Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde iktidara ve tüm sendikalara çağrı yaparak bir imza kampanyası başlattı ve “ILO 190’ı tanıyın, çalışma yaşamında şiddet ve cinsel taciz son bulsun” dedi.

TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonunun açıklaması şöyle:

‘ÇALIŞMA YAŞAMINDA ŞİDDET VE CİNSEL TACİZ SON BULSUN’

Bizler, kadın ve LGBTİ+ gazeteciler olarak, Çalışan Gazeteciler Günü’nde iktidara ve tüm sendikalara, kadın emekçiler adına sesleniyoruz. Çalışma hayatında şiddeti bitirmek için samimi bir adım atın ve ILO’nun 190 No’lu Sözleşmesini tanıyın.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından 21 Haziran 2019’da uygulamaya konan sözleşme, çalışma hayatından şiddetin her türünü silmeyi amaçlıyor. Çünkü işyerleri toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığa uğrayan kadınlar ve LGBTİ+lar için hiç güvenli değil. Evlerimizde, sokakta olmadığımız gibi çalıştığımız yerlerde de güvende değiliz.

‘GAZETECİ KADINLARIN YARISI ŞİDDETE MARUZ KALIYOR’

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu olarak, yaptığımız son anket çalışmasına göre gazeteci kadınların yarısı, iş hayatında cinsiyeti nedeniyle en az bir kere şiddete maruz kalıyor. Şiddetin faili kimi zaman yönetici, kimi zaman çalışma arkadaşı, kimi zaman sosyal medya kullanıcısı, kimi zaman polis. Öte yandan, araştırmalara göre gazeteci LGBTİ+lar işyerlerinde kimlikleriyle var olamıyor, kimliklerini saklamaya zorlanıyor, ayrımcılık işyerlerinde eşitliği engelliyor.

ILO 190 Sözleşmesi’nin yayımlanmasından bu yana yaklaşık üç yıl geçti. Türkiye hâlâ bu sözleşmeye taraf olmak üzere bir adım atmadı. Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar sendika dışında iş yeri şiddeti, toplu iş sözleşmesi maddelerine, sendikaların temel metinlerine yansıtılmadı.

‘ÇALIŞMA HAYATINDA ŞİDDETİ BİTİRMEK İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM’

Sadece meslektaşlarımız adına değil, hayat kurtarmaya çalışırken hayatları tehlikeye giren sağlık emekçileri, fazla mesai ve tacizle yıldırılmak istenen tekstil işçileri, ekonomik şiddete maruz bırakılan tarım işçileri, psikolojik şiddet gören beyaz yakalı çalışanlar adına da isyan ediyoruz. Çünkü toplumsal cinsiyete dayalı şiddet meslek, statü, sınıf ayırmıyor.

Talebimiz, Türkiye’nin bu sözleşmeye taraf olması, başta kendi sendikamız olmak üzere tüm sendikaların, ILO 190’ın yüklediği sorumlulukları toplu iş sözleşmelerine yansıtmasıdır.

Çağrımız başta meslektaşlarımız tüm kadın ve LGBTİ+ emekçilere… Gelin, çalışma hayatında şiddeti bitirmek için birlikte mücadele edelim.

Kampanyayı imzalamak için TIKLAYIN

TGS İstanbul Şube Başkanı Banu Tuna| Fotoğraf: Elif Ekin Saltık/Ekmek ve Gül

KADIN VE LGBTİ+ GAZETECİLER ŞİDDETİN EN BİRİNCİL HEDEFİ
Kampanya ile ilgili Ekmek ve Gül’e konuşan TGS İstanbul Şube Başkanı Banu Tuna, çalışma hayatında özellikle kadın gazetecilerin yaşadığı şiddetin Kadın ve LGBTİ+ Komisyonunda uzun zamandır öncelikli başlıkları arasında olduğunu dile getirdi. “Yıllardır yaptığımız anket çalışmaları, gazeteci kadınların ve LGBTİ+’ların iş yerlerinde, sahada, dijital alanlarda yoğun biçimde şiddete maruz kaldığını ortaya koyuyor. Ekim 2021’de bir şiddet çalıştayı düzenledik. Şiddet travma demektir, orada da meslektaşlarımız zaman zaman gözyaşları içinde yaşadıkları travmaları anlattı. ILO 190 Sözleşmesi, modern anlamda bildiğimiz çalışma hayatında, bu alanda yapılmış en önemli düzenleme” diye konuşan Tuna, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğinden bu yana kadınlar ve LGBTİ+’lar için daha da güvensiz bir yer haline geldiğine dikkat çekti. Kadınların evde, sokakta ve çalışma hayatında şiddete maruz kaldığını vurguladı. Tuna sözlerine şöyle devam etti: “Kadın ve LGBTİ+ gazetecilerin gündeminde kolluk şiddeti ilk sırada. Özellikle toplumsal olayları izlerken fiili gözaltı, gözaltında taciz ve şiddet, çıplak arama dayatması, cinsel tehdit çok yaygın. Gazetecilik sadece masa başında, ofiste yapılan bir iş değil. Sokaklar da bizim çalışma alanımız. Ve orada şiddetin birincil aktörü, devletin kolluk kuvveti. Bu nedenle, sözleşmeye taraf olunması çok önemli.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül