Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde gözaltına alınan Cumartesi Anneleri beraat etti
Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde basın açıklaması yapmak isterken gözaltına alınan Cumartesi Anneleri, haklarında açılan davadan beraat etti.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde kimsesizler mezarlığına karanfil bıraktıktan sonra basın açıklaması yapmak istemeleri üzerine “ihtihara rağmen dağılmama” suçundan Küçükçekmece Adliyesi 1. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanan Cumartesi Annelerinin 2. duruşması görüldü. Duruşma öncesi Küçükçekmece Adliyesinin etrafı polis tarafından ablukaya alındı. Duruşmaya HDP 27. dönem Milletvekili Musa Piroğlu, Filiz Kerestecioğlu, Oya Ersoy, TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci ve TİHV temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda insan hakları savunucusu ve avukat katıldı.

‘AÇIKLAMAMIZ ENGELLENDİ, GÖZALTINDA İŞKENCEYLE DEVAM ETTİ’

Duruşmada ifade veren Hüsnü Alkan, “Olay günü ben işime gidiyordum, kalabalığı gördüm ve bakmaya gittim. İnsan haklarına ilişkin bir durum olduğundan ben de onlara katıldım fakat herhangi bir suç işlemiş değiliz. Sadece basın açıklaması yapılacaktı, o da yapılmadan polis tarafından çevirildik ve gözaltına alındık. Beraatimi talep ediyorum” diye konuştu. Ardından ifade veren Ferit Barut ise, suçlamayı kabul etmediğini belirterek, “Ben İnsan Hakları Derneği üyesiyim. Olay tarihinde tamamen toplanma ve ifade özgürlüğü çerçevesinde bir etkinliğe katılmak istemiştim fakat etkinlik hukuka aykırı bir şekilde engellendi. Ardından gözaltı ve gözaltında işkence ile devam etti. Olay günü Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde kimsesizler mezarlığına gidip karanfil bırakmak istedik ancak polis buna müsaade etmedi. Birleşmiş Milletlere göre savaş dahil olmak üzere zorla kaybettirme suçtur ve buna karşı çıkmak da suç değildir. Beraatimi talep ediyorum” ifadelerini kullandı.

Mahkemede olay günü kolluk kuvvetlerinin çektiği görüntüler izletildi. İletilen görüntülerde polisin basın açıklamasına izin vermemesi sonucu Cumartesi İnsanlarının bu engellemenin hukuka aykırı olduğunu beyan ettiği ve basın açıklamasının hakları olduğunu söylediği görülürken, Cumartesi İnsanlarının yasaklama varsa dağılmayı kabul ettiği ancak polisin dağılacak süre vermediği görüldü. Duruşmada Bilirkişi Halil Barış’ın kamera kayıtlarındaki konuşmaları tek tek yazdığı rapor okundu.

‘KEYFİ BİR TUTUMLA GÖZALTI’

Rapor okunduktan sonra tanık ve Avukat Ahmet Cihan dinlendi. Cihan, “Çekim emniyetin çekimleri ancak kayıtlarda mezarlık ziyareti yapan insanların yasakla orada karşılaştığı görülüyor. İHD Başkanı Gülseren Yoleri muhatap oluyor. Ancak burada güvenlik güçlerinin son derece kinci, hukukla hiçbir şekilde bağdaştırılamayacak olan tutumunun yanı sıra 26 yıldır sorunsuz eylemlerini gerçekleştiren insanlar olduğunu biliyorum. Oradaki insanlar dağılmak istediler ama inanılmazdır ki emniyet çembere alarak ‘Hayır, dağıtılmasın’ dedi. Gördüğüm tablo ne bu ülkeye ne de emniyet güçlerinin yakışır bir tablodur. Zira güvenlik güçlerine hiçbir direnç gösterilmemesine rağmen dağılmaya fırsat verilmeden içlerinde hasta ve yaşlıların olduğu gruba müdahale edilerek, kinli bir şekilde gözaltı işlemi yapılmıştır. Beni de gözaltına almak istediler ama benim avukat olduğum söylenince almadılar. Gülseren Yoleri de avukat ama onu aldılar. Zaten kamera görüntülerinde benim olay yerinde olduğum da izlendi. Keyfi bir tutumla gözaltı vardı” şeklinde konuştu.

‘ZIRHLI ARAÇLA, TOMAYLA, KALKANLA BİNLERCE POLİS’

Sanık Besna Tosun’un müdaafi tarafından, tanık Ahmet Cihan’a” Dağılma için bir koridor oluşturuldu mu ve zor kullanıldı mı?” soruları soruldu. Cihan, “Dağılın anonsu ardından sanıklar çembere alındı. Çemberde hiçbir şekilde boşluk yoktu. Zaten anonslardan sonra polislerin amiri ‘Çıkamazsınız’ dedi. Gülseren Yoleri, ‘Yapmayın, makul süre vermediniz’ demesine rağmen gözaltı işlemlerine başlandı” dedi. Sert müdahale görmediğini söyleyen Cihan,” Hiçbir zaman polise fiziki direnç gösteren bir grup değildir. Dolayısıyla polislerin grubu gözaltına alırken bağırmaları dışında kötü muamele görmedim” dedi. Hasan Hüseyin Ocak’ın avukatı, kolluk tarafından sert müdahale yapılıp yapılmadığı, gruptaki hasta ve yaşlı insanların olduğuna dikkat çekerek sordu. Tanık Cihan ise, “Tabi, insanlara karşı itme kakmanın dışında şiddet görmedim” derken duruşma hakimi, sorunun 2911 sayılı Yasaya Muhalefet suçu olduğunu ve sorunun huzurdaki sanıklar hakkında verilecek karara hiçbir şekilde etki etmeyeceğini beyan ederek, tanığa bu sorunun sorulmasının ve cevaplanmasının yargılamada karara etkisi olmayacağını söyleyerek sorunun yöneltilemeyeceğine karar verdi. Ardından Hüseyin Ocak’ın avukatı, toplam 14 kişiye ortalama kaç polisin müdahale ettiğini sordu. Tanık Cihan, “Ben dahil 15 kadar kişiydik. Buna rağmen bırakın mezarlığa girmeyi, bölgeye araç ile girdiğimde zırhlı araçlarla, kalkanla ve toma ile gelmiş neredeyse binlerce polis vardı. Her taraf kapatılmıştı. 3 yerden girmeye çalıştım, nereye girsem kapatılmıştı” ifadelerini kullandı.

Ardından tanık İnan Kışlakçı ifade verdi. Kışlakçı,” Olay tarihinde ben, eşim Maside Ocak Kışlakçı’yı basın açıklaması için arabayla getirdim. Arabayı park ettim ve basın açıklaması yapacak arkadaşların yanına kadar ona eşlik ettim. Ardından geri dönüp arabaya bineceğim sırada eşimin de içinde olduğu grubun çembere alındığını gördüm. Bu arada benim olduğum alan da polisler tarafından çevrildi. Kendileri beni de gözaltına alacaklardı. Ben onlara işime gideceğimi, herhangi bir eyleme de katılmadığımı söyledim. Yine de bırakmak istemediler, GBT Kontrolü için kimliğimi aldılar, 10-15 dakika beklettiler ve diğer sanıkların olduğu yerden uzağa götürdüler. Bu sırada gözaltı işlemleri de devam ediyordu. Sanıkların ‘Orada Gülseren’ in sesini duydum ‘Siz basın açıklaması yaptırmayacaksanız dağılalım’ dediğine şahit oldum. Polisler sanıkları çembere almışlardı. İsteseler de çıkamazlardı. Ben bile bulunduğum yerden ayrılabilecek bir pozisyonda değildim. Ayrıca ben GBT sorgulaması beklerken polisler basın mensuplarını da uzaklaştırdılar” dedi.

‘KARAR TEBLİĞ EDİLMEMİŞTİR VE ANAYASAYA AYKIRIDIR’

Tanıkların dinlenmesi ardından Avukat Metin İriz: “Yas travmasının boyutları değerlendirildiğinde, bunun 2911 sayılı yasa kapsamında olmadığı çok açık, bunun için bir eylem olması gerekir. Somut olayda sanıkların mezarlık ziyaretiyle dini vecibelerini yerine getirmek istedikleri açıktır. Kaymakamlığın aslında bir yasaklama kararı alma yetkisi, konu bakımından yok. Kimsesizler Mezarlığı’na yapılan bir ziyaret, bu yasa kapsamında değil. Eylem 2911 sayılı yasa kapsamında değerlendirilemiyeceğine ilişkin tez bulunmaktadır. Hal böyleyken kolluk görevlileri açık kaynaktan bu etkinliği haber almış ve esasen bunca yıllık idari tahammüle uygun olmayacak şekilde kaymakamlık tarafından bir yasaklama kararı alınmıştır. Eylem 2911 sayılı yasa kapsamında olmamasına rağmen yasaklama kararı tebliğ edilmemiştir ve bu durum anayasaya aykırıdır. Düşünce ve fikir özgürlüğü anayasal bir haktır. İlla 2911’e göre değerlendirilecekse de gerek kamera görüntülerinde gerekse tanık beyanlarında ortada gösteri ve toplantı suçu olmamasına rağmen dağılın anonsundan sonra sanıkların zorla dağıtışdığına dair bir tespit bulunmamaktadır. Aksine polis tarafından çember içerisine alındıkları nedeniyle dağılamadıkları da görülmektedir” şeklinde savundu ve sanıklar için beraat talep etti. Ardından avukat olarak söz alan Ahmet Cihan, “Müvekkiller 28 yıldır kayıplarını arayan insanlar. 28 yıldır dışlanmalarına, baskı altına alınmalarına rağmen mücadeleden vazgeçmeyen insanlar. Kaymakamlığın aldığı kararın hiçbir hukuki dayanağı yok. Kolluğun davranışıyla ilgili suç duyurusunda bulunduk. Biz bu hakkımızı sonuna kadar savunacağız” dedi.

‘KAYIPLAR KARŞISINDA DOSYALAR RAFLARDA TOZLANDIRILDI’

Avukat Cevriye Aydın, “Bir insanın gözaltında kayıp olması bir gazetede küçük bir haber olsadaji nu haberi alan devlet makamlarının bu olayı resen soruşturması ve herhangi bir suç söz konusuysa zaman aşımı dolana kadar takip etmesi gerekmektedir. Bu suçlar insanlığa karşı suçlar olmasına rağmen defalarca başvurmalarına karşı sanıklara kaybolan yakınları ile ilgili doğru düzgün cezap verilmemiş, seslerini duyurabilecekleri tüm yollar kapatılmış, yakınlarından bilgi alabilmek için Anayasa’ya AİHM ve mevzuatımıza uygun kanunen hakları olan eylemleri engellenmiştir. Resmi makamlar kayıplar karşısında susup, başvuruları raflarda tozşandırıp, en basit ifadeyle kayıp insanlar olduğundan ihmal boyutunda davranmışlardır. Sanıkların eylemleri yakınlarından haber almak, akıbetini bilmek ve faillerinin yargılanmasına dönüktür. Ortada herhangi bir suç yoktur” ifadelerini kullandı.

Devam eden savunmalarda avukatlar , “Müvekkillerimin suç vasfı taşıyan herhangi bir fiili yok. Ancak kolluğun oraya yaptığı binleri bulan yığınak müvekkillerimin barışçıl bir şekilde kullandıkları en temel insan haklarını kriminalize etmeye yöneliktir. Üstelik hâlâ duruşma salonunun çevresinde polisler, müvekkillerimizi kriminalize etmek için bulunuyorlar” şeklinde savunma yaptılar.

CUMARTESİ ANNELERİ BERAAT ETTİ
Avukatların savunması ile devam eden duruşmada savcının, “Her ne kadar sanıkların toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarında 32/1, TCK’nın 53’e 61.maddeleri uyarınca cezalanmaları istemiyle iddianame düzenlenerek kamu davası açılmışsa da olaya yönelik inceleme yönünde son ihtihar anonsunun bitiminden 1 dakika 52 saniye sonra müdahale başlamış olduğu dosyada bulunan bilirkişi raporunda ve görüntülerde tespit edildiği, topluluğun dağılması için makul süre polis tarafından verilmediği, toplantı ve gösteri yürüyüşü kanununun 32’ye 1’de dağılmaya ısrar unsurunun da gelişmediği ve bu halde kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtihara rağmen kendiliğinden dağılmama durumu olmadığı tespit edildiğinden beraat kararı verilmesi kamu adına talep edilir “ şeklinde mütalaa vermesi ardından Sanık Ali Ocak’a son sözleri soruldu. Ocak,” Hükümle birlikte bizi haksız yere göz altına alıp, hastaneye götürüp, bırakma kararının ardından tekrar gözaltına alan ve gece saat 23.00’a kadar bizi tutan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz” dedi. Hanife Yıldız ise, “Benim yaptığım suç ise ben bu suçu işlemeye devam edeceğim” diye konuştu. Son olarak hakim sanıkların beraatine karar verdi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Mahkeme kararı yine çiğnendi, Cumartesi Anneleri’n...

Galatasaray Meydanı’nda açıklama yapmak isteyen Cumartesi Anneleri’ne polis müdahale etti. Çok sayıd...

Cumartesi Anneleri 25. yıllarında Galatasaray Meyd...

Cumartesi Anneleri, mücadelelerinin 25’inci yılında kendilerine yasaklanan Galatasaray Meydanı’na gi...

Cumartesi Anneleri: Hiçbir anne evlat acısı yaşama...

Anneler Günü öncesi Cumartesi Anneleri, ‘Kutuplaştırıcı siyasetin anneliği de makbul ve sözde olarak...