İngiliz yazar Charlotte Bronte, 21 Nisan 1816’da İngiltere Yorkshire’da doğdu. İrlandalı bir rahibin 6 çocuğundan üçüncüsü olarak dünyaya gelen Charlotte, henüz 5 yaşındayken annesini kaybetti.
Anneleri kanserden ölünce 5 kız ve bir erkek çocuğuna bakma görevi teyzeleri Elizabeth Branwell’e düşmüştü. Gençlik yıllarında, sağ kalan 4 kardeş; Charlotte, Branwell, Emily ve Anne, babalarının kütüphanesinde bolca vakit geçirmeye başladılar. Kurgusal krallıklar kuruyorlar ve bu krallıklarla ilgili hikâyeler ve şiirler yazıyorlardı. Edebiyata karşı ilgileri de bu yıllarda başlamıştı.
1831 ve 1832 yıllarında Mirfield’daki Roe Head adlı okulda eğitim gören Charlotte Bronte, en iyi arkadaşları Ellen Nussey ve Mary Taylor ile de burada tanıştı. Eğitimini tamamladıktan sonra bu okula öğretmen olarak döndü ve 1835-1838 yılları arasında burada öğretmenlik yaptı.
1839’dan 1841’e kadar Yorkshire’daki birçok ailenin evinde mürebbiyelik yaptı. 1842’de kardeşi Emily ile Brüksel’e, Constantin Heger ve karısı tarafından işletilen okulda Almanca ve işletme dersleri almaya ve çalışmaya gitti. Önceleri öğrenci olarak katıldıkları okulda daha sonra bir miktar para ve kalacak yer karşılığında Bronte İngilizce, Emily de müzik öğretmenliği yapmaya başladı. Ancak Brüksel’de yeni kurdukları bu hayat, teyzelerinin ölümüyle yarıda kesildi. 1842’de bu yüzden İngiltere’ye döndüler ancak Bronte, 1843’te tekrar Brüksel’e gitmeye karar verdi. Brüksel’deki serüveninin 2. yarısı pek de iyi geçmedi. Yalnız kalmıştı, evine ve kardeşlerine karşı büyük bir özlem duyuyordu ve okulun sahibi Constantin Heger’e aşık olmuştu. Burada geçirdiği günleri, “The Professor” ve “Villette” kitaplarına ilham kaynağı oldu. Yazar, Ocak 1844’te İngiltere’ye geri döndü.
CURRER DEĞİL CHARLOTTE
Bu sırada Emily’nin şiirdeki yeteneğini keşfeden kız kardeşleri Charlotte ve Anne 1846’da ortak bir şiir kitabı yayımladılar. Ancak kız kardeşler dönemin kadın yazarlara karşı önyargılarından sıyrılabilmek için eserlerini, hem erkek hem de kadın ismi olarak kullanılan mahlaslarla yayınladılar. Kullandıkları mahlaslar gerçek isimlerinin baş harfleriyle aynı baş harfe sahipti: Charlotte için Currer Bell, Emily için Ellis Bell ve Anne için Acton Bell.Kitabın sadece 2 adet satması büyük bir hayal kırıklığı yaratsa da kardeşler yılmadı ve ilk romanlarını yazmak için kolları sıvadı. Charlotte Bronte, ilk iki romanında da “Currer Bell” ismini kullanmaya devam etti.
Charlotte Bronte, 1847’de ise tek romanı olan üç ciltlik bir setin ilk iki cildini oluşturan Uğultulu Tepeler’i yazdı. Kitabın son cildi olan Agnes Grey’i ise kız kardeşi Anne yazdı.
Romanın yenilikçi yapısı eleştirmenleri bir anlamda şaşırtmıştı. Her ne kadar ilk çıktığında hem iyi hem de kötü yorumlar alsa da, roman zamanla İngiliz edebiyatı klasikleri arasına girdi. 1850’de Charlotte romanı yayına hazırlayıp, düzenledi ve Emily’nin gerçek ismiyle, tek başına bir eser olarak Uğultulu Tepeler ismiyle yayımlandı.
1854’te babasının yardımcısı ile evlenen Charlotte Bronte, hamileliğinin dokuzuncu ayında, 31 Mart 1855’te öldü. Ölüm nedeni tam olarak bilinmese de tüberküloz, tifüs ya da hamileliğin ilk safhalarındaki bir rahatsızlıktan dolayı öldüğü sanılıyor.
İlgili haberler
Charles Dickens’ın gölgesinde kalmış bir kadın: Öt...
Catherine Dickens bir yazar, aktris ve çok iyi bir aşçıydı ama bütün meziyetleri evliliği yüzünden g...
GÜNÜN PORTRESİ: Dervişe Koçoğlu
Türkiye’de sendika başkanlığı yapan ilk kadın Dervişe Koçoğlu da geleneksel tarih yazımının hışmına...
GÜNÜN KADINI: Lise Meitner
Bilimde kadın olduğu için karşılaştığı engeller, uğradığı ayrımcılıklar karşısında fizik tutkusundan...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.