Telefonumuz çalıyor... Mahallemizde sokak ortasında yalın ayak, eli yüzü kan içerisinde bir kadının, peşine düşen kocasından canını kurtarmak için kaçtığı haberini alıyoruz. Kadın kaçarken esnafa sığınıyor ama peşindeki erkek onca kalabalığın içinden bir kez daha yakalıyor onu. Sonrası hastane, karakol...
Daha bu olayı atlatamadan yine Pendik’te bir kadının eşinin arabasının arkasına bağlanarak metrelerce sürüklendiğini duyuyoruz. Bunu konuşurken, yazarken bile tüylerimiz diken diken oluyor. Kadına işkencenin dik alasını yaşıyoruz.
O ara 10 aylık bebeği olan Fatma bize ulaşıyor, “Bebeğim aç” diyor. Kocasının iş kazasında yaralandığını, bu yüzden uzun süredir çalışamadığını anlatıyor; “Ev kira, borç gırtlakta... İşyeri iş kazası geçiren eşime sahip çıkmadı. Böyle giderse çocuğu yuvaya vereceğim” diye yardım istiyor.
Bunlar, yerel seçimin hemen ardından yaşanan birkaç örnek sadece. Daha bilemediğimiz, duyamadığımız, göremediğimiz neler yaşanıyor kim bilir! İktidar koltuk sevdasıyla, rant hesaplarıyla, ayak oyunlarıyla kaybettiği seçimi geri almaya çalışırken, kadınlar can derdinde, çocuğunun karnını doyurma derdinde, alınterinin karşılığını alabilme peşinde... Pendik’te iktidarın belediye başkanları mazbata değişimi yaparken, 17 yıldır çözmeye yanaşmadıkları sorunlar daha da büyümüş olarak hayatımızın orta yerine oturuyor.
ŞİDDET, İŞSİZLİK BİR DE ÜSTÜNE HAK GASPLARI
Bir yandan her türüyle şiddet, üzerimize daha fazla çökerken, bir yandan işsizlik ve yoksulluk daha da derinleşiyor. İş bulabilmek de zor, bulduğun işte uzun süre çalışabilmek de, çalıştığının karşılığını alabilmek de... Üstüne bir de iktidarın ‘reform’ adı altında gündeme getirdiği yeni hak gaspları var.Dernekte yaptığımız bir sohbette bir kadın işçi şöyle diyor. “Ben biliyordum bunlar kıdem tazminatına dokunacaklar, bunu bilerek sandığa gitmedim, tepkimi böyle ortaya koydum. Tek güvencem kıdem tazminatım” diyor. Eşi de kendi gibi işçi olan Fatoş “Bir şeyler yapalım” diye feryat ediyor. 8 aydır işsiz olan Gülenay “Bunalımdayım” diyor. “Ben çocuklarıma meyveyi taneyle alıyorum. Elmanın tadını unuttum, tek derdim çocuklar. Kriz bahane ediliyor yeniden iş bulamıyorum. İş bulduğum yerlerde krizi fırsata çeviriyorlar. ‘Günde 12 saat çalış ama mesai parası yok’ diyorlar. Hadi bunu da kabul edeyim ama ben çocukları 12 saat nereye bırakayım” diye ekliyor. Bunlar biz kadınların günlük çözüm aradığı büyük dertler. Binlercemiz, milyonlarcamız bunları ve benzer sorunları yaşıyor. Yoksulluğa, işsizliğe ve şiddete karşı direnmeye çalışıyor.
TALEPLERİMİZİ 1 MAYIS’TA HAYKIRALIM
Kadın işçiler olarak taleplerimizi 8 Mart’tan 1 Mayıs’a taşıyalım. Kadına yönelik şiddeti önleyici yasaların uygulanması, her mahalleye ve işyerine nitelikli ücretsiz kreşler açılması, güvenceli çalışma ve eşitlik talebiyle her yeri 1 Mayıs alanına çevirelim. Çünkü işçi ve emekçiler olarak, ancak ortak bir akılla ve örgütlü mücadele ederek sorunlarımıza çözüm bulabiliriz.İlgili haberler
Esenyalı’da kadınlar AKP’den neden kopuyor?
Esenyalı’da faaliyet yürüten Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Yöneticisi Adile Doğan, seçimlere iliş...
ESENYALI’DAN YOKSULLUK MANZARASI: Veliler okul iht...
Efe, ‘Altı sürekli dikilen yırtık çantayla okula gitmem’ diyormuş. ‘Kim istemez çocuğu okula başlark...
Sandığı aşan taleplerimizle 1 Mayıs’a
Herkesin çözüm için ayrı ayrı fikri var, ancak talepler etrafında birlik olma fikri zayıf. Ama yan y...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.