Bugün çocuğu okula giden her aile daha okula başlamadan birçok soru ve soruna boğuluyor. En başta “Çocuğum hangi okula gidecek?” sorusu soran aileler iyi bir okul aramaya başlıyor. Okullardaki kayıt sistemi adrese dayalı olduğu için, evinin yakınındaki okulun eğitimini beğenmeyen aileler ya paralar döküp çocuğunu uzaktaki bir okula gönderiyor ya da özel okullarla pazarlıklara girişiyor. İşçi, emekçi kesimlerin ise seçme şansı olmuyor.
Aileler hem eğitim sisteminden hem de çocuklarını gönderdikleri okulların fiziki koşullarından memnun değil. Her tür şey velilerin derdi. Okul kantininden, okul temizliğine, tuvaletlerin temizliğine kadar her şeyi düşünmek zorunda kalıyorlar.
İşte bütün bu düşündüklerini, dertlerini Ekmek ve Gül’e yazdı veliler. Onlara kulak verelim.
'KAPI KAPI OKUL ARIYORUM'
İstanbul’dan işçi bir annenin mektubu ile başlıyoruz önce. 4 yılda 4 öğretmen değiştiren çocuğu, okulu imam hatibe çevrilince okul arayışına giriyorlar. Gerisini Beyaz’dan ve kızı Zeynep Ela’dan dinleyelim:Merhaba, ben 37 yaşında tekstil işçisi bir anneyim. Kızım anaokuluna başladığında evimize yakın olan devlet okuluna başladı. Adres şart değildi, ilkokula başlarken adres istendi. Ben çalışıyordum zaten, kızıma annem bakıyordu; ona yakın hem de adresi tutan bir okula verdik. Bu okul çevresinden ve dışarıdan öğrencisi olan çok talep gören geneli de biraz zengin kesime hitap Prof. Dr. Gazi Yaşargil İlköğretim Okuluydu. Çevrenin en gözde okullarından olan okula çocuğumuzu yazdırmak için bütün şartları yerine getirdiğimiz halde para ödedik. İki yıl sorunsuz okudu 3. sınıfta iken okulumuz imam hatip olacak diye yazı geldi. Önce veliler kendi arasında toplandı ve Gaziosmanpaşa Milli Eğitim Müdürlüğüne yürüyüş yapıldı.
Milli Eğitim vazgeçmişti ve imam hatibe karşı çıkışımıza ‘Tamam’ dendi. Rahatladık 3’üncü sınıf bitti 4. sınıfa başlar başlamaz aynı şeklide yazı geldi, yeni kayıtlar yapılmadı veliler isyan etti. Aynı şeklide eylem yapıldı, yine yetkililer söz verildi. Daha sonra okul yönetimi çocukların çantasına bir kağıt koyarak velilere gönderdi. Bu kağıt “Hangi ortaokulu istersiniz?” yazısıydı. Yazıya karşılık 5’inci sınıfların öğrenci sayısı 51 iken yalnızca 12 öğrenci imam hatipte okumak istediği bilgisini verdi. Geriye kalan öğrenciler için ise normal ayarlama yapıldı. Biz gene rahatladık sandık ama... Okul bitti, yaz tatilinde iken hem telefonlarımıza mesajla hem de özelden velilere öğretmenlere yazı gönderdiler. Artık kaçıncı olduğunu hatırlamadığım sözlerini tutmamışlardı. Okulun internet sitesinden kocaman yazılarla ‘imam hatip ortaokulu’ yazısını gördük. Yüzümüze söyleyemediklerini internetten açıklamış oldular.
NE YAPIP EDİP OKULU İMAM HATİP YAPTILAR
Öğretmenlerin çoğu okuldan ayrıldı. İmam hatip olmayan okul sayısı oldukça az kalmıştı ve yine adres ayarlamalara başlandı. Evimizden daha uzak okulları araştırır olduk, bin bir zorlukla bulabildik. Tam gün çalışan anneler için de ideal olan okulun tam gün olmasıydı. Hemen kayıt yaptırdık. Her şey güzel gidiyordu, okul açıldı heyecanlandık. Bu sefer ise ‘ulaşım’ sorunu ortaya çıktı. Servis ayarlanamadı, çünkü öğrencilerin geneli okulun çevresindeki adreslerde yaşıyordu ve bu nedenle servis yokmuş. Benim gibi evi uzakta olan beş veli ile tanıştım. Öylece kala kalmıştık.
ÇOCUK OKULA MI GİTMESİN, BİZ İŞE Mİ GİTMEYELİM!
Soruyorum size; ne yapalım? Ana, baba olarak kendimiz götüremiyoruz çünkü çalışıyoruz. Kızım okula mı gitmesin, yoksa biz işe mi gitmeyelim! Çocuğumuzu bir gün babası bir gün ben okula götürüyorum. artık iş yerinde sorun olmaya başladı. Okula gittiğim gün evi uzakta olan velileri görmez oldum. Çocuklarını o okuldan almışlar.
HER ŞEY EN BAŞA DÖNDÜ
Birçok veli okulların açılmasıyla birlikte büyük panik yaşıyor. Sınıflar çok kalabalık, iyi okul kolay bulunmuyor. Eğitim sistemi istediğimiz gibi değil zaten. Veliler tedirgin, normal okullarda dahi din derslerdi çok yoğun. Bir de bu ulaşım meselesi çıktı. Şimdi ben de yeni bir okul arıyorum. Bu yeni bir adres, yeniden kırtasiye ve kayıt parası demek. Bizleri çok zor durumda bırakacak. Biz velileri ya imam hatibe ya da özel okullara yönlendiriliyorlar. İki haftadır düşünüyorum geldiğimiz noktayı. Hiçbir ilerleme yok. Başladığımız yere geri döndük. Kızım yeni okulunu sevdi, arkadaşları oldu, alıştı, dersler başladı derken... Yeniden kapı kapı okul aramak zorundayım. Geldiğim nokta ise kör düğüm.
Beyaz AKDENİZ // Sultangazi
DEĞİŞEN ÖĞRETMENLERİM
Bugün size değişen öğretmenlerimi anlatacağım. 1. sınıfta ilk öğretmen bir erkekti. Öğretmenimi çok sevmiştim, gitmesinden çok korkuyordum. 2.sınıfa başladığımda 2. dönemde yeni öğretmenle karşılaştım ve onu giden öğretmenimden de çok sevdim bir kadındı. 3. sınıfta yeni öğretmen sınıfa girdiğinde öğretmen olduğunu anlamadık. Öğrencilerden birinin babası olduğunu düşündük, ama öğretmenmiş. 4.sınıfta beni yeni bir öğretmen bekliyordu. Bir kadındı, ben onu ikinci sınıftan beri tanıyordum. Birkaç ay sonra hamile oldunu öğrendik ve gitti. Yeni öğretmenimin yaptığı ilk resmi öğretmenlik göreviydi. Onu diğer öğretmenlerimden daha çok sevmiştim ve şimdi okul değiştiriyorum. Bu zamana kadar 4 yılım böyle geçti. Bundan sonra beni neler bekliyor bilmiyorum.
Zeynep Ela AKDENİZ
DAHA İLKOKULDAN EĞİTİME SORUNLU BAŞLIYORUZ
Bir mektup da Bursa’dan. Kızı ilkokula yeni başlayan veli okulun fiziki koşullarından şikayetçi. Ve bunun yanında eğitim sisteminden, tuvaletlerin pisliğinden, okulun bekçisi olmayışından...Merhaba. Bursa’da yaşıyorum, bir tane kızım var. Tek çocuğumuz olunca bugüne kadar eğitiminde gerekli şeylerden kaçınmadık. Çalıştığım için 1.5 yaşında kreşe başladı, 4 yaşına kadar oraya devam etti. Devletin anaokuluna gönderirken de yine Bursa’nın iyi okullarından birini tecih ettik. Anaokulunda adrese dayalı zorunluluk yoktu. Servisle ilgili sıkıntılarımız oldu sadece. Anaokulumuz hem çok temiz hem de eğitimi çok iyiydi. Etrafta velilerle konuştukça müfredat tartışmaları, okullarda kutlu doğum kutlamaları, okullarda alınan katkı paylarına rağmen okulların temizlik sorunları yaşadıklarını ciddi biçimde yaşadıklarını gördük. Kendimizi biraz daha şanslı hissettik.
Derken ilkokul zamanı geldi. Biz de başladık “İyi ilkokul neresi?” diye araştırmaya. Adrese dayalı sistem olduğu için bulunduğun ilçedeki başka bir okula gönderirsen yüklü bir miktar okula katkı payı vermen gerekiyor. Öğretmen seçersen onun için de vereceksin. Öyle olacaksa özel okula verelim diye düşündüm. Ama eşim ve arkadaşlarım şimdiden özele alıştırmanın iyi olmadığını, sonra devlete okuluna asla alışamayacağını söylediler. Mahallemizde ilkokul var, 30 yıllık bir okul. Eskiden çok sorunlu olarak duyduğum okul ile ilgili bilgi aldığım velilerden şu an iyi olduğuna dair bilgiler aldım. “Devlet okuluna gidicek, bari eve yakın olsun hem önemli olan öğretmen; okul önemli değil” denilince gözü kapatıp verdim.
‘OKULDA TUVALETE SAKIN GİTME, GELİRSE TUT’
Okulların açılmasıyla sorunlar öyle bir çarptı ki yüzümüze. Okulda 1200’e yakın öğrenci var. 3. ve 4. sınıflar sabahçı 1. ve 2. sınıflar öğlenci. Okul iki binadan oluşuyor, fakat binanın biri kız imam hatip ortaokulu yapılmış. Okulun var olan zaten yetmezken yarısı imam hatibe çevrilmiş. İki tarafın öğrencileri iç içe, keza onlar da küçük. İlkokul mu imam hatib ortaokulu mu mi belli değil. Mayıs ayında okula bir ziyaret yapmıştım, okulda bekçi de vardı kapılar kapalıydı. Eğitim dönemi başladı, bekçi yok, kapılar açık. Veliler bu nedenle okuldan ayrılmıyor. Okulun tuvaletlerinde hijyen yok, sabunlar akmıyor. Daha önce okulunun temiz olması sabun vs. şeylere kolayca ulaşabiliyor olmasıyla burada yaşadığı durum dolayısıyla çelişki yaşadı kızım. Tuvalete gitmeyi reddiyor. Bir çok veli çocuğunu “Tuvalete sakın gitme, gelirse tut” diye tembihlerken duydum. Ama benim ki tutamıyor, mutlaka bir teneffüs gidip ben yaptırıyorum. Ellerini yıkamasına yardımcı oluyorum. Okul müdürü ve idari kadro da değişmiş. Onlar da okulun bütçesine dair bir şeyler yapacaklarını söylüyorlar.
OKULUN BEKÇİSİ DAHİ KADINLAR
Geçen hafta sonuna doğru bir velinin öğretmeni bıçakladığı haberini aldık. Bütün veliler bu olayı konuşuyordu. Okulların bu kadar denetimsiz ve başıboş olması birçok veliyi kaygılandıryor, aynı şekilde beni de. Okul bahçesinde bir araya geldiğimiz veliler “Seneye tam gün yapılacak deniyor okul. Bu kadar öğrenciyi alacak derslik yok. Sınıf sayısı kimbilir kaç. Seneye kesinlikle buradan alırız” diye konuşuyor şimdiden. Ben ise düşünüyorum; adrese dayalı sistemle zaten gidip en iyi ilkokulu bulsam hem para vereceğim, hem servis tutacağım, onu da geçtim evin önünde okul varken çoçuk bir dünya trafik çilesi çekecek. Velilerin hepsi kadın, bu sebeblerle çoğu işi gücü bırakmış çocuğunu okula getirip, kurslara koşturuyorlar; kapılarda bekçilik yapıyorlar. Bunun adı eğitim sistemi mi? Sosyal hayatın olmayacak, iş hayatın olmayacak, devletin yapması gereken görevleri kadınlar yüklenmiş durumda. Yetkilileri bu keşmekeşe artık bir son vermeli.
Bursa’dan bir veli
'OKUL DEVLET OKULU AMA...'
Güzelyalı’dan yazan bir veli ise çocuğunu daha uygun olduğu için devlet kreşine yazdırıyor. Asgari ücretle geçinen bu aile “Ne de olsa devlet okulu, eğitim harcamaları çok olmaz” diye düşünürken karşısına bambaşka bir tablo çıkıyor.Merhabalar malumunuz okullar açıldı ve kafada yine sorular, stres ve aptal yerine konulma hissi cabası. Beş yaşındaki kızımı devletin anaokuluna yazdırdım hani devlet ya, para vermeyeceğiz ne de olsa. Aylık 85 lira olan okul ücretini üç aylık aldılar, o kadar olur dedik, okullar açıldı elimize padişah fermanı gibi bir ihtiyaç listesi verildi. Hadi hop kırtasiyeye... Bu da bir şey değilmiş canım derken 500 lira kaydı gitti bağıra bağıra; her bir şeyden ikişer ikişer, marka ürünler varlık sebebimiz.
İlk veli toplantısı yapıldı, hoop yardımcı kitap alınacakmış başıma gelecekleri tahmin ederek sordum; “Hocam ne kadar bu kitap?” “150 lira” deyince şöyle bir yutkundum! “Hocam bu parayı veremeyenler olabilir” dedim, yanimdaki arkadaş beni kolumdan dürterek “Alalım bu kitabı, okul kitapları beş para etmezmiş”... Haklılık payı olabilir tâbii ama asgari ücretle geçinen biri devletin ücretsiz okulundan nasıl faydalanacak! Neyse sinirler bozulmasın.
Şunu da düşündüm bu durum karşısında; devlet tüketimi artırarak vergilerden kâr mı çıkarıyor, temelde bireysel bir tüketim gibi gözükse de iktisadi ve siyasi nedenlerden ötürü “Devletimizin bütçesi yok, aciz” anlayışı var ortada.
EMEKÇİLERİN ÇOCUKLARI OKUMASIN İSTİYORLAR
Özel okullara verilen teşvikin nedenini biraz daha anlıyoruz şimdi, devlet halkına insani bir yaşamı hak görmüyor. Kendi ve yandaşlarının çıkarlarını yeğ tutuyor, emekçilerin çocuklarının okumasını aydınlanmasını istemiyor, zaten bunu verilen eğitimden anlamak da zor değil. Amma servis parasını ve daha başımıza henüz gelmemişleri de sayarsak ve biraz daha kendimizi yırtarsak çocuğumuzu özel bir okula yazdırabiliriz. Bu, şu anlama geliyor: “Aslında hakkımız olanı birileri bizden çalıyor, kırpıyor, kesiyor çünkü bizden korkuyor. Çünkü gelecek bizlerin ellerinde, bizi etkisizleştirmeye çalışıyorlar ve bunu zaten bu eğitim sistemi ile başarıyorlar da, nereden tutsan elinde kalan kıt ve sığ anlayışlar... Tüm velilere kolaylıklar.
Güzelyalı’dan bir veli
İlgili haberler
Kadın eğitimciler anlatıyor: Cinsiyetçi ve baskıcı...
Kadın eğitimciler, eğitimin durumunu ve öğrencilere yansımasını değerlendirdi...
Gericileşen eğitim, kaybeden ‘gelecek’
Eğitim Sen İstanbul 3 No'lu Şube Örgütlenme Sekreteri Meral Gülşen, tepki gören yeni müfredata ilişk...
Nerede ücretsiz, nitelikli kamu kreşleri?
Aslında kreş bir haktır. Devlet açmalıdır, denetlemelidir, niteliğini artırmalıdır. Hem bunu yapmıyo...
Nitelikli eğitim her çocuğun hakkı
Çocuklarımız yeteneklerini, kendilerini, dünyayı keşfetme bilimsel bilgileri edinme, değişme, değişt...
Okul öncesi öğretmenleri çocuklarının eğitim masra...
Avustralya’da okul öncesi ve erken çocukluk eğitimi alanında çalışan eğitimciler ve işçiler son 20 y...
Kadınların kazanımı olan laik, bilimsel eğitim yok...
Mersin Kadın Platformu uyum haftası başlayan eğitim-öğretim müfredatına dair açıklama yaptı. Kadınla...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.