Kocaeli’den kadınlar: Siz anlatın bizim çilemizi okusun herkes
Kocaeli’de yaşayan kadınlarla salgının okullardaki son durumunu, temel tüketimden, faturalara yapılan zamları konuştuk.

“Önlemleri alın, okulları açık tutun, tüm sağlık ve hijyen koşullarını sağlayın” çağrılarımızın üzerinden aylar geçmesine rağmen gündemimizde hâlâ okullarda yaşanan belirsizlikten kaynaklı tedirginlikler ve salgının hızla yayıldığını görüyoruz. 6 Eylül öncesi yapmış olduğumuz tüm tedbir çağrıları ile veliler, öğrenciler kural ve yasaklara uysa da okul idarecileri ve yönetenler bu çağrılarımıza kulak tıkadılar.

Eğitimin 5’inci haftasında Kocaeli’nde 98 sınıf karantina altında yüzlerce öğrenci pozitif ve aileleriyle 14 günlük karantinada. Hastalığa yakalanan öğrencilerin çoğu aşısız olduğundan hastalık ağır seyrediyor. Hâlihazırda kesintiye uğramış eğitiminden de bu dönemde uzak kalması bu sorunu daha da derinleştiriyor.

Eğitimin, sağlığın, ekonominin tüm yükünü vatandaşa yıkan saray ve hükümet eşrafı ülke yaşanabilir bir durumdaymış gibi aklımızla oynamaya devam ediyor.

Yan yana geldiğimiz kadınlarla sohbetimizde salgının okullardaki son durumunu, temel tüketimden, faturalara yapılan zamları konuştuk.

‘OKULUN TAHSİLDARI GİBİ HİSSETTİRDİLER BANA’

Okulun açıldığı ilk hafta öğretmenimiz beni sınıf temsilcisi seçti diyerek anlatıyor Yelda. O günden beri okulun çalışanı gibi üzerime birçok iş bıraktılar. Temizlik giderleri, perdesi, sıra örtüleri, eskiyen dolapların yenilenmesi vb. bunların hepsi para ile olacak işler. Velinin okul içine girmesi yasak. Öğretmeni müdürü arayamıyor telefon numarası verilmiyor çünkü durum böyle olunca tüm velilerle ben görüşmek zorunda kalıyorum. Her sabah okul kapısında velileri bekliyorum para toplayabilmek için, hepimizin durumu belli sürekli “para” diye önlerine çıkmak utandırıyor beni de. Okul içinde durum çok kötü, tuvaletler pis yerler, paspas olmuyor kantin pahalı ve çok kalabalık, teneffüsler 10 dakika ve sınıf dışında çocuklar maskesiz dolaşıyor, bir nöbetçi öğretmenin hepsine yetişmesi mümkün değil. Okulumuzda pozitif öğrenciler varmış ama şu an karantinada sınıfımız yok. İdare bizi bilgilendirmiyor biz veliler kurduğumuz gruplardan haberleşiyoruz. Okulların açılması bizleri zorlasa da bizler bu zorluklara katlanıyoruz yeter ki çocuklarımız eğitimden uzak kalmasın.

‘BU ÜLKEDE ANNE OLUNCA İŞ KAPILARI YÜZÜMÜZE KAPANIYOR’

Tek maaş ile geçinmeye çalışan Ayla evlendiğinde çalıştığını çocuğuna hamile kalınca işten çıkartıldığını anlatıyor bize: “Çocuklar büyüdükçe masraflarımıza yetişemez oldu eşim. İki sene öncesine kadar eşimin ailesiyle aynı evde yaşıyorduk, çocuklar okula başlayınca iki çocuğa servis ücreti vermemek için okula yakın eve kiraya çıktık. Bize üç çocuk yapın diye akıl verenler üç kuruş zammı vermiyorlar. Sosyal devlet kağıt üzerinde bu ülkede. Sağlık, eğitim hepsi para ile oluyor bizden sürekli vergi alıyorlar bize hizmeti para ile geri satıyorlar. Çalışmak istiyorum üç çocuklu kadına iş yok, “Annesin, yerin evin” diyorlar bana iyi de bu çocukların karnı neyle doyacak üstü başı nasıl düzülecek diyen yok. Pandemide parti başkanları esnafı gezip dert dinliyor, “Oyunu bize ver derdine son verelim” diyorlar gülüyorum hepsine, çünkü yalan söylüyorlar. Eskinin içinden yeni çıkmaz diyorum ben de, yeni iple ördüğüm kazakla ipi söküp ördüğüm kazak bir olur mu?

Geçen dönem çocuklar çok geri kaldı derslerinden benim telefonumdan sıra ile derslere katıldılar bazen çakışıyordu ders saatleri. Okulların açılması iyi oldu hepimiz için ama çocuklar eve virüs getirecek karantina süresince eşimi işten çıkartırlar diye de çok tedirginim.”

Sohbetimiz devam ederken gözünü elişinden ayırmıyor Ayla. Her hafta iki hırka örüp internetten satışını yapıyor ve “Bizim işin emekliliği, tazminatı yok üreten ev kadını için sigorta ve emeklilik güvencesi istiyoruz” diyerek çok yerinde bir hak talebi ile sözünü noktalıyor.

‘ANNE OLMAK DEĞİL DE PARASIZ ANNE OLMAK ÇOK ZORMUŞ’
Hastaneden çıkıp yanımıza gelen Yasemin aylardır İstanbul-Kocaeli arası koşturuyor. Erken doğan bebeğinde oluşan sağlık problemlerine uzun süre teşhis konulamamış sonrasında bir operasyon geçirmiş bebeği. Şimdi İstanbul’da bir hastanenin yeni doğan yoğun bakımında tedavisi sürüyor. “Anne olmak değil de parasız anne olmak çok zormuş bu dünyada” diyerek boğazı düğümlenerek anlatıyor. “Ben çocuklarımı köfteciye götüremiyorum, devlet bana İBAN yollayıp para istiyor. Bize “Evde kalın” dediler iş yerimizi açamadık kredi çektik daha da borçlandık hangisini anlatayım bilmiyorum.”
Ağrı’dan 8 sene önce gelin olarak gelmiş Kocaeli’ye Yasemin. “8 senede 8 kere dışarı çıkamadım” diyor. Üç çocuğu olmuş peş peşe. Gülüyor “Eşim erkek evlat aradı senelerce bana danışan olmadı” diye. Bebeği hastanede olmasına rağmen kızlarını okutma derdinde Yasemin. “Hepsi benim canım hiçbirinden vazgeçmem, yeter ki okusun hepsi.” Gözleri doluyor, hele de kız çocukları okusun ki hayır demeyi öğrensinler kendi kararlarını versinler ezilmesinler ama ezmesinler de istiyor. Okulların açılması Yasemin için kurtarıcı gibi olmuş adeta, “Evde yetemiyorum hepsine, tahsilim olmadığı için bilemiyorum ki, öğretmenlerini dinleyip anlasın çocuklar diyorum. Eşim esnaf vakti yok, olsa da ilgilenmiyor zaten, biz kadınlar çile doldurmaya mı geldik bu dünyaya isyan edesim geliyor ama içime içime ağlıyorum hep. Sizin derneğinizi yeni tanıdım çok mutlu oldum. Siz anlatın, bizim çilemizi okusun herkes hep var olun bize destek olun.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Gebe ve emziren sağlık çalışanları dahi geçim için...

Doğum yapan kadın sağlık emekçilerinin 2 yıl nöbet tutmaması yasayla garanti altına alınmışken evini...

Tükenmişlik arttı, geçim zorlaştı

Binlerce tekstil işçisinin yaşadığı ama sendikalı işçi sayısının çok az olduğu Denizli’de kadın işçi...

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği: ‘Diyanet, yoksul...

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nden Yasemin Özdurmaz derneklerinin bulunduğu işçi mahallesinden so...