8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü dolayısıyla İzmir Ekonomi Üniversitesi’ndeki kadın öğrenciler ile üniversitede, sokakta karşılaştıkları sorunları konuştuk. Mühendislik fakültesi öğrencisi Ece, “Gece bindiğim dolmuşun, taksinin plakasını alıyorum. Takip edildiğimde ‘Baba, seni gördüm, geliyorum’ deyip daha hızlı yürüyorum” diyerek 2018’deki kadına şiddet raporundan bahsediyor ve “Erkeğin şiddeti bitmiyor ama kadının canına da tak ediyor. Kadının korkacak bir şeyi kalmadıkça suskunlukları cinnete dönüşüyor” diye sözlerini bitiriyor.
Mütercim tercümanlık öğrencisi Gökçe, Türkiye’nin üç farklı bölgesinde yaşamını geçirmiş bir öğrenci. “Taciz değişmiyor, kılıfı değişiyor. Modernlik, cesaret, özgüven adı altında yapılan ısrarcı tacizler masum bir romantizm olarak gösterilmemeli. Alenen taciz olan şeyleri belirtirken bunları es geçmemeliyiz. Farklı kültürler içinde yaşayan biri olarak söylüyorum ki hiçbir taciz diğerinden daha modern ya da daha hafif değil” derken tacize ve şiddete karşı kendi korunma yöntemlerinden bahsediyor, “Özgecan öldürüldüğü zaman babam bana biber gazı verdi. İronik bir durum, bir baba kızına biber gazı veriyor. Daha sonra lisedeyken okul girişinde arkadaşımı yanı başımda sevgilisi on dört yerinden bıçakladı ve o günden beri bıçak da taşıyorum, taşımak zorundayım. Bir gece takip edildiğim için korkup birkaç erkekten yardım istediğimde gülmüşlerdi, “Bu saatte herkes sapık” diyerek; yardım da isteyemiyoruz, evet tam da bu yüzden kendimi bizzat ben korumalıyım.”
Medya ve İletişim öğrencisi Ezgi, başından geçen bir olayı şöyle anlatıyor, “Teyzem tecavüze uğramaktan zar zor kurtulmuştu bir gün. Üç kadın doğruca polise gitmiştik. ‘Bu saatte oluyor böyle şeyler, dikkat etmek lazım’ diyorlardı sadece. Derken teyzemin sevgilisi gelip bağırıp çağırınca polisler bizi ciddiye alıp kamera kayıtlarına bakmaya başlamışlardı. Tacize, tecavüze kadın uğruyor ama tabiri caizse ‘başımızda bir erkek varsa’ ciddiye alınıyoruz” diyerek adaletin de erkek egemen zihniyetin elinde olduğunu söyleyerek tepki gösteriyor.
Medya ve İletişim Fakültesinden başka bir öğrenci, kadın sorunun mülkiyet ile ortaya çıkıp, tarihsel süreçte elde edilen hakların teker teker elimizden alınmaya çalışıldığı geniş bir yelpazede olaya yaklaşıyor. “Kadın sorunu tarihin sorunudur, küçük eylemselliklerle çözemeyiz. Tam da erkek egemen topluma geçtiğimiz tarihin mülkiyetle kaynaştığı o noktayla savaşmalıyız” diyor.
İlgili haberler
Doğu halklarının Bolşevik kadınları
59 kadın delege kadın güçlü bir dinleyici topluluğunun önünde, ş̧eriat yasasının statüsü de dahil o...
Gerçekleri bir bir haykıracağız
İktidar, kadının değiştirici ve dönüştürücü gücünü bildiğinden her türlü manipülasyonla haklarımızı...
Krizi sermayenin krizine çevirelim!
Dışarı gezmelerinden feragat edip ev ziyaretlerine giderken birbirine patates soğan alan kadınlar......
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.