kadın emeğinin üzerine binmesinin ağırlaştırdığı ilişkiler var. Kadının bunun karşısında itiraz etmemesi isteniyor.”
KALICI, SÜREKLİ, DEVAMLI KADIN MÜCADELESİ ŞART
“Ekonomik krizin ve pandemiyle beraber ağırlaşan koşulların kadınların omzundaki yükleri arttırdığını söyleyen Sancar, kadın hareketinin de karşılaşılan hak gaspları ve artan şiddet karşısında nasıl yön alması gerektiğine ilişkin düşüncelerini paylaştı. Kadın hareketi mücadelesinin işçi kadınlara dayanması gerektiği fikrinde olan Sancar, mevcut hareketin kalıcılaşması ve devamlılaşması gerektiğini vurguladı: “Çok önemli kazanımları var kadın mücadelesinin. Ama kadına yönelik şiddet olduğu zaman sokağa çıkan ya da bir yasa değiştirileceği zaman sokağa çıkan ama toplam bir yasayı tartışmayan bir kadın hareketi ya da bugün neredeyse anayasasız yönetiliyoruz, böyle bir anayasal güç haline gelemeyen kadın hareketi; böyle parçalı hareketlerin sonucunda şekillenebiliyor. Dolayısıyla kalıcı ve sürekli, devamlı bir kadın hareketinin oluşturulması için bunun da ağırlıklı olarak işçi sınıfı kadınlarına dayandırılması için özel olarak bir mücadele ve çalışma gerekiyor. Şu anda mevcutta işçi sınıfı kadınlarının özel alanlarında kendileri dışında süren bir mücadele varmış gibi görünüyor, dolayısıyla bu kadın kesimlerinin birbirine çok uzak görünmesine sebep oluyor. Bu yüzden bu parçalanmayı, ayrışmayı çözecek sınıf temelli bir örgütlenme yaratılmalı.”
“Bu pervasız şiddetin bir sonuç olduğu ve koşulların çok ağır olduğu bir süreçte yaşıyoruz” diyen Sancar, “kadınların örgütlü olması, daha çok mücadele etmesi, omuz omuza durması, bir tek kadın hayatı için bile mücadele etmek, işlenen bir cinayetin failini ortalıkta dolaşamaz hale getirmek önemli. Bunlar birlikteliğimi de artıran çabalar, bunlardan vazgeçmemeliyiz ve bu çabalar arttığı müddetçe dünya daha yaşanılır bir halde gelecek” diyerek sözlerini noktaladı.
İlgili haberler
Vahşileşen şiddetin arkasında ne var, önüne nasıl...
Ülkede kadınlar için ölümün “olağan” biçimi neredeyse lüks. Giderek vahşileşirken bir yandan da sıra...
Şiddete uğradığınızda neler yapabilirsiniz?
Şiddete uğrama ihtimaliniz varsa ya da şiddet dolu hayatınızı değiştirmek istersiniz ihtiyacınız ola...
‘ATAERKİ’ ÜZERİNE: Cinsel tahakküm ile sınıfsal sö...
İktidar aynı anda hem üretimi (sömürüyü) güvence altına almak üzere emekçiler, hem de yeniden üretim...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.