Kadın mı kozmetik için var, kozmetik mi kadın için bilemedim! Kozmetik sektörü malumunuz, en çok kadınları hedef alır; “Şu parfümü kullanırsan ne kadar özgüvenli olursun; şu marka rimeli alırsan bakışların o kaa deler geçer; al bu ruju akmaz kokmaz bulaşmaz…”

Aslında hepimizin doğasında var bezenme güdüsü, bi bana vermemişler, zannımca “Al bunu olduğu gibi gitsin” demiş tanrı. Ben de zorluyorum arkadaş değişip dönüşecem diye. Bi de üç, beş kadın bir araya gelmeyiverelim, hemen önerilerde bulunuruz... “Selülitin mi arttı kır iki yumurta, kaz ayağın mı var yumurtanın akını kullan akını. Cildin mi kurudu, zeytinyağını tek geçerim. Saçın mı döküldü, al bu yağı kat şampuana bitti gitti. Kahveyi içtik, telvesini atmıyoz yüze, ele faydası var…” Çaya çorbaya limonun suyu, yüze de kabuğu, yok kahvenin telvesi, yoğurdu, karbonatı... Ha bi de bir şeyleri bir şeylerle karıştırıp, kırışmamak için çaba harcıyoruz. Maksat tabii ki doğal ürünler olsun diye canım, yoksam pahallılıkla ne alakası var! Biz doğallık seviyoz ondan.

Benim sevdiğim ise en doğal olanından olmak. :) Bana önerilen güzellik ürünlerine şöyle bi dudak büker, ama can kulağıyla dinlerim. Önce kremi, yağı incelerim sonra “Bunu kaç gün kullanacam, bu benim cüzdanı ne derece etkileyecek; bi kaşık bal mı sürücem, neee her gün mü, olmaz çok pahallı” gibi tepkilerle insanı canından bezdiririm.
Kozmetik pahalı olunca muhteşem ötesi çözümler bulmuyoruz değil hani. Yıllar evvel arkadaşla Trabzon’a gittik. Yaylada komşu bize bir tabak taze kaymak getirdi. Ben tabii “Off bu ne güzel yenir balla” derken, arkadaş demez mi “Dur onu yemeyelim, yüzümüze süreriz” diye, tabii ben şok. O kaymağı zayi eder miyim yüzümle!

EV KİRASI KADAR GUCCİ

Deprem olduğu ve bizim evimiz hasar gördüğü dönemde Dilek diye bi arkadaşıma birkaç gün misafir oldum. Banyoda dikdörtgen bir kutu vardı ve üstünde Gucci yazıyordu, oda parfümü diye ben gidip gelip pıstlıyom tabii, kokusu da yok yani. Dedim “Ya bu oda parfümü kendi mi pıstlıyo biz mi pıst yapıyoruz, kokusu da yok ki bunun?” Arkadaş bunu duyunca ruhunu teslim edecekti, “Hangi oda parfümü ne pıstlaması o var ya o Gucciii!” Neci neciiiiii? Bi koşu Google teyzeye baktım amanın bu fiyat ne, bu harbi Gucci, 750 lira küsüratı bile var. “Dur sakin, şaka yaptııım pıstlamadım sadece sordum” dedim ben can havliyle. Kız kalpten gidecekti, ben de fiyatı görünce kalpten gidecektim. “Ama o ne yaw, parfüm dediğinin kutusu biraz estetik olur, ev kirası kadar parası var. Bunu sen almadın di mi, ne olur almadım de” diye yalvarıyom arkadaşa, neyse bereket kendi almamış Alamanya’dan hediye gelmiş. İkna oldu pıstlamadığıma ama laf aramızda kazın ayağı öyle değil, getti gül gibi Gucci.

Benim bir “Allah elimden almasın” arkadaşım var, Handan. Kadınları güzelleştiren ne varsa dünya mutluluğuna katkı sağlar… Misyonu bu arkadaşın.
Handan her fırsatta her türlü soruna çözüm bulan bir kadın. Yumurta akını asla ziyan etmez, kaz ayağı için önemli... “Kaysıyı al zeytinyağında beklet bak bağırsakları çalıştırırsın” gibi her derde deva biri kendisi. Güzellik dedin mi Handan’ı tek geçerim arkadaş. Şöyle hafta sonu arkadaşlarla bi toplanalım dedik. Ben Handan’ın korkusundan etek giyindim, ama puanımı kırdı tabii “Makyaj yok, dip boyan gelmiş” deyip. Bir başka arkadaş kapıdan içeri girer girmez kendini izah etmeye başladı “Yaa valla bak kuaföre gidip bi yüzümü gözümü düzelttirecektim, ama sıra vardı annem de yalnızdı...” Sırf saçını boyamadığı için gelemeyen var mesela. Kapıdan giren herkes bildiğin “Örtmenim elektrik kesildi, örtmenim misafir geldi...” Hayatı güzelleştirmek yaşanır bir dünya olmasını sağlamak ne kadar elimizde bilmiyorum ama, biz kadınlar ucundan kıyısından zeytinyağıydı, yumurta akıydı, kayısıydı derken kendimiz için uğraşıyoruz yine de. Ha “Kozmetikle sorununu anlat?” deseler çok pahallı derim, yoksam başka da bi sorunum yok valla.