Sahil beldesi olan Edremit’te yaşayan kadınların çoğunluğu üreten kadınlar. Özellikle yaklaşan yaz sezonunda salgınının açığa çıkması bu kadınların yaşamını gölgeledi. Şöyle ki ilkbahar ile birlikte büyükşehirlerde yaşayanlar yazlığına, ya da kısa süreli tatile geliyor. Dolayısıyla bizim kadınlar gelecek misafirlerinin yolunu gözlüyor. Yazın gelenlerle ekonomik olarak bir hareketlilik sağladığından kadınlar bir nebze de olsa rahat nefes alıyor. Salgınla birlikte bu hareketliliğin olmayacağı düşüncesi kadınları kara kara düşündürüyor. Söz şimdi kadınlarda...
‘BİR ANNE VE ESNAF OLARAK YÜKÜMÜZ AĞIR’
Nayle (Antik kahve işletmecisi): Bir yıl kadar önce körfezin en güzel yerlerinden olan Çamlıbel’de antik kahve işletmemi açtım. Birlikte çalıştığım Jana’nın da nefis kurabiye, kek ve yöresel tatlarını servis edebileceğimiz hem de antika işimi yapabileceğim bir yerdi. Bölgede daha çok yeniyken korona salgını baş gösterdi. Dükkanım kapalı; kiralarım ve faturalarım birikti. Benden ekonomik anlamda beklentisi olan çocuklarım var. Antikalarımı internet ortamında satmaya çalışıyorum, fakat insanlar önünü göremediğinden haklı olarak alışveriş yapamıyorlar. “Kredi kullanın” deniliyor, olmayan gelirle kredi taksitlerini nasıl ödeyeceğim? Bir esnaf ve anne olarak yükümüz çok ağır, salgın sürecinin ne kadar devam edeceği belli değil, dükkanlarımızın kapalı olduğu dönemde en azından vergi borcumuz olmasın; faturalar için iyileştirme yapılsın.
‘SATAMADIĞIMIZ SEBZE ELİMİZDE KALIYOR’
Özlem (Pazarcı): Bizim hayatımız gece saat 4’te başlıyor. Eşimle birlikte hale gidip geceden sebzelerimizi alıyoruz. Sabahın erken saatlerinde mahalle pazarlarında tezgahımızı açıyoruz. Onlarca insanla diyalog halindeyiz. Hiçbir sosyal güvencemiz yok, sağlığımızı bir kenara bırakıp evde bekleyen çocuklarımıza ekmek götürmek, salgın da olsa çalışmak zorundayız. Yazlıkçılar gelemediği için işlerimiz geçmiş yıllara nazaran çok düştü. Satamadığımız sebzelerimiz elimizde kalıyor ve çürüyor. Tezgahımızı açmazsak açız. Yönetenlerimiz hiç pazar tezgahlarının durumundan bahsetmiyor.
‘TEK EKMEK KAPIM PAZARCILIK!’
Fatma (Pazarcı): Tekstil satışı yapanlar pazara çıkmasın diye karar alındı. Almış olduğum giysiler elimde kaldı. Salgın uzun süreceğe benziyor. Elimdeki malzemeleri ne yapacağım? Pazara çıkmak dışında herhangi bir işim yok. Tek ekmek kapım pazarcılık. Ben de tezgahımı açmak istiyorum, az da olsa kazanç elde eder evime ekmek götürürüm.
‘İŞLETMESİNİ KAPATAN ESNAFLAR OLDU’
Sibel (Kasap): Eşimle birlikte kasap dükkanımızı işletiyoruz. Sokağa çıkma yasağı olmadığı sürece; işletmemizi sağlığımızı arka plana atarak açıyoruz. Çalışmak zorundayız. Çocuklarım var. Onların bizden beklentisi bizim beklentilerimiz gibi sınırlı değil. Çocuklarımızı yaşama karşı mağdur etmemek adına sağlığımızı riske atarak akşama kadar müşterilerle diyalog halindeyiz. Maskesiz ve eldivensiz çalışmıyoruz, fakat yine de tedirginiz. Eskiye nazaran işlerimizde düşüş var. Yine de idare ediyor. Yaz mevsimi bizim için hareketli geçerdi. Yazlıkçılar gelemez ve salgın süreci uzarsa ne olur bilemiyoruz. Çevremizdeki esnaftan işletmesini tamamen kapatanlar oldu, herkes borçlu; onların durumu ne olacak? Küçük esnafa destek bekliyoruz.
‘TEDİRGİNLİKLERİMİZ HAD SAFHADA’
Seren (Eczane sahibi): Pandemi sürecinde hastayla ve virüsle temasın en riskli olduğu noktalardan biri de eczaneler. İnsanlarla temasın en yoğun yaşandığı alanlardan biri olması nedeniyle virüs kapma riskimiz çok yüksek. Ailemize ve sevdiklerimize taşıma riskiyle evlerimizden ve sevdiklerimizden uzak yaşamak zorundayız. Kronik hastalıkların ilaçlarını hastanın direkt eczaneden alıyor olması, hastaların eczanede yoğunlaşmasına neden oluyor, bu da bulaş riskini en tepeye tırmandırıyor. Maske dağıtımını eczanelerin yapması da işimizi kilitledi. Personelim de virüs bulaşma riski ile karşı karşıya ve onların sorumluluğu da bizim üzerimizde. 65 yaş üstü hastaların ilaçlarını evlerine servis etmeyi de insanlık görevi kabul ederek hizmetimize devam ediyoruz. Korona salgını sürecinde birçok ithal ilacın ve medikal malzemenin ülkemize girişi olmadığından malzeme sıkıntısı da yaşamaktayız. Sokağa çıkma yasağına rağmen hizmetimize devam ediyoruz. Karşı karşıya kaldığımız salgında tedirginliklerimiz had safhada.
DEVLET EMEKÇİ KADINLARA DESTEK OLSUN
Güre El Emeği ve Sanat Sokağı’nda el emeği ürünlerini satan kadınlar: Geçtiğimiz yıl Edremit Belediye başkanının tahsis ettiği yeni sokakta mimarımız Gülay’ın da desteğiyle yeni stantlarımızı satın aldık. Bunun için bir kısmımız kredi kullandık, bir kısmımız da taksitlendirme yaptık. Yaz sezonuyla birlikte el emeklerimizi satacağımız yeni stantlarımızda çalışmaya başlayacakken korona salgını baş gösterdi. Kış boyu evimizde satacağımız takıları ve el işlerimizi hazırladık. Bizler sadece yazın çalışan emekçi kadınlarız. Yaz sezonunda bölgemize gelen ziyaretçilere satış yaparak ailemize, çocuklarımıza destek oluyoruz. İçimizde emekli olup, ev ekonomisine katkı olsun diye aksesuar yapan kadınlar olduğu gibi; tek geçim kaynağı el emeği olan kadınlar da var. Yaz sezonunda stantlarımızı açsak bile tatilciler de gelemeyecek gibi görünüyor. Stant almak için aldığımız krediyi veya senetlerimizi nasıl ödeyeceğiz? Emeklerimizi satabileceğimiz başka alan da yok. Evlerimizde oturuyoruz. Birçok arkadaşımızın geliri yok. Birçoğu yalnız yaşıyor, destek olacak kimseleri yok. Bizler kendi aramızda dayanışma göstermeye çalışsak da emekçi kadınlara devletin destek olmasını bekliyoruz.
İlgili haberler
Karantina biter, dertler bitmez bizde!
Korona sonrası dükkanını kapatan ve tekrar dükkanını açmayı bekleyen Nesrin’in sonrası için pek çok...
Keçiören’de ‘Balkon sohbetleri günlüğü’nden notlar...
Balkon sohbetlerinden görülüyor ki kadınların gündemi; yüksek tutarlı faturalar, çalışma yaşamının s...
Patronlara göre hava hoş!
Eşim bir tekne içerisinde 50-60 kişi burun buruna çalışıyor. Hiçbir önlem yok. Biz evde sabahtan akş...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.