Yine sadece kadın olduğumuz için yaşadığımız bir sağlık problemiyle karşınızdayız. Kadınların adet döngüsünde kanamanın başlamasından hemen önce gelişen, adetin başlamasıyla azalan ve adetin dördüncü gününde kaybolan, altta yatan bir psikiyatrik hastalık olmaksızın, rahatsızlık veren fiziksel, davranışsal ve psikolojik semptomlarla kendini gösteren durumdan pek çoğunuz mustaripsinizdir. Bunun tıptaki adı premenstrüel sendrom.

HANGİ SIKLIKTA GÖRÜNÜR?

Dünyada görülme sıklığı yüzde 3 ila 30 arasında olmakla birlikte ülkemizde yapılan özgün çalışmalar her 5 kadından birinin premenstrüel sendrom yaşadığını ortaya koymuştur. Özellikle üreme çağındaki 35-44 yaş aralığındaki, çocuk sahibi olmayan, çalışan kadınlarda daha sık görüldüğü bu çalışmalarda vurgulanıyor.

PMS’nin sebebi tam olarak bilinmese de ovulasyonu takiben östrojen, progesteron ve diğer başka hormonların değişiminin etkili olduğu düşünülmektedir. Şiddeti kadından kadına farklılık göstermekle birlikte genelde, halsizlik, uykusuzluk, iştah artışı gibi davranışsal şikayetlerin, gerginlik, depresif duygu durum, öfke patlamaları, anksiyete gibi psikolojik şikayetlerin ve bulantı, kusma, memelerde ağrı ve hassasiyet, vücutta şişlik, gerginlik gibi fiziksel değişikliklerin yaşandığı bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Görsel: Pexels

ÖNCE BUNLARI DENEYİN…
Tedavisi de her kadında şikayetlerin farklı olması gibi farklıdır. Kadınların sendrom hakkında bilgilendirilmesi, oluşum mekanizmasının açıklanması başa çıkmayı kolaylaştırır.
Genelde ilaçsız tedavi ilk seçenektir. İlaçsız tedavi arasında şunlara dikkat çekebiliriz:
■ Egzersiz ve beslenme değişikliği birçok kadında semptomlarda düzelmelere neden olur.
■ Özellikle vücutta su tutulması ile oluşan şişlik ve gerginliği tuz alımını azaltarak önlemeye çalışmak rahatlatıcı olacaktır.
■ Sendromun yaşandığı dönemde özellikle kafein ve alkol alımının azaltılması, çikolata ve tatlı tüketiminin azaltılması, hafif yiyeceklerin yenmesi önerilmektedir.
■ Egzersizin beyinde doğal olarak salınımını artırdığı bilinen endorfin salımının premenstrüel sendromda iyileştirici etkisi kanıtlanmıştır.
■ Yoga, meditasyon gibi bilişsel davranışçı metodların semptomları gerilettiği bilinmektedir.
■ Uykunun düzenlenmesi, stresin azaltılması ve başa çıkma becerilerinin geliştirilmesi tedavide önemli rol oynar.
Eğer ilaçsız tedaviler için saydıklarımız yeterli gelmiyorsa, bir sonraki adım olan ilaçlı tedavi doktorunuza danışarak gerçekleştirilebilir. İlaçlı tedavilerde genellikle;
■ Hormon düzenlemesine etkili doğum kontrol hapları kısa süreli tedavi önerisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
■ Serotonin salgılatan antidepresan ilaçların özellikle şikayetler başlamadan hemen önce kısa süreli ve aralıklı kullanımı ya da sürekli uzun süreli kullanımı karşımıza çıkan bir diğer tedavi alternatifidir.
■ Bazı vitaminlerin (vitamin A, vitamin E, vitamin B6), kalsiyum, magnezyum ve multivitaminlerin takviye olarak dışardan verilmesi PMS belirtilerini azaltmada fayda sağlayabilir.
■ Magnezyumun şikayetleri azalttığına dair yayınlar mevcuttur.
■ Özellikle vitamin E meme hassasiyeti şikayetinde ciddi azalma sağlar ve konunun uzmanları tarafından PMS tedavisinde kullanılması önerilmektedir.
Görüldüğü üzere şikayetleri her kadında farklı olan bu sendromun tedavisi de kadından kadına farklılık gösterir. Ancak farkındalık başa çıkmayı kolaylaştırmaktadır.

PANDEMİ PMS’NİN ETKİLERİNİ ARTIRABİLİR

Pandemi sürecinde evlere kapanma, temiz hava, sosyal aktivite ve egzersizden uzak kalma gibi sorunlar, bu süreçte stresin artması, yaşamsal kaygıların artması, başa çıkılacak çok fazla stres faktörünün olması yaşanan premenstrüel sendromun hissedilen etkilerini artırabilir. Tedavi önerilerine uyularak bu sıkıntılı günlerde premenstrüel sendrom ile mücadele etmek yine kadınların hayat mücadelesinde kazanmak zorunda olduğu bir zafer olarak karşımızda kale gibi durmaktadır. Sağlıkla kalın…

Ana görsel: Freepik