30’lu yaşlarındaki Zeynep serbest çevirmenlik yapıyor. Uzun zamandır İstanbul’da yaşayıp, bundan sonraki hayatını da bu şehirde sürdürmeyi düşünenlerden biri. Ancak artan ekonomik zorluklar, geçim sıkıntısı bunca zamandır tek başına ayakta kalmayı başarmış Zeynep’i de zorluyor. Serbest çevirmen olarak, kimi aylarda çok iyi kazanırken kimi aylarda ise iş olmadığı için para kazanmak yerine evde oturuyor. Pandemiden önce yarını düşünme konusunda daha endişesiz olduğunu şöyle ifade ediyor: “Pandemiden önce geleceğe dair hiçbir kaygım yoktu. O dönemdeki akranlarıma kıyasla belki biraz daha az varlıklıydım ama yine iyi aylarımda çok iyi kazanıyordum. Gelen iş ölçüsünde para kazanıyorum, iş gelmezse para kazanmıyorum aslında. Ama yine de geleceğe dair kaygı sahibi değildim.” O dönemde deneyim kazanıp gelirinin kesin artacağına dair bir inancı olduğunu da dile getiren Zeynep “Ben de rahat edebilirim diye düşünüyordum” diyor.
PANDEMİ İLE TEPETAKLAK OLAN HAYAT
Geleceğe dair çok daha kaygısızken pek çok kişiyi olduğu gibi Zeynep’i de ekonomik zora sokmuş pandemi: “Pandemi olduğunda işsiz kaldım, sadece yazılı çeviri yaparak geçimimi sağladım. Tamam, kiramı ödememi sağladı, aç kalmadım yazılı çeviriyle ama asıl uluslararası toplantıların olduğu zamanlara kıyasla kazandığım hiçbir şey. Bayağı kara kara düşündüğüm zamanlar oldu, işler bıçak gibi kesildi.” Zeynep de gelirinin en az yüzde 65’ini kaybettiğini söylüyor.
Bir çevirmen olarak kendini geliştirmek için güncel yayınları takip etmesi, yabancı yayınlar okuması, yurt dışı gezileri yapması gerekirken bunların önüne kocaman bir zam seti çekilmiş. Sistemin sürekli “kendini geliştir, daha iyi ol” baskısı dayattığını ancak, aynı sistemin bunu yapmasının önüne engeller çıkarttığını bizzat yaşayanlardan Zeynep: “Yabancı yayınları almayı bıraktım. Simone De Beauvoir’ın bir kitabı keşfedildi, İngilizceye tercüme de edildi. Ben onu İngilizceden okumayı tercih ederim çünkü Fransızcadan İngilizceye çeviren tercümanı da biliyorum. Ne kadar olduğunu sordum kitabın. 232 lira! Ve kitap 120 sayfa falan! Paketlenmiş, ciltli bir şey değil ve kitapçıya bugün gitsek daha pahalıdır. O kitaplara erişim imkanı tamamen yok oldu.”
‘AİLEMİN EVİNE DÖNMEYİ DÜŞÜNDÜM’
Önceden yolculuklarını taksitlere bölerek planlayıp yurt dışına gidebilen Zeynep için bugün yurt dışına gitmek “artık çılgınlık!” Bırakın yurt dışını, yurt içinde herhangi bir tatil beldesine gitme imkanı bile ortadan kalkmış. Ailesi Antalya’da yaşadığı için bu konuda şanslı olduğunu söylüyor. Ama tabii o da tatil yapmak gibi olmuyor…
Bir anda bütün dünyayı saran Kovid-19 pandemisi, alınmayan önlemler, devletlerin halkları korumadaki isteksizliği, sağlıktaki özelleştirme pandeminin bitimi için büyük bir belirsizliğe yol açarken Zeynep de bundan payını alıyor: “Pandeminin ortasında ‘gerçekten ne yapacağım?’ diyordum, ‘bir daha asla konferans olmazsa pılımı pırtımı toplayacağım, Antalya’ya annemin yanına yerleşeceğim. Yazılı çeviri yaparak hayatıma devam edeceğim’ diye düşünüyordum.”
Şimdiye kadar sahip olduğu hayatı yaşamak için bu kadar zorlanmazken şimdi bütün birikimlerini bırakıp gitmeyi düşünmek de çok zor geliyor Zeynep’e. Bunu da şöyle aktarıyor: “Burada bir hayatım var, 12 yıldır İstanbul’da yaşıyorum, sahip olduğum hayatı bırakıp gitmek gibi oluyor, çok sarsıcı bir şey. Kimliğinin bir kısmı erozyona uğruyor, kimliğin gidiyor. Çünkü sen annesiyle yaşayan yazılı çevirmen değildin 3 gün öncesine kadar.”
Zeynep içinde bulunduğumuz ve normalleştirilmeye çalışılan bu ağır koşullara karşı aslında içten içe de bir öfke biriktirmiş durumda. “Bütün bunları konuşurken daha kötü de olabilir diye düşünüyorum. Çok daha bambaşka bir yerde olabilirdik ama ne münasebet, aslında çok kötü her şey. Bunu da aklımızda tutmamız gerekiyor.
UMUT VE DAYANIŞMA KAYGILARI AZALTIYOR
Pandemideki tek olumlu gelişme sigarayı bırakması olmuş Zeynep’in. “Bu kadar kötülüğün içerisinde ayakta nasıl duracağız diye bakıyorum ama yine de bütün bunların içinden bir şeylere umutla bakmayı önemsiyorum ve yalnız olmadığımı bir şekilde hissediyorum. Benimle aynı düşünceleri taşıyan bir sürü insan olduğunu düşünüyorum, sadece politik bir birleşmekten bahsetmiyorum. Gerçekten benimle benzer endişeleri taşıyan insanların olduğunu bildiğim için bu bana umut veriyor. Neler yapabiliriz, neler oluşturabiliriz gibi şeylere odaklanmak daha önemli diye düşünüyorum ve o beni iyi hissettiriyor. Dahil olduğum okuma grubu bile yalnız olmadığımı hissettiriyor.”
Tüm bu kaygılarını yaratan karanlığın içinde çevresinde tanıdığı tanımadığı pek çok kişiyle kurabileceği dayanışmalar umut ışığı oluyor Zeynep’e. Ki onunla yaptığımız bu ufak sohbet bile ikimize de çok iyi geliyor.
Fotoğraf: Freepik
İlgili haberler
Geçim derdi üstüne bir de ‘evlen’ baskısı yaşıyoru...
Ankara Çubuk’tan Ayla çocuklarını bir başına büyüten bir işçi kadın. Geçim derdi yüzünden sürekli ‘e...
Kadınlar ücretsiz ped istiyor, Bakan Yanık oyalıyo...
Ne istediğimiz belli; ücretsiz ped, sağlıklı bir regl dönemi geçirmek istiyoruz. Lüks tüketim vergis...
GÜNÜN KİTABI: Kelimelerin Kıyısında: Türkiye’de Ka...
Kelimelerin Kıyısında: Türkiye’de Kadın Çevirmenler, dünyanın edebi ve kültürel birikimini bu toprak...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.