Sendikalar işçinin yanında mı karşısında mı?
Salcomp Xiaomi’den bir kadın işçi yazdı: Sendika daha biz işçilerin ne istediğini bile bilmiyor bence. Bir sendika nasıl işçisinin taleplerini bilemez? Nasıl işçinin taleplerine kulak tıkar?

Merhaba Ekmek ve Gül okurları, ben Xiaomi Salcomp’ta çalışıyorum. Son zamanlarda ülke hareketli çünkü artık herkes dünden daha fazla dar boğazda, herkes bunaldı ve çözüm arıyor. Bizim fabrika sendikalı bir fabrika ama bana sorarsanız sadece kağıt üzerinde sendika var. Sendika işçinin hakkını savunmalı, işçinin sorunlarına çözüm bulmalı, ön açıcı olmalı. Tabii bizim de sendikalara öğreteceğimiz şeyler olabilir bence. Ama bizi kimse ciddiye almıyor. Temsilciler var ama ben ne beni ne de arkadaşlarımı temsil ettiklerini düşünüyorum. Daha şeffaf ve çözüm odaklı temsilciler olmalıydı. Şahsen bana kimse sormadı temsilciliğe dair bir şey. Belki ben aday olurdum, belki başka birini desteklerdim. Ama sendikalar işçilerin durağanlığını, sakinliğini o kadar kendine mal ediyor ki dediğim gibi kağıt üzerinde kalan, bir şey sorduğunda geçiştiren bir yerde duruyor.

Bir işçi için sendika aslında çok önemli. Fabrika denilen yerde en çok işçinin emeği var. Sendika bize destek olmalı, yanımızda durmalı. Maddi koşullar düşünüldüğünde işçiler sendikalaşmalı ama manevi anlamda işçilerin arkasında olmayan bir sendikal anlayış olmamalı. Sendika daha biz işçilerin ne istediğini bile bilmiyor. Bir sendika nasıl işçisinin taleplerini bilemez? Nasıl işçinin taleplerine kulak tıkar? Sendika dediğim şey biz varsak var. Hastalanınca doktora giderim mesela, doktor tedavi eder, iyileştirir. Fabrikada bir sıkıntı olduğunda biz de sendikaya çok rahat gidebilmeliyiz. İnsanların bu sendikacılık anlayışıyla sendikalara güveni kalmadı. Herkes bir fabrikadan, işyerinden, sesini duyurmaya çalışıyor ve duyuldukça bu halka büyüyor. Biz işçiler de fabrikalarımızda üzerimize düşeni yapmalı, birleşmeliyiz.

‘İSTEYEN TEŞVİĞİ KABUL ETSİN, İSTEMEYEN DAVA AÇSIN’ DİYEN SENDİKA

Bizim üyesi olduğumuz sendika Türk Metal Sendikası. İçeriye girecekleri zaman estiler gürlediler, 25 gün boyunca uğraştılar güya, halbuki tamamen işçilerin isteği olduğu için gelişti bu süreç. Ama içeri girince sesi soluğu kesildi. Şimdi 2 maaş teşvik vererek işten atıyorlar işçileri. Sendikada tık yok, sözlerine de güven kalmadı.

Sözleşmeleri, fabrikayla yürütülen her şeyi bizimle paylaşmalılar. İlla fabrikada bir kriz olmasına gerek yok sendikanın gelip işçileri bilinçlendirmesi için. Hatta temsilcileri arayıp bulamayan arkadaşlar var fabrikada. Halbuki temsilciler ya da sendika işçinin ağzını açtığı yerde olmalı, soracağı her şeyi dinlemeli, çözüm beraber üretilmeli.

Geçtiğimiz hafta içinde işyerinde bir süredir süren işten atma meselesi çözüme kavuştu, güya! Sendika ve patron resmen el ele verip bir sürü işçiyi istifaya zorladı. Kimisine sorarsanız zorlama değil ama başka seçenek bırakmadılar. 300-400 civarı işçinin işten atılacağı zaten 1-2 aydır gündemde. İşten çıkarmalar olmadan önceki gün brütten hesaplanan teşvikler, ertesi gün netten hesaplanıp işçilere o ücret söylenince herkesin canına tak etti. Üretimi durdurduk. Sendika başkanı Mehmet Ali Akman geldi ama hiçbir işçinin sorduğu soruya yanıt vermedi, bizlere destek olmadı. Verdikleri cevapların hiçbiri çözüme yönelik değildi. Sendika yöneticileri ellerinde tuttukları bordrolardan güç alarak “İsteyen teşviği kabul etsin, istemeyen dava açsın” dedi. Aslında işçiyi resmen arada bıraktı, birçok insan parayı alıp gitmek zorunda kaldı, çünkü bir sonraki gün için ne barınma ne iş ne de maaş garantimiz var bu ülkede. Hiçbirimizin beklediği açıklama bu değildi.

Sendikadan hak ettiğimiz desteği görmedik. Şu an ne teşviği alan işçi mutlu ne de kalıp işine devam eden işçiler. Seçimi bize sunulmayan sendika temsilcileri de mutsuz olacaklar ki onlar da istifalarını verdiler. Umarım bu karşı karşıya kalınan son haksız durumdur ve son desteksiz kalışımızdır.

Fotoğraf: Evrensel