İhracat kenti Denizli’de 2020 yılında patronların kârı artarken kadın işçilerde ne huzur kaldı ne mutluluk. 8 Mart öncesi yan yana geldiğimiz kadın işçilerde pandemi döneminde kaygı, endişe, mutsuzluk, karamsarlık, kayıtsızlık duygularının öne çıktığı görülüyor. Kimi iş yerinde üretim artarken, kiminde iş yükü, ücretsiz izin dayatmasına maruz kalan işçiler evi geçindirmekte zorlandıklarını aktarıyor. Sadece bir işçi hariç görüştüğümüz işçiler, “Yaşanan sorunların sorumlusu kim?” sorusuna hükümet, işveren, sendikalar, muhalefet partileri ve işçiler seçenekleri arasından hükümeti seçiyor.
Denizli’de binlerce tekstil işçisi olmasına rağmen sendikalı iş yeri olmadığı için görüştüğümüz işçilerin sendika hakkında da pek bir fikri yok.
Görüştüğümüz kadınların tamamı pandemide kadına yönelik şiddetin arttığını aktarırken örnek vermelerini istediğimizde televizyonda daha çok kadına yönelik şiddet ve kadın cinayeti haberlerini gördüklerini aktarıyorlar.
‘GEÇİNEBİLMEK İÇİN KREDİ ÇEKMEK ZORUNDA KALDIM’
Kovid-19 salgını sürecinde zorunlu izne çıkarılan 49 yaşındaki tekstil işçisi kadın işyerinde üretimde artış olmadığını fakat işyerinin kârının arttığını anlatıyor. Pandemi öncesine göre en sık karşılaştığı sorunun ücretsiz izin olduğunu belirten kadın işçi bu süreçte geçinebilmek için kredi çekmek zorunda kalmış. Geçim derdinin strese soktuğunu belirterek çocuklarıyla tartışmalarının çoğaldığını, pandemi döneminde kaygı/endişe, mutsuzluk ve karamsarlık duygularını daha yoğun yaşadığını aktarıyor. Sendikalı olmakla sendikasız çalışmak arasında fark göremediğini, sendikanın ne olduğunu da bilmediğini belirten işçi öte yandan işyerinde bir hak eylemi olsa katılmakta tereddüt etmeyeceğini söylüyor.
İŞTEN ATILMA KORKUSU AĞIR BASIYOR
Denizli’nin en büyük entegre tekstil fabrikalarının birinde çalışan 38 yaşındaki kadın işçi ise pandemide vakaların artmasıyla yeni işçi alımının yaz aylarında arttığını, ancak son günlerde alınan işçilerin istifaya zorlandığını ya da mobbinge maruz kaldığını aktarıyor. Konfeksiyon ve terbiyede (boyahane) işçilerin istifaya zorlandığını ifade ederken dokumaya işçi alımlarının sürdüğünü söylüyor. Dokuma işletmelerinde işçinin sorumlu olduğu makine sayısı değişmediğinden iş yükünde bir değişim olmadığını fakat konfeksiyon ve terbiyede esnek çalışmaya geçildiğini de sözlerine ekleyen işçi, sürekli fazla mesaiye kalmasının istendiğini fakat kendisinin bunu reddettiğini aktarıyor. Kovid-19 salgını öncesi ile kıyaslandığında işyerinde çalışırken baskı, izlenme-denetlenme ve izne gönderme uygulamalarının arttığına dikkat çekerken, salgın boyunca en yoğun yaşadığı duygular arasında öne çıkan üç duyguyu; kaygı/endişe, gerginlik/sinirlilik ve mutsuzluk şeklinde sıralıyor. Pandemi öncesine göre kendisini kesinlikle daha yorgun ve tükenmiş hisseden işçi fabrikada bir hak eylemi olması durumunda katılmayacağını, çünkü işten çıkarılma korkusunun ağır bastığını ifade ediyor.
‘SENDİKALI YERLER KURALLARA DAHA UYGUN HAREKET EDER’
İşyerinde üretimin arttığını belirten iki kız annesi, 44 yaşındaki tekstil işçisi de online eğitimle birlikte internet paketinin yetmediğini, sürekli paket yenilediğini ve evde bir bilgisayar olmasından dolayı bir tane daha aldıklarını anlatıyor. Salgın döneminde en yoğun yaşadığı duygunun kayıtsızlık olduğunu ifade eden işçi sendikalı olmakla olmamak arasında “elbette fark olacağının” altını çizerek “Sendikalı yerler kurallara daha uygun hareket eder” diyor. “Haksızlığa gelemem” diyen işçi işyerinde bir hak eylemi olması durumunda kesinlikle katılacağını söylüyor.
26 yaşındaki tekstil işçisi de pandemi döneminde bir önceki yıla göre geçinmekte kesinlikle daha çok zorlandıklarını, bu süreçte annesinin tekstil atölyelerinin evlere parça başı gönderdiği işleri yaptığını anlatıyor.
ÜCRETSİZ İZİNDEN ETKİLENENLERİN BAŞINDA TURİZM EMEKÇİLERİ GELİYOR
Turizm sektörünün durması ile zor günler geçiren 31 yaşındaki sözleşmeli turizm işçisi günlük 39 lira ile geçinmenin imkansız olduğunu belirterek bu süreçte geçinebilmek için hasta, yaşlı ve çocuk bakımı gibi ek işler yaptığını aktarıyor. Ücretsiz izin sorununun en yoğun yaşandığı sektörlerin başında turizm sektörünün geldiğini, sendikalı olunsa bu gibi sorunların daha kolay çözülebileceğini sözlerine ekleyerek işyerinde bir hak eylemi olsa kesinlikle katılacağını ifade ediyor. Pandemi ve ücretsiz izin kıskacında eşinden ayrılan ve çocuğuna yalnız bakmak zorunda kalan kadın işçi uzaktan eğitiminde ek maliyet getirmesinden şikayetçi. Günlük 39 lira ile geçinmeye çalışırken çocuğuna derslere katılabilmesi için telefon almış ve internet giderleri de artmış. Yaz aylarında turizm sektörü biraz hızlanınca ücretsiz izindeyken günübirlik işe çağırıldığını anlatıyor; “Çalışmamıza rağmen paramızı alamadık. Sendikalı olsaydık ücretsiz izne bu kadar kolay gönderilmezdik” diyor.
‘YOKMUŞUZ GİBİ DAVRANIYORLAR’
Görüştüğümüz bir kargo işçisi ise online satışın hız kazandığı pandemide iş yükü ve yoğunluğunun arttığını söylüyor. 26 yaşındaki kargo işçisi, “Stres arttı, bunu ister istemez eve yansıttım. Dolayısıyla aile ilişkilerim de bundan olumsuz etkilendi, gerginlik arttı” diyerek içinde bulunduğu zorluğu anlatıyor. Çocuğuna anne babasının baktığını belirten kadın işçi pandemi döneminde öncesine göre kendisini daha yorgun ve tükenmiş hissettiğini belirtti. Yaşananlardan hükümeti sorumlu tutan kargo işçisi “İşyerinde bir hak eylemi olsa kesin katılırım. Çünkü yokmuşuz gibi davranıyorlar” diyor.
Görsel: Olha Komich-icons8
İlgili haberler
Pandemide kadın asistan hekim olmak
Pandemide en zor koşullarda çalışan kadın asistan hekimlerin 8 Mart talepleri: Branş seçiminde ve ça...
Bir bakım merkezi çalışanının pandemi notları: 126...
Eğer bugün örgütlenmez ve bu koşullara hep birlikte ses çıkarmazsak bizi gelecekte çok daha ağır ve...
Bizi ayakta tutan: Dayanışma, paylaşım ve mücadele
İşçi ve emekçi mahallerinde asgari ücretle geçinen ailelerin en önemli dayanağı zor günlerini birlik...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.