1995 yılında Meksika’nın Guadalupe (La Patrona) kasabasından iki kızkardeş, evlerine dönmek üzere demiryolunun kenarında ellerindeki market torbalarıyla bir yük treninin geçmesini bekliyorlar, trenin hayatlarını değiştireceğini ise henüz bilmiyorlardı. Yük treninin vagonundan sarkan bir göçmen “Biz açız!” diye bağırdı. Kadınlar da torbalarındaki ekmekleri ve süt kutularını trendeki göçmenlere fırlattılar. Bu basit ve içgüdüsel incelik, 2013 yılında Meksika’da İnsan Hakları Ödülü’nü alacak bir oluşuma dönüştü: Las Patronas (Patronlar).
Adı çıkmış “La Bestia” (Canavar) treni yoksulluk ve devlet şiddeti nedeniyle Honduras, Guatemala, El Salvador ve Nikaragua gibi ülkelerden iş bulmak için Amerika Birleşik Devletleri’ne ulaşmaya çalışan göçmenleri taşıyor. Göçmenlerin bir kısmı, bu tehlikeli sınır yolculuğunda Meksikalı uyuşturucu kartelleri tarafından soyuluyor, kaçırılıyor veya organ mafyasına kurban gidiyor.
Las Patronas adlı kadın grubu 20 yıldan fazla süredir bu yük treniyle ülkelerinden kaçmak zorunda kalan göçmenleri doyuruyor. Göçmenlere daha etkili yardım etmek üzere kurdukları aşevinde her gün yüzlerce paket yemek hazırlıyorlar. Sonra demiryolunun iki kenarına dizilip, günlerdir ağızlarına bir lokma girmemiş göçmenleri bekliyorlar ve yemek paketlerini tren geçerken vagonların üzerinde elleri havada bekleyen göçmenlere uzatıyorlar.
Bu tehlikeli sınır yolculuğunu konu edinen filmi de buraya ekleyelim. 2009 yapımı “Sin nombre” (İsimsiz).
İlgili haberler
İsviçre’de bir göçmen: Madam boom boom
İskoçya’dan İsviçre’ye uzanan bir hikayenin başrolünde göçmen bir kadın: Madam boom boom. Parti üyel...
4 ülkede mültecilik: Kendimi hiçbir yere ait hisse...
Mahnaz İranlı bir Kürt. 5 yaşında ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Irak, Türkiye, Danimarka, İngil...
Türkiye'de mülteci kadın olmak
Ülkelerindeki savaş başta olmak üzere insanlık dışı yaşam koşulları yüzünden göç yollarına düşen mül...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.