
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Dünya Aile Günü dolayısıyla birçok kentte yürüyüşler düzenledi. Bu kentlerden biri de yoksul emekçi kadınların hem evde hem işte ağır yükler taşıdığı Antep oldu.
Kentteki tekstil işletmelerinden biri olan Polat Tekstil’de çalışan ve iş yerinde maruz kaldığı baskı ile mobbing nedeniyle kimliğini gizlemek isteyen bir kadınla tanıştık. Güvenliği nedeniyle haberde ona “Aysun” adını vereceğiz.
Aysun’un hikayesi, Antep’te geçim mücadelesi veren binlerce kadının yaşadığı zorlukların bir özeti niteliğinde. İş yerinde karşılaştığı baskı, evde taşıdığı sorumluluklar ve geleceğe dair duyduğu kaygılar, yürüyüşlerin ardında sessiz kalan ama bir o kadar da güçlü bir çığlık olarak yükseliyor.
Aysun yıllar önce eşini kaybetmiş, ardından bütün evin ve iki çocuğun sorumluluğunu alarak fabrikalarda çalışmaya başlamış. Bazen ailesinin desteğiyle ama çoğu zaman kendi çabasıyla çocuklarını okutabilmek için canını dişine takmış. Polat Tekstil’de günde 12 saat ve haftanın 6 günü çalışan Aysun yaklaşık 4 yıldır burada çalışıyor. Bütün gün çalışmaktan çocuklarına dahi vakit ayıramadığını belirten Aysun “Ne gecem kaldı ne gündüzüm. Kaçta çıkarsam çıkayım durakta inmek, gecenin bir vakti de çıksam evime bir süre yürümek zorunda kalıyorum.12 saat çalışmak istemediğimizi söylediğimizde ‘Beğenen çalışır, beğenmeyen çekip gider’ diyorlar. Yaptığımız üretimin üstüne çıkarak daha fazla sayı çıkarmamızı istiyorlar. Mesaiye kaldığımızda hesaplanan ücret de elden veriliyor” diyor.
İŞ YERİNDE YAŞADIĞI SORUNLAR SAYMAKLA BİTMEZ
Fabrikanın sorunları bunlarla bitmiyor. Doğru dürüst yemek yiyemediklerini aktaran Aysun ramazan boyunca kahvaltılık verdiklerini dile getiriyor. Yoğun iş temposu, sürekli ağırlık taşımak zorunda olması, aşırı toz ve yeterli olmayan havalandırmalar, resmi tatillerde çalıştırılıp başka günlerde verilen izinler ve daha nice sorunlar.
Yaklaşık bir ay önce muhasebecinin evrak eksik diyerek işe giriş evraklarını yeniden getirmelerini istediğini söyleyen Aysun bunu kabul etmediği için fabrikada baskıya uğradığını anlatıyor: “Başka bir arkadaşın evrakı getirmediği için çıkışını verdiler. Benzer şeyi deprem zamanı da yaşamıştım. Depremden iki gün sonra işe çağırdıklarında çocuklarımı bırakıp gidemeyeceğimi söyledim onlar da ‘Gel istifanı ver’ dedi. İstifamı verdikten on gün sonra yeniden işe çağırdılar. Bu şekilde iki yıllık tazminatım da yandı. Şimdi yine aynı şeyi yapacaklar. Giriş çıkış yaparak tazminat hakkımızı yakmak istiyorlar.”
KADIN ADI SADECE ‘AİLE’ İÇİNDE
Aysun Antep’te bu koşullar altında çalışan ve bunlara artık dayanamayıp, bu sorunları dile getiren kadınlardan biri. Aysun gibi daha pek çok kadın bu kentte fabrikadaki ağır koşullardan hastalanıyor, evine ekmek götürmeye çalışıyor, aynı zamanda bir de evin yükünü sırtlanıyor, eşinden şiddet görüyor hatta katlediliyor... Aysun bunu dile getirmeye cesaret ettiği sırada ise Antep’te “aile yılı” kapsamında yürüyüşler düzenleniyor ve en önde de Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin yürüyor. Bu kentteki kadınların sorunlarına kulak tıkayan, deyim yerindeyse onları görmezden gelen bir Belediye Başkanı!
Aysun’un hikayesinden de gördüğümüz üzere bu kentte kadınlar göstermelik yürüyüşler değil insanca çalışma ve yaşam koşulları istiyor. “Aile yılı” ile başlayıp anneliğin kutsallığına evrilen söylemler değil güvenli sokaklarda, katledilmeden yürüyebilmek istiyor. Kadınlar üzerinden yürütülen gerici politikalar değil yasalar ile güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerini istiyor.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.