GÜNÜN ZAFERİ: Elleri ceviz karası kadınlar kazandı
Elleri ceviz karası, incirden yanmış kadınlar aylarca toprakları, suları için verdikleri direnişi kazandı. Nasıl kazandıklarını anlatıyorlar, başka kadınlara da umut olsun diye...

İzmir Tire Başköy’de yapılması planlanan jeotermal enerji santraline karşı direnen köylülerin kararlı mücadelesi geçtiğimiz günlerde sonuç vermiş, Tire Kaymakamı bölgedeki tarımsal üretime zarar vereceği gerekçesi ile Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunun onaylanmadığını açıklamıştı. JES’e karşı direniş günlerini anlatan kadınlar, “Dava ekmek, emek davasıydı. Biz mücadelemizde haklıydık, kazanacağımızı biliyorduk. Hiçbir zaman acaba kaybeder miyiz diye tereddüt etmedik” diyor.

JES’e karşı yaklaşık 3 aydır verilen mücadele kazanımla sonuçlanınca Başköy ve çevre köyler zaferi köy meydanında düzenledikleri şenlikle kutlamıştı. Özellikle de kadınlar ön plandaydı, çünkü neler yapmamışlardı ki? JES yapılmak istenen araziye, şirketin elemanlarını ve devlet kurumlarından gelen yetkilileri sokmamış, araziye giden yolu kapatarak, gelen görevlileri saatlerce alıkoymuşlardı. Şirket genel müdürünü saatlerce alıkoymuş, köye gönderilen komandolara karşı da oturma eylemi yapmışlardı. Aylarca daha önce yaşamadıkları bir deneyimi yaşayan kadınlar, ‘ekmek davası’ dedikleri direniş günlerini anlattılar.


BİR KUVVET GELDİ BİZE
Bir anonsla jeotermal şirketinden geldiklerini duyduklarında çoluk çocuk alanda toplandıklarını anlatan Pınar Koldaş, “Kadınlarla bir anda nasıl oldu bilmiyorum ama hemen birleştik, öfkemiz bizi birleştirdi sanırım. Hatta küslerimiz vardı, direniş günlerinde barıştılar. Kaç ay öncesinde mahkemeye giden arkadaşlar komandoların önüne birlikte oturup eylem yaptılar. Bu bizim için çok önemli bir şey. Çünkü ekmek davası vardı ortada” diye konuştu. Hayriye Köse, “Daha önce böyle bir şey hiç yaşamamıştık. Gelenleri tuttuk bırakmadık, aslında rehin aldık gibi. Adeta savaştık ve kazandık sonuçta. Nasıl bir kuvvet geldiyse bize, asla korkmadık” diye ekliyor. Mücadeleden çok şey öğrendiklerini ve bu süreçte asla umutsuz olmadıklarını belirten Pınar Koldaş, “Biz mücadelemizde haklıydık, kazanacağımızı biliyorduk. Biz hiçbir zaman ‘acaba kaybeder miyiz’ demedik, bir kere söyleseydik yayılıp büyüyecekti, çoğalıp üzerimize gelecekti. Biz asla kabul etmedik. Her zaman kazanacağız dedik. Kazandık da, mutluyuz, beraberiz” diyor.

‘SEN BEN YOK, BİRLİKTE BAŞARMALIYDIK’
Tire’nin geçim kaynağı incir ve ceviz. Konuştuğumuz Başköylü kadınların birçoğunun elleri cevizden, incirden kararmış... Ellerinin karası ile anlatıyor Fatma Gülmez, “Dava emek davası, alınteri davası, bu toprağı vermeme davası... İş gücü bırakıp gittik. Biz bunu hep birlikte kazandık. Zafer bizim, Başköy’ündü. Yaklaşık 3 ay verilen bir mücadele var. Kadınlar hep ön sıradaydı. 60’ından 70’ine herkes dayanışma içindeydi. Burada sen ben yoktu, birlikte başarmalıydık” ve Şerife Şengül, “En başından beri karşıydık, çünkü diğer köylerden duymuştuk, zeytinlerin incirlerin kuruduğunu. Biz onları çok zor şartlarda yetiştirdik. Bir çocuğu nasıl yetiştirirseniz, inciri de öyle... Küçücük, bir karışken dikiyoruz onları” diyor. 

‘BİR DAHA YAŞANSA YİNE MÜCADELE EDECEĞİZ’
Başköylülerin JES’e karşı mücadelesine civar köylerden destekleyenler de olmuştu. Ortaköy’den desteklemeye gidenlerden Hatice Balcı, “Her şeyimiz incire bağlı bizim, çoluk çocuk incire bakıyoruz. İncir sayesinde çocuk okutuyoruz. Sadece Başköy değil, diğer köylüler de bundan zarar görecekti. Bundan sonra bir daha böyle bir şey olursa kadınlar olarak yine aynı şeyi yapacağız, yine mücadele edeceğiz” diyor.

‘KÖYÜMÜZÜ DE TOPRAKLARIMIZI DA VERMEYİZ’
Başköy’e bir daha JES yapılmak istense, buna karşı yine bir araya gelmeleri için sadece bir kadının duymasının yeterli olduğunu söylüyor Seliha Özdemir: “Sadece bizim Başköy için geçerli değil, yakın çevre köyleri için de geçerli bu. Oralara da kurulsa başka yere de kurulsa bizi yine etkileyecek. Yani biz sadece kendi köyümüz için söylemiyoruz. Bizim geçim kaynağımız belli, o da elimizden giderse bu yaştan sonra ne yaparız. Ne çocuklarımızı okuturuz ne başka bir şey. Onun için asla istemiyoruz. Biz köyümüzü de topraklarımızı da asla vermeyiz.”

Son olarak kadınlar, Germencik’teki jeotermal santralinden oldukça etkilendiklerini vurgulayarak, “Eskiden üzüm bağlarımızda üzümler olurdu, pekmezler yapardık, şimdi pekmezi bırak yiyecek üzüm bulamıyoruz. Germencik’teki jeotermal o kadar zararlı ki, çevre köylerinde de yanlarındayız. Biz başardık, onların da başaracağını inanıyoruz” diyor.

İlgili haberler
Zaten hayat zor, bir bu JES çıktı başımıza!

Köylerine yapılmak istenen JES’e karşı direnen Aydın Kızılcaköylü kadınlar ‘Her şeyden tasarruf etti...