25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında ODTÜ’de bir yürüyüş gerçekleştirdik. Birçok hazırlık kadın öğrencisi gibi benim de 25 Kasım ve Mirabel kardeşlerden haberim yoktu. Yaptığımız çalışmalar ve bilgilendirmeler sayesinde bu önemli günden haberdar oldum.

Kadına yönelik gerek psikolojik gerek fiziksel şiddet haberleri duyduğumuz şu günlerde 25 Kasım gibi bir tarihte bir arada durmanın ne kadar önemli olduğunu anlamakla birlikte Mirabel kardeşler ve Latin Amerikalı kadınların mücadelelerini devam ettirmenin de önemini kavradım. Her ne kadar ODTÜ gece yürüyüşüne olan katılım beklentimin altında kalsa da, yürüttüğümüz çalışma sayesinde birçok kadınla yüz yüze gelme fırsatı buldum. Bu yüz yüze geldiğim kadınların mücadele isteği beni çok etkiledi ve onları 25 Kasım’dan haberdar etmiş olmaktan çok memnun oldum. Şule Çet örneğinden de gördüğümüz üzere kadınların şiddete karşı yan yana gelmesi olumlu sonuçlar doğuruyor. Aynı zamanda bu şiddet olayları kadınlarda korku ve umutsuzluğa neden olmuyor, kadınlar dayanışma zemininde bir araya geliyorlar. Sonuç olarak kadın mücadelesinin öneminin hayati olduğu şu günlerde bir arada durmalı ve şiddetin hayatımızın bir normu haline gelmesini kabul etmeyeceğimizi duyurmalıyız.