Merhaba,
Ben tıp fakültesi öğrencisiyim. Buradayım çünkü sizinle paylaşmak istediğim bir hikayem bir de hikayemle birlikte büyütmeye çalıştığım sesim var. 2018 senesinin aralık ayında tıp öğrencileriyle düzenlenen bir LGBTQ çalıştayına katıldım. Herkesin çok enerjik, çok renkli olduğu bir ortamdı. Aslında bir tıp fakültesi öğrencisi olarak, ötekileştirilen her kesimin, her konunun, her ânın konuşulmasını, tartışılmasını çok doyurucu ve geliştirici buluyorum çünkü sağlık sadece organlarınızın iyiliğiyle gelmiyor size. Çevrenizle, hayat kalitenizle, zihninizin berraklığıyla, duygularınızla ve yaşadıklarınızla da geliyor ve geleceğin hekimi olmanın hayalini kuran herkes için bütün bu bahsettiğim unsurların-haliyle- çok önemi oluyor.
Ben çalıştayda düzenlenen partide sözlü ve fiziksel tacize maruz kaldım ve o geceden sonra sadece İlayda değil, hayatta kalan İlayda olarak başka bir yolculuğa çıktım. Bu yolculuğum hak arama yolculuğuydu. O gece yaşadıklarımın hesabını sorabileceğimi bile anlamam aylarımı aldı ve işin acı kısmı, bunu kendim anlamamıştım. Bana kalsa belki hep susardım çünkü “Neyi nasıl değiştirebilirdim” bilmiyordum bile. Birkaç arkadaşım beni bu konuda bir şeyler yapmaya yönlendirdi ve ben de bana taciz uygulayanı etkinliğin sorumlusu olan kuruluşun denetimine vermeye karar verdim. Aslında beklentim yüksekti. Kişinin hesap vereceğine, özür dileyeceğine, gereken her şeyin yapılacağına çok inanmıştım ama elde ettiğim tek şey kendisinden olayı benim yanlış anladığımı iddia eden bir mesaj oldu. Trajikomik bir şey, siz tüm prosedürleri profesyonelce izlemek isterken konunun bir mesajla kapatıldığını görmek. Ben kuruluşta sadece bir gönüllü olmasaydım, mesela gücümü kanıtlayacağına inandıkları bir rolüm olsaydı orada, yine sadece bir mesajla mı kapanırdı bu konu diye düşünüyorum hâlâ. O kişi o sene denetim dosyası kapandıktan sonra kuruluşun ulusal yönetimine adaylığını koydu ve seçildi. Seçildiğini öğrendiğinde oradaydım. Kendine adaylık sunumunda bu olayla ilgili soru yöneltildiğinde beni yalanlarken de ordaydım. Bu buruk öfkeyi, küçülmüşlüğü, değersizliği yaşayan ilk kadın değilim, maalesef biliyorum. O kurumda bunu yaşayan son kadın olma hakkımı da almışlardı elimden.
‘BİRLİKTE ÜRETTİKÇE GÜÇ ALIYORUZ’
Ama iki sene sonra aynı kuruluşta, yaşadığı cinsel taciz nedeniyle “hayatta kalan” olarak yolculuğuna devam eden bir akranımın sosyal medya üzerinden olayı anlatmasıyla içimdeki sesi bastıramadım ben de, iyi ki! Yaşadıklarımı bir bir paylaştım ve gördüm ki hiç yalnız değilmişim. Defalarca zorbalığa uğrayan, cinsel/sözlü/fiziksel tacize maruz kalan birçok akranımla tanıştım, desteklerini aldım. Gücümü topladım ve konuştum, yazdım, beyan ettim, hesap sordum. Tabii yine yalanlandım, linç kültürü başlatmakla suçlandım ama bu sefer aldırmadım desem yeridir. Çünkü ben, iki sene önce bu yaşananın altında kalan İlayda’dan, tıp fakültelerinde aynı şeyleri yaşayan akranlarımdan, hastanelerde kadın olduğu için ötekileştirilen ve tacize maruz kalan tüm meslektaşlarımdan, sorduğu her hesabın cevapsız kalışıyla çaresizliğe bürünmek zorunda bırakılan her kadından güç alıyorum. Her gün ‘Yeter’ diyerek yumruğumuzu sıka sıka okuduğumuz şiddet, taciz, tecavüz, cinayet haberlerini unutmuyorum ve unutturmak istemiyorum aslında. Artık farkındayım, gerçekten de asla yalnız yürümeyeceğim çünkü ben de bu ülkedeki tüm kadınlar kadar kadınım ve hepsi kadar “hayatta kalan”ım. Yalnız aldığım tek bir nefes yok, sürekli akranlarımla güvenli alanları oluşturmak hakkında sohbetler ediyoruz, üretmeye çalışıyoruz. Biz ürettikçe bundan beslenecek, güç alacak ve sessizliğini bozup hesabını sorabilecek her meslektaşım için çok heyecanlıyım. Umarım bir gün hastanede kadın olduğu için kendisini güvensiz hisseden meslektaşım kalmayacak ve umarım bir gün hiçbir akranım ‘Bir şey değişmez, ben sussam da olur’ gibi puslu düşüncelerin altında kalmayacak.
Görsel: Freepik
İlgili haberler
Şiddeti durdurmak susmayışımız sayesinde mümkün
Yaşadığı cinsel saldırı sonrası konuşmak istediğinde susturulmuş bir üniversiteli kadın o. Bugün ise...
Görükle’de taciz ve şiddet son bulsun diye...
Gece geç saatlere kadar çalışıp eve kendimizi attığımızda ardımızda neler mi bırakıyoruz? Patron ve...
İAÜ Kadın Araştırmaları Kulübü: ‘Özgün mücadele bi...
Yaptığı çalışmalar, üniversitede kurduğu dayanışma ağı, varlığının üyesi olmayan üniversiteli genç k...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.