Merhaba, Ben 7 yıldır farklı kurumlarda sözleşmeli olarak çalışan bir anaokulu öğretmeniyim. En son çalıştığım kurum Körfez’de bulunan özel bir anaokuluydu.
Kurumun sahibi bankacılıktan istifa etmiş, yanına da ilkokul müdürlüğünden emekli bir öğretmeni almış ve beraber çocuk kreşi açmışlar. Devlete ait kreş sayısı çok az olduğu ve olanlar da yarım gün olduğu için fabrika işçileri, öğretmenler ve bir sürü çalışan veli işteyken çocuklarını güvenle bırakacakları bir yer arayıp en sonunda ayda 900 liraya çocuklarını buraya göndermek zorunda kalıyorlar. Tamamen çocukların eğitimi odaklı değil de, kâr amacı güden bu kurumlara anne babalar çocuklarını bırakıp gitmek zorunda kalıyor.
Biz çalışanların durumu ise çok kötü. 28 çocuğun geldiği kreşte üç öğretmen iki de yemekhane ve temizlik görevlisi toplam beş kişi çalışıyorduk. Çocuklardan birinin tuvaleti geldiğinde onu tuvalete götürmek zorundayız ama o esnada diğer çocuklar sınıfta tek kalıyor. Bu sırada başlarına bir şey gelirse doğal olarak sorumlusu da biz oluyoruz. Çocuklara öğle aralarında verilen yemeklerin yetersizliğinden dolayı çocukların karnını ekmekle doyurmaya çalışıyorduk. Bunu dile getirdiğimizde ise hiçbir şey yapılmıyordu. Çocukların yanında çalışan öğretmenler kurumun müdürü ve sahibi tarafından azarlanıyor, aşağılanıyorduk. Çalışma saatlerimiz günde 9 saatken, bize hiç sorulmadan 10 saate çıkarıldı. Üstelik aldığımız ücret ne uzuyor ne kısalıyor. Net asgari ücret!
Kuruma denetlemek için müfettişler gelmeden önce sıkı sıkı tembihlendim; işe başlama tarihimi onların dediği şekilde söyleyeyim diye. Çünkü sigortam işe başladığım tarihten 15 gün geç yatırıldı. 2 ay boyunca çalıştığım bu kurumda yaşadıklarım bana şunu çok net gösterdi. Devletin yeterince denetlemediği bu yerler çocukların velilerin ve biz çalışanların mağduriyetine sebep oluyor. Siz mesleğinizi ne kadar severseniz sevin, işletmeci mantığıyla bakıldığı için çocukların pedagojik gelişimleri, ihtiyaçları göz ardı ediliyor. Ücretsiz kreşlerin olmayışı, devletin bu alanda yeterince atama yapmaması, hem kadınları iş yaşamından uzaklaştırıyor hem de nitelik açısından durumu kötüleştiriyor.
Tüm bu olan bitene ve baskılara daha fazla dayanamayıp bu kurumdan istifa ettim. İstifa ettikten bir hafta sonra velilerden istediğimiz kırtasiye malzemelerinde eksikler olduğu ve bunları tamamlamam gerektiği söylendi. Resmen hırsızlıkla suçlandım. Bu iddianın kanıtlanmasını, kamera görüntülerinin izlenmesini istediğimdeyse “Polise git şikayet et, anca o zaman izlersin görüntüleri” dendi.
Devlet yetkililerine soruyorum; Çocuklarımızın geleceği ve bizlerin iş güvencesi neden sağlanmıyor? Çiğli’de okul servisinde unutulduğu için ölen Alperen, üzerine lavabo düşerek ölen Efe’den hiç mi ders alınmıyor? Çocuklarımızın eğitimi, hayatı nasıl bu kadar değersizleşiyor?
İlgili haberler
Alperen’i kim öldürdü?
3 yaşındaki Alperen’in denetimsizlik ve ihmal zinciri yüzünden kreş servisinde hayatını kaybetmesi c...
Nerede ücretsiz, nitelikli kamu kreşleri?
Aslında kreş bir haktır. Devlet açmalıdır, denetlemelidir, niteliğini artırmalıdır. Hem bunu yapmıyo...
Bakanlık hedeflerine; yoksul çocuklar kreşe ulaşam...
MEB önüne koyduğu planları gerçekleştiremezken, sosyo-ekonomik durumları iyi olmayan çocuklar okul ö...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.