![](/storage/images/R2pbOx6MfKIrUUpv0ytLc5CILBOwarpE8JiJkOiJ.png)
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği, Babil Kültür Merkezinde yıllık raporunun sonuçlarını tartışmak için akademisyen, gazeteci, aydın ve avukatlarla buluştu. Buluşma dernek yönetiminden İlknur Haylaz’ın rapor sunumu ile başladı. Haylaz, 2024 yılında Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine yapılan 5 bin 643 başvurunun yoksullukla şiddetin nasıl iç içe geçtiğini net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade etti. Yoksulluk yardımı talebiyle gelen başvurular çoğunluğu oluştursa da Haylaz, ekonomik yardım talebi ile derneğe gelen kadınların güven duydukça yaşamlarındaki şiddeti de paylaştıklarını belirtti. Her geçen yıl başvuruların arttığına dikkat çeken Haylaz, şiddet başvurularında yüzde 55.9 arttığını söyledi. Raporda yer alan çözüm önerilerini sıraladı.
Raporun tamamını okumak için TIKLAYIN
Dernek Başkanı Adile Doğan, kadına yönelik şiddetin her geçen gün daha da arttığına dikkat çekti. 2025’in ilk ayında 55 genç yaşlardaki kadının uğradığı şiddete, aldığı tehditlere karşı destek ve boşanma talepleri ile başvurduğunu duyurdu. Derneklerinin bulunduğu bölgenin sanayi havzasında olduğuna dikkat çeken Doğan, geçtiğimiz yıl gerçekleşen kadın işçilerin bulunduğu işçi direnişlerinden de bahsetti, önümüzdeki yılın kadın işçilerin örgütlenmesi önündeki engellerin kaldırılması için de bir mücadele yılı olacağını söyledi. Dernek olarak akademisyen, avukat, psikolog, uzman, gazetecilerin daha çok dayanışmasına ihtiyaç duyduklarını belirtti. Doğan, derneğin kadınlar için bir güven oluşturduğunu, kadınların mücadelesinin mahallelerinde şiddete karşı caydırıcı bir etkisi olduğunu vurguladı.
Küçükçekmece’deki, Maltepe Gülsuyu’ndaki kadın derneklerinden kadınlar 11 yıllık dernek birikiminin başkaca emekçi semtlere nasıl yayılabileceğine, nasıl yan yana geldiklerine dair örneklere de yer verdiler.
Pek çok kadın derneği ile birlikte çalışmalar yürüttüğünü belirten Sosyolog Birgül Avdan, okullarda cinsellik ve iletişim eğitimleri verilmediğini, evlilik içinde pek çok kadının tecavüze uğradığını bilmediğine, bu eğitimlerin yaygınlaştırılması, güvenli kentler aydınlık sokaklar için mücadele edilmesi gerektiğini belirtti.
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Yelda Koçak, kadınların adalete erişiminin kolaylaştırılmasında adli yardımların önemli bir yerde durduğuna dikkat çekti, adli yardıma ayrılan bütçelerin kısıtlılığının baroları zorladığını belirtti. Asgari ücret alan kadınların da yoksulluk içerisinde olduğunu İstanbul Barosu olarak asgari ücret alan kadınların da adli yardım taleplerini kabul ettiklerini dile getiren Koçak, AYM’nin “asgari ücret yoksulluğu ortadan kaldırmaz” kararını hatırlattı. Kadınların üzerine ev ya da arsa olmasının adalete erişebildiği anlamına gelmediğini belirtti. İstanbul Barosu olarak belediyeler ile imzaladıkları protokollerle kadınların daha çok erişebileceği adli yardım kapsamında avukat görevlendirmeleri yaptıklarını söyledi. Beyoğlu Belediyesi ile yaptıkları protokol sonucu bir gün adli yardım kapsamında görevlendirilen bir avukatın başvuruları aldığı ve gelen soruları yanıtladığını duyurdu, bunun belediyelere yayılmasının kadınların adalete erişimini kolaylaştıracağını ifade etti.
Pendik’te CHP Belediye Meclis Üyesi Nilüfer Gökçe, kadınların ihtiyaçları doğrultusunda sığınmaevi açılması, okullarda çocuklara bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek verilmesi için verdikleri önergelerin reddedildiğinden bahsetti.
İŞÇİ KADINLAR ÇALIŞMA KOŞULLARINI ANLATTI
Toplantıya derneğin bir parçası olan işçi kadınlar da katıldı. 106 gündür sendikalaşma hakları için mücadele eden TKIS işçilerinden Nazar, kadın işçilerin çalışma koşullarından bahsetti: “Çalışanların %80’inin kadın olduğu iş yerimizde, geçen sene temmuz ayında zam beklerken bize mobbing yaptılar. Patron, kadın işçileri küçümseyerek "Ben belediye değilim ki zam yapayım!" dedi. Bunun üzerine dilekçe topladık. Ardından baskılar arttı; tuvalete gittiğimiz dakikalar bile sayılmaya başladı. İşçiler hasta olmasına rağmen, 2.500 liralık prim için makine başında çalışmaya devam ediyordu. Kimisi regl sancısıyla, kimisi bel fıtığıyla acı çekiyordu ama işimizi seviyorduk, çünkü birbirimize alışmıştık. Ancak artık "Ne yapmalıyız?" sorusu gündeme geldi. Örgütlenmeye karar verdik. Yetki alır almaz patron, beni ve bir arkadaşımı işten çıkardı. O gece 105 kişiyle yetkimizi aldık, ama kısa süre içinde 8 kişi daha işten atıldı. Talebimiz sadece insanca yaşamak ve insanca bir ücret almak. Çadırımızın önüne gelip bize karşı slogan atıyorlar. Serbest bölgede direnişimiz boyunca polis ve devlet baskısıyla sürekli karşı karşıya kaldık. Ama biz mücadeleye devam ediyoruz.”
Metal işçisi genç bir kadın, kadın patronları olmasına rağmen kadın işçilerin “eve ek gelir” gibi göründükleri için daha düşük maaş aldıklarını söyledi: “Patronumuz bir kadın ama kadın işçilere düşük ücret veriyor. Kadınların aldığı maaş, ‘yan gelir’ olarak görülüyor. Fabrikalarda sömürülüyoruz, sokakta eziliyoruz, her gün bir kadın öldürülüyor. Öldürülen kadınların katilleri serbest bırakılıyor. Kendi fabrikamızdan da bir örnek görüyorum: Boşanmak için üç yıl çalıştı, avukat verilmedi, ailesi destek olmadı, karakol destek olmadı. Kadınlar tek başına mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Patronlara ve amirlere karşı büyük zorluk çekiyoruz. Regl dönemlerinde prim kesilmemesi için çalışmaya devam etmek zorunda kalıyoruz. Önceden iki gün devamsızlıkta prim kesiliyordu, şimdi bir güne düşürüldü. Kadın işçiler çocuklarını ancak bir gün görebiliyor. Hatta ayda sadece bir kez çocuğunu görebilen işçiler var. Çoğumuz mesaiye kalıyor, ek iş yapıyoruz. Sadece iki saat uyuyup tekrar işe geliyoruz. Aldığımız asgari ücretle bir yıl boyunca hayatta kalmaya çalışıyoruz.”
Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barabaros, “Verilerin iktidar tarafından bu kadar çarpıtıldığı bir dönemde, hem ekonomik hem de şiddet açısından gerçeği mahalle derneklerinin verileri gerçekliği yüzümüze çarpıyor. Bu raporda anlatılan her hikâye, TÜİK’in açıkladığı enflasyon ve şiddet rakamlarının ne kadar gerçek dışı olduğunu gözler önüne seriyor. Bugüne kadar bu kadın derneğinin yürüttüğü çalışmalar, pek çok kadına dayanışmanın ve birlikteliğin gücünü gösterdi. Zorlu bir sürece giriyoruz. Baskının artacağı, ekonomik koşulların daha da ağırlaşacağı, şiddetin tırmanacağı bir dönem bizi bekliyor. Bu durum sadece kadınları değil, aileleri, evleri, sokakları da etkileyecek. Baskı altında en çok kadınlar ve çocuklar zarar görecek. Ancak kadınların bulunduğu direniş alanlarının çok daha güçlü olduğunu gördük. Esenyalı örneğinde görüyoruz ki kadınları şiddete karşı koruyan en güçlü şey, kadınların yan yana gelmesi ve birlikte mücadele etmesi. Esenyalı ve benzeri kadın dayanışma ağları, tam da bunun mümkün olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
Söz alan Şöhret Baltaş da kadın örgütlerinin, dayanışma ağlarının birbirlerinden haberdar olmalarının önemine dikkat çekti, kadınların ne kadar zor koşullarda olursa olsun mücadele güçlerini ve azimlerini hiç yitirmediklerini belirtti.
Akademisyen Ceren Sözeri, birbirimizden haberdar olmanın en önemli araçlarından birinin medya olduğunu vurgulayarak, kadın haklarına yönelik saldırıların sonuçlarının ve dernek raporları gibi çalışmaların, medya ve kadın gazeteciler aracılığıyla daha geniş kitlelere ulaştırılabileceğine dikkat çekti.
Akademisyen Avukat Barış Işık, Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin raporunun öğrencileriyle paylaşılmasının da, ceza hukuku alanındaki tartışmaları akademide de zenginleştireceğini ifade etti.
Ekmek ve Gül Editörü Elif Turgut, “Raporda dikkatimizi çeken en önemli noktalardan biri, şiddete uğradığı için boşanma talebiyle başvuran kadınların sayısındaki artış, ve dayanışmanın bir parçası hâline gelmeleriydi. Bu yıl, aile arabuluculuğunun daha yüksek sesle gündeme getirildiği bir dönemdeyiz ve bu durum kritik bir önem taşıyor. Nafaka hakkının gaspı, İstanbul Sözleşmesi’ne saldırılar gibi süreçlerde, Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nden kadınlar, bu yasal değişikliklerin dile getirilmesinin bile sonuçlarını görünür kıldı. Bu veriler, aile arabuluculuğu tartışmalarında kadınların mücadelenin bir parçası olması gerektiğini gösteriyor” diye konuştu.
Toplantı moderasyonunu yapan Ekmek ve Gül Yazı İşleri Üyesi Elif Ergin, kapanış konuşmasında tüm tartışmaların kadınların tek güvencesinin mücadelede olduğunu gösterdiğini belirtti.
Fotoğraflar: Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.