1 Mayıs gibi taleplerimizi haykırdığımız, bu sömürü düzenine isyan ettiğimiz, meydanlara-alanlara indiğimiz tüm mücadele ve direniş günlerinin tarihçesi muhakkak kanlıdır. Kaldı ki Türkiye tarihinde de “kanlı 1 Mayıs” gerçeği en can acıtan yerimiz.
1 Mayıs 1886’da işçi ayaklanmalarının merkezi olan Chicago’da işçiler günde on iki saat ve haftada altı gün çok düşük ücretler ile çalışmaya isyan etmek, koşulların-ücretlerin iyileştirilmesi talepleriyle ayaklandılar. O günkü direniş işçilere müthiş bir özgüven, patronlara ise korku vermişti. O gün ve sonrasında yapılan tüm yürüyüş, ayaklanma ve direnişlerde talepler hep aynı idi.
Şimdi aradan bunca zaman geçmişken özel sektörde çalışan bir öğretmen olarak güvencesizliğe, uzun çalışma saatlerine karşı geçinebileceğim, insanca bir ücret için elbette 1 Mayıs’ta alanlarda olacağım. Daha evvel grev ve sendika deneyimimizi aktarmıştım.
Özel okul, kurs, dershane ve rehabilitasyon merkezlerinde denetimden yoksun, güvencesiz, kısa süreli çalışma sözleşmeleri ile, uzun saatler ve zor koşullarda kölece çalıştırılıyoruz. Bir avuç zengin ve sermayedarın hegemonyası altında fabrika işletir gibi işletiliyor okullar. Fahiş kayıt ücretlerinden, alınan teşviklerden, yapılan kârdan öğretmene düşen ise açlık sınırının dâhi altında kalan komik bir maaş.
Taban maaş uygulaması olmadığı için ve işsiz kalma korkusu ile imzaladığımız sözleşmelerde yok yok. Öğretmen olarak, millet olarak nerdeyse tüm hayatımızı, haklarımızı kayıtsız şartsız bu egemenlere veriyoruz. Kadın ve erkek öğretmen maaşları arasındaki farkın açıklaması ise onların ev baktıkları, sorumluluklarının fazla olduğu. Öyle ya kadınların bu hayatta hiçbir sorumluluğu, derdi tasası yok, evde sıkıldığımız için hobi olsun diye çalışıyoruz (!) Hatta evli ve bekâr maaşı bile aynı değil ve bunu sorguladığımızda yöneticiler tarafından “tehlikeli, sıkıntılı” diye yaftalanıp mobbing görüyor ve istifaya zorlanıyoruz. İşte tam da bu yüzden eşit işe eşit ücret için en temel taleplerimizden biri de taban maaş uygulamasıdır.
ÖRGÜTLÜ MÜCADELE İLE KAZANIYOR UMUT VE DİRENÇ DOLUYORUZ
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası ile elde ettiğimiz kazanımlar bizlere umut ve direnç veriyor. Örgütlü mücadelenin ehemmiyetini bir kez daha hatta çoğu zaman tecrübe ediyoruz. Tüm sermayedarlar birlik içinde, hepsi birbirinin çıkarını kolluyor, onların da hepsi tek yumruk ama biz daha güçlüyüz çünkü sendika altında birbirimizin çıkarını değil, haklarını kolluyoruz ve esas kardeşlik, esas dayanışma, esas mücadele ağı bizde kurulu.
Geçmişi 1800’lü yıllara uzanan 1 Mayıs bayram olsun, isyan olsun, dayanışma ve mücadele günü olsun. Alanlar, meydanlar bizimle dolup taşsın. Sloganlarımızla, haykırdığımız taleplerimizle inlesin her yer. Mücadele kazanacak, direnen kazanacak. Özel sektörde çalışan bir öğretmen olarak sendikam ile taleplerimi haykıracağım ve asla pes etmeyeceğim. Okullar sizin, mücadele-direniş bizim!
İlgili haberler
Eğitimciyi köle zanneden patrona karşı işte böyle...
Özel eğitim kurumlarında çalışan genç bir eğitim emekçisi, okulun ek zam vermek yerine öğretmenleri...
1 MAYIS SENİN GÜNÜN: Boynundan esaret bağını parça...
1 Mayıs’ı 1 Mayıs yapan tarihi ve bu tarihteki kadın örgütçülerin yaşamlarını hatırlayalım… Çünkü iş...
8 Mart’tan 1 Mayıs’a Mücadelemizde Bahar Temizliği
Mücadele sadece patronlara karşı değil, kapitalist sınıfın bir uzantısı haline gelen sendikal bürokr...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.