Yerel yönetimlerin, gündelik yaşamlarımızı doğrudan etkileyen politika ve faaliyetlerin oluşturulmasında önemli mekanizmalar olduğunu ifade eden Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG), yerel yönetimlere kadın emeği ve istihdamını geliştirme önerilerde bulundu. Yerel yönetim politikalarının ve faaliyetlerinin kentte yaşayan herkesin gereksinim ve talepleri dikkate alınarak oluşturulması gerektiğini aktaran KEİG, zamanının çoğunu yaşadığı evde ve mahallede geçiren kadınlar için de, bu alanlar dışında vakit geçiren kadınlar için de yerel yönetim politikalarının sunduğu ya da sunmadığı hizmetlerin hayati önemde olduğuna dikkat çekti. KEİG, “Sokağın çamuru, elektriğin-suyun, kreşlerin, sığınma evlerinin yokluğu, sokak lambasının arızası, toplu taşıma araçlarının saatleri, durak yerleri, engelli kadınları hesaba katmayan sokaklar ve mekânlar kadınların hayatlarını olumsuz etkilemekte, cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesine neden olmaktadır” dedi.
Kadın emeğinin görünürlüğünü artırmayı ve kadın istihdamını insana yakışır iş imkânlarını sağlayacak şekilde yükseltmeyi hedefleyen çalışmalar yapan KEİG’in yerel yönetimlere önerileri ise şöyle:
BELEDİYELERDE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ YAKLAŞIMININ KURUMSALLAŞTIRILMASI İLE İLGİLİ ÖNERİLER:
Türkiye’de ve İstanbul’da birçok belediyede kadın çalışanları oranının yüzde 20’nin altında olduğunu hatırlatan KEİG, belediye başkanlarının büyük bir çoğunlukla erkek olması, kadınların üst düzey yöneticiliğe yükselmekte ciddi engellerle karşılaştığına dikkat çekti. KEİG, yerel yönetim ve hizmet birimlerinin cinsiyet eşitliğine yönelik olarak güçlendirilmeye ihtiyacı olduğunu söyledi:*Toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalık programları hazırlanması ve başkanlar da dahil olmak üzere tüm belediye ve bağlı kuruluş (örneğin toplu taşıma, zabıta vb) çalışanları ve belediye meclis üyelerinin bu programlara katılımının teşvik edilmesi. Bu programların bir eğiticinin anlatı monoloğu biçiminde değil, çalışanların tasarım aşamasından başlayarak aktif katılımının sağlandığı programlar olmasına özen gösterilmesi,
*İşe alma aşamasından, meslek içi eğitime, işte yükselmeye ve maaş ve ücret dağılımına kadar, her aşamada kadınların karşı karşıya kaldığı ayrımcılığın sorgulanması ve dönüştürülmesini sağlayacak plan, program ve uygulamaların geliştirilmesi,
*Belediyelerin kendi güncel kadın erkek çalışan sayılarını temel alarak, bu sayılarda kadınlar lehine ilerleme kaydetmek üzere stratejik plana hedef kadın kotası yüzdesi koyması. Bu kotaların, hem genelde kadın çalışan sayısını artırmak hem de kadınlara kapalı erkek işlerine girebilmeleri için uygulanması. Her yıl bu alanlardaki gerçekleşmelerin raporlanması ve hedefin altına düşüldüğü takdirde, hedefin tutturulması için yeni yollar önerilmesi,
*Tüm gelir ve harcamaların cinsiyete duyarlı analizlerinin yapılması ve her düzeyde cinsiyete duyarlı bütçelerin hazırlanmasının sağlanması. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, cinsiyete duyarlı bütçelemenin kamu yönetiminin her kademesinde, dolayısıyla belediyede uygulanmasının alt yapısını oluşturmaktadır. Cinsiyete duyarlı bütçenin faaliyet ve performans raporlarında yer alması. İki yılın sonunda hazırlanacak olan Strateji Planı revizyon raporunda bu alandaki çalışmaların değerlendirilmesi,
*Tüm yazışmalarda ve belediye içi iletişimde cinsiyetçi dil kullanılmasına karşı önlem alınması,
*Belediye Meclisi’nde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu kurulması; mevcut ise aktif çalışmaya teşvik edilmesi,
*Belediye idari yapısı içinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Birimi gibi yapıların oluşturulması; mevcut ise aktifleştirilmesi,
*Belediye içinde varlığını sürdüren cinsiyetçi pratiklere karşı mücadele amacını taşıyan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı oluşturulması.
*Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi (CEMR) Yerel Yaşamda Kadın Erkek Eşitliği için Avrupa Sözleşmesi’ni Türkiye’de sadece 24 belediye imzalamıştır. Cinsiyet eşitliğini amaçlayan bu sözleşmenin imzalanması ve uygulamaya geçirilmesi.
KADINLARIN SOSYO-EKONOMİK HAYATA KATILIMINI DESTEKLEMEK ÜZERE CİNSİYET EŞİTLİĞİ PERSPEKTİFİYLE GEREKLİ DÜZENLEMELERİ YAPMAK
Belediyelerin kadın çalışmalarında sosyo-ekonomik boyut, öneminin en çok vurgulandığı, buna karşın genelde bu konuda verilen hizmetin girişimcilik ve meslek kursları ile sınırlı kaldığı ifade edilirken, kadınlara yönelik mesleki eğitimler ise, belediyelerce çoğunlukla dikiş, çocuk bakımı gibi girişimlerin olduğunun altını çizdi. KEİG, bu durumun kadınları, aile içi rolleri ile sınırlandıran bir kısır döngüye soktuğunu bunun aşılması içinse şu önerilerde bulundu:*Kadınların toplumsal cinsiyet rollerini yeniden üreten alanlarda mesleki eğitim almasından ziyade, kadınlara ufuk ve umut verecek alanlarda fırsat yaratılması ve teşvik mekanizmaları ile desteklenmeleri. Mesleki eğitimlerin il bazında yürütülen işgücü ihtiyaç analizleri çerçevesinde ve kadın işi-erkek işi ayrımını aşındıracak bir perspektifle düzenlenmesi,
*Kadınlara – cinsiyetçi yaklaşımlardan sakınarak- İŞKUR’la işbirliği içinde iş danışmanlık desteği sağlanması,
*Kadınların istihdama katılmalarına yönelik faaliyetlerin sonuçlarının izlenmesi, ilgili veri tabanlarının güncellenmesi,
*Organize Sanayi Bölgeleri ile işbirliği protokollerinin imzalanarak kadınların istihdamının teşvik edilmesi,
*Ev eksenli çalışan kadınlar için tasarım/ ürün geliştirme, satış ve pazarlama desteği sunulması,
*Kadınların yoğun olarak çalıştığı ev işçiliği, tekstil gibi işlerde görülen meslek hastalıklarına yönelik bilgilendirme yapılması,
*Ebeveynlerin farklı yaşam ve çalışma koşulları ile uyumlu çocuk bakım hizmetlerinin tasarlanması; bunların mekân, süre, sunulan hizmetin türü ve ücretlendirme gibi açılardan hizmetin alanın durumuna göre çeşitlendirilmesi. Çocuklara verilen bakımın ve eğitimin kalitesini, ebeveynlerin gelir düzeyleri arasındaki farkların ve eşitsizliklerin etkilememesini sağlayacak önlemlerin alınması. Kreşin yanı sıra emzirme odalarının varlığının da kadın istihdamı açısından önem taşıyan bir başka fiziksel imkân olduğundan hareketle emzirme odalarının yaygınlaştırılmasının teşvik edilmesi,
*Bağımlı aile bireylerine yönelik (yaşlı, engelli) bakım hizmetlerin artırılması ve mekân, süre, sunulan hizmetin türü ve ücretlendirme gibi açılardan hizmeti alanın durumuna göre çeşitlendirilmesi,
*Göçmen kadın emeğinin değerli kılınması ve işgücü piyasasında ayrımcılıkla karşılaşmamaları için destekleyici hizmet verecek birimlerin kurulması,
*Göçmen kadınların meslek kurslarına katılımının teşvik edilmesi ve göçmen ailelerinin çocuklarının da kreş hizmetlerinden yararlanması.
*Kadınların sosyo-ekonomik hayata katılımının önündeki en önemli engellerden biri de kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddettir. Fiziksel ve psikolojik şiddet çoğunlukla ekonomik şiddetle birlikte ortaya çıkar. Kadınların, istihdam temelli kurslara katılımının engellenmesi, maddi kaynaklardan uzak tutulması gibi ekonomik şiddet biçimlerine maruz kaldığı bilinmektedir. Kadınların erkek şiddetine uğramadığı, can güvenliği endişesi taşımadığı, yerel hizmetlere mahalle ölçeğinde erişebildiği bir kent yaşamı için şiddeti önleyici önlemlerin alınması, bu alanda hizmet ve danışmanlık veren birimlerin artırılması, sığınma evlerinin açılması.
İlgili haberler
KEİG’den Gülnur Elçik ile #KadınlarınSeçimi’ni kon...
Sandığa giderken, KEİG'den Gülnur Elçik ile AKP politikalarında kadın istihdamının yerini ve ekonomi...
Yerel yönetimler güvenli ve sağlıklı kentler yarat...
Sağlığa ulaşmada büyük zorluklar yaşayan kadınlar için yerel yönetimler ne yapabilir, ne yapmalı? Bu...
Kenti dönüştürmek için kadın bakış açısı olan bir...
Adana’da kadınlar seçim öncesi taleplerini madde madde açıkladı: ‘Kadınları eve bağlayan değil, her...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.