GÜNÜN OYUNU: Psikoz 4.48

GÜNÜN....

06 Nisan 2018 03:03

Psikoz, yalnızca bir bireyin kendisiyle hesaplaşmasını değil, aynı zamanda kapitalizmin insanı kendi benliğinden soğutan, yabancılaştıran yönlerinin insan üzerindeki etkisini de anlatan bir oyun.

Başak BAYRAKER

Psikoz hastası olan Sarah Kane’in kendisini anlattığı tek perdelik bir oyun olan Psikoz 4.48 izleyicileriyle Tiyatro Küp sahnesinde buluştu. Behzad Fathi’nin yönettiği oyunda Çiğdem Sayın, Merve Kabakoz ve Adem Mirzaoğlu rol alıyor.

Psikoz, yalnızca bir bireyin kendisiyle hesaplaşmasını değil, aynı zamanda toplumsal sorunların ve kapitalizmin insanı kendi benliğinden soğutan, yabancılaştıran yönlerinin insan üzerindeki etkisini de anlatan bir oyun.

Dünya Kane için öyle bir yer haline gelmiştir ki, kendi içinde kendisiyle savaştığı için iç dünyasında yalnız, toplumda içindeki insanlar birbirleriyle savaştığı için de dış dünyada yalnızdır.

Kane bu oyunda depresyonun en dip halini, bozuk düzenin insan hayatını nasıl etkilediğini, üzüntüyü, kederi, çıkmaz sokakları izleyicinin gözü önüne seriyor. Çoğunlukla horgörüldüğünü, yalnız bırakıldığını, insanların kendisine nefretle baktığını düşünüyor, bu sebeple de depresyon onu daha da dibe çekiyor. Kendisiyle birlikte çevresindeki insanları da suçluyor, affetme yetisini yitiriyor. Hayatından hiçbir şekilde memnun olmayan Kane, sürekli iç ve dış dünyasında kendisiyle ve toplumla hesaplaşmalar yaşarken, gitgide yalnızlaşıyor, sürekli intihar teşebbüsünde bulunuyor.

BOZUK DÜZENDE YAVAŞ YAVAŞ TÜKETİLMEK...

Öte yandan Kane, bu hesaplaşmalar dışında aynı zamanda hayali, karşılıksız bir aşkı da yaşıyor.

”Onu kaybetmekten ödüm kopuyor. Ona hiç dokunmadım. Aşk beni gözyaşları ile dolu bir mağaranın kölesi yapıyor. Onunla ona hiç konuşamadığım dilimi ısırıyorum. Hiç doğmamış bir kadını özlüyorum. Hiç buluşamayacağımızı söyleyen bir kadını yılların ötesinden öpüyorum.”

Sarah Kane, gerçek olmayan bu kişiliği oldukça fazla büyütüyor ve alışık olmadığımız bir şekilde kadına ölesiyle bağlanıyor.

Aynı zamanda Kane, birden fazla ilaç kullanmak zorunda kalıyor ve bedeni sürekli bir değişim içerisine giriyor. Defalarca kilo alan ve bu kiloları dönem dönem fazlasıyla veren Kane, kendi bedeniyle de barışık değil. Kendisini oldukça çirkin buluyor ve sevilmeye değer olmadığını düşünüyor.

Kane, bu oyunda toplumsal düzenin aksaklıklarının ve bize ezberlettiklerinin ne kadar çirkin ve ister istemez insanı derinden etkileyen bir faktör olduğunu açıkça belirtiyor.

Oyun esnasında psikoz hastası bir kadının yaşadıklarına yakınen şahit olabiliyoruz. Devamlı git gel halinde olan, hiç bitmeyecek şekilde acı çeken, depresyonu sad safhada yaşayan bu kadın, zayıf bir karakteri canlandırarak aslında ne kadar güçlü ve duyarlı olduğunu, ancak bu gücün toplum tarafından tüketildiğini anlatmaya çalışıyor.

İzleyicisi olduğumuz bu oyun, can alıcı noktalarıyla, içten diyaloglarıyla, seyirciyi oyunun içine çekiyor ve unutulmaz izler bırakıyor.

Sarah Kane 28 yaşındayken yatırıldığı hastanede ayakkabı bağcığı ile kendisini asarak yaşama veda ediyor. Başta da söylediğimiz gibi oyun, Sarah Kane’in gerçek yaşamının aynasıdır.
yaşananların gerçek oluşu,izleyici üzerinde oldukça etki bırakmaktadır.