İşte özgür dünya
İşte Özgür Dünya, Angie’nin ezilen bir işçiyken ‘patron’a dönüşme sürecini, göçmen işçilerin çıkmazlarını para kazanmak için nasıl kullandığını, kendisini nasıl unuttuğunu anlatıyor.

İngiliz sinemasının önemli yönetmenlerinden olan KenLoach, sosyalist kimliğiyle ve filmlerinde gösterdiği emekçiden, ezilenden yana tutumuyla bilinir. Tüm çomaklarını sistemin çarkına sokar, görmezden gelinenlerin, “sıradan” bireylerin hikâyesini anlatır. O hikâyelerden biri de 2008’de vizyona giren İşte Özgür Dünya’da çıkar karşımıza. Sömüren ve sömürülenin ahvalini, genç bir kadın olan Angie üzerinden aktarır. Film, iki farklı sınıfı yüzleştirmesi açısından sinema tarihinde değerli bir yer tutuyor.

HAYVAN MUAMELESİ GÖRMEK...

Angie, 33 yaşında, Essexli genç bir kadındır. Britanya’da tek başına ayakta kalmaya çalışırken bir de oğlunun geleceğini inşa etmek için çabalamaktadır. Uzun yıllar “iğrenç” diye tanımladığı işlerde çalışmıştır. Onca emeğin karşılığında elinde kalan bitmeyen borçlar, kredi kartı taksitleri olur. Son çalıştığı yerde mobbingle karşı karşıyadır. Ne kadar canla başla işine sarılsa da kimseden iyi söz duymaz. Üstüne üstlük işittiği hakaretler, tacize varan yaklaşımlar yapanın yanına kâr kalır. Angie, bu durumla daha fazla baş edemeyeceğini düşünür. Patronun tacizine sert bir tepki gösterdiği için işten sebep gösterilmeden kovulur. Bu artık bardağı taşıran son damladır. İsyanını en yakın arkadaşı Rose’a “Kendimi aptal gibi hissediyorum, aylardır bunlara katlanıyorum. Bana masal okuyorlar. Artık dayanamıyorum. Üniversite mezunuyum ama hayvan muamelesi görüyorum” diyerek dile getirir.

SINIF ATLAMAK İÇN SINIFINA İHANET ETMEK...

Anige, olan bitenden kurtulmak için sınıf atlaması gerektiğine inandırır kendini. Bir kademe daha yükselirse başına gelen bu işlerin hepsinden kurtulacağına ikna olur ve bir karar alır. Artık kimseden emir almayacak ve kendi işinin patronu olacaktır. Arkadaşı Rose’a onunla ortak olmasını teklif eder ve ikili Londra’da ofis tutarlar. Burada göçmen işçilere iş bulmaya başlarlar. Her şeyi yasal kurallar çerçevesinde yapmak ister Angie. Başarı merdivenlerini tek tek çıkar. Geçiş yaptığını düşündüğü yeni sınıfının özelliklerini bir bir giyinmeye başlar. Para kazandıkça daha fazlasını ister ve “yasal” olanı bir kenara bırakıp yüzünü kayıtdışı çalışan göçmen işçilere çevirir. İşçilerin çıkmazlarını para kazanmak için bir araç haline getirir. Geldiği yeri unutur. İşçilerin yanında değil karşısında konumlanır. Angie ne kadar ileri gidebileceğinin farkında bile değildir artık. Hiç ummadığı olaylara doğru koşarken bulur kendini.


Angie, düzenin içerisinde ayakta kalmaya çalışırken çevresiyle ilişkileri de yavaş yavaş zayıflamaya başlamıştır. Birilerini ezmeye çalışarak kendini var etme çabası iyi yanını gittikçe kaybetmesine neden olur. Yaptıkları ne ailesi ne de oğlunun öğretmenleri tarafından hoş karşılanır. Angie sorunun kaynağını tespit etmek yerine daha “iyi bir anne” olacağına, her şeyi düzelteceğine yeminler eder. Bu sahneler toplum baskısının bireyin üzerinde nasıl bir yük olduğunu da gözler önüne serer.

‘PATRONLARDAN BAŞKA KİMSE KÂR ETMİYOR’

İşte Özgür Dünya, günümüzde hâlâ önemli bir yerde duran göçmenlik ve göçmen işçilik sorununa keskin bir bakış atmaktadır. Ülkelerinden bir sebeple göçmek ve sığındıkları yerde hayatta kalmak için çalışmak zorunda kalan insanlara reva görülen muameleyi her ayrıntısıyla gösterir. KenLoach, aynı zamanda işçi sınıfı düşmanlarının göçmen işçilere nasıl baktığını da anlatır. Film Angie üzerinden sık sık PauloFreire’nin “Ezilenlerin Pedagojisi” kitabını akıllara getirir. Var olan toplumu ezen/ezilen ilişkisi üzerinden açıklamaya çalışan Freire’e göre ezen taraf ezilenleri asla bir özne olarak görmez. Ezenler için karşısındaki kişi insandışı bir varlık konumundadır. Ezilenler ise bir süre sonra bu insandışılığı kabullenir. Bir gün gelir de ezen konumuna ulaşırlarsa da önceden karşı çıktıkları şeye dönüşürler. Freire’e göre de bu “insanlaşmanın” önündeki en büyük engeldir. İşte filmin ana karakterinin içerisinde bulunduğu durum tam olarak budur.

Kendini göçmen işçiler için bir şans olarak görmeye devam eden Angie’ye arkadaşı Rose “Şans mı? Onlar kendi ülkelerinde ne? Öğretmen, doktor, mimar, hemşireler... Buraya gelip sadece garsonluk yapıyorlar hem de boğaz tokluğuna. Bunun nesi iyi? Patronlardan işverenlerden başka kimse kâr etmiyor. Kendimden utanıyorum. Kirlenmiş hissediyorum. Onların üstünden para kazandık. Para için yapmayacağın bir şey var mı?” diyerek uyarsa da Angie’nin bu sorulara verecek bir cevabı yoktur. Buna rağmen durmaz, devam eder.

EZİLMEMEK İÇİN BİRİLERİNİ EZMEDEN…

Filmde Angie rolünü KierstonWareing üstlenirken ona JulietEllis, LeslawZurek eşlik ediyor. Ülkemizde yaşayan binlerce Suriyeliye gösterilen tutum ortadayken, çıkarlarımız uğruna onları düşmanlaştırabiliyorken İşte Özgür Dünya, durmadan tepe taklak olan hayatlarımız içerisinde “iyi” olmanın ve birlikteliğin önemini gündelik yaşantılara tek bir klişe eklemeden vurguluyor. İnsanın önce kendisini yargılamasının, dayatılanlara karşı kendine hesap vermesinin altını çiziyor. Ezilmemek için birilerini ezmeden, kimseden insanlığımıza aykırı bir emir almadan yaşayabileceğimiz bir dünyanın mümkün olduğunu, böyle bir düzeni birlikte inşa edebileceğimizi hatırlatıyor. Aksi takdirde patronlar ceplerindekini sayarken, aynı sınıfta yer alan bireyler öfkelerini hiç olmadık yere kusarak kaybolup gidecekler.

KÜNYE:
Yönetmen: KenLoach
Senaryo: Paul Raverty
Oyuncular: KierstonWareing, JulietEllis, LeslawZurek, Joe Siffleet, Frank Gilhooley / Tür: Dram
Ülke: İngiliz
Süre: 1 saat 33 dakika
İlgili haberler
Şiddete karşı filmler

25 Kasım yaklaşırken birlikte izleyip birlikte konuşabileceğimiz filmlerden bir liste hazırladık

PARAZİT: Hepsi aynı kokuyor!

Parazit, nihayetinde bizi şu sonuca taşıyor: Yıllarca ezilmişlik, ötekileştirilme, sömürülme duygusu...

Atlantik: Bir hayalet hikâyesi

Aileler düğün dernek kurar, gerdek yatağına kadar her şeyi hazır eder. Fakat düğün gecesi beklenmedi...