Aşıda hızlandık, rekorlar kırıyoruz. Evet en azından şimdilik. Ama nasıl? Kim bu soluk almadan aşıları yapanlar, rekorlar kırılmasını sağlayanlar?
Sabahat İnce… Onlardan biri. 21 yıllık hemşire
Sabahat İnce, Diyarbakırlı. 13 yıl Diyarbakır’da çalıştıktan sonra 2012’de İstanbul’a Haseki Eğitim Araştırma Hastanesine gelmiş. 2013’ten beri de Eyüp Devlet Hastanesinde çalışıyor. Deneyimli hemşire meslek hayatını pandemi öncesi ve sonrası olarak ayırıyor. Meslek hayatı boyunca hastanenin en zor servislerinde de çalışan İnce, pandemi başladığından beri 20 yıllık çalışma hayatında belki de en zor zamanları yaşadığını anlatıyor.
16 saatlik yoğun iş mesaisinin ardından öğle saatlerinde ancak konuşabiliyoruz Sabahat Hemşire’yle. Telefonu soluk soluğa açıyor, “Tam zamanında aradınız” diyor,” “Şimdi geldim marketten…”
Sabah 08.00’de iş başı yapıyor. Hastaneye saatlice yetişmesi için sabahın erken saatlerinde yola düşmesi gerekiyor. Yolda bir aksilik olsa ya da otobüs biraz geç kalsa telefonu 08.00’i gösterir göstermez çalmaya başlıyor. Arayan hastane. “Neredesin”, “Geç kaldın”, “Haydi”… E daha varacak, mümkünse iki lokma bir şeyler atacak ağzına… “Bence bu mobbing” diyor Sebahat İnce.
KOVİDDEN O DA KAÇAMAMIŞ
Pek çok sağlıkçı gibi o da koronavirüsten kaçamıyor. “Ekim ayında kovid pozitif oldum. Yoğun bakımın eşiğinden döndüm” diyor ve ekliyor “Ağır geçti hastalık. Bu süreçte ciddi travmalar yaşadım. Özellikle kovid geçirdikten sonra kaygı bozukluklarım başladı. Yeniden hastalanma korkusu yaşıyorum. Gözümüzün önünde sürekli insanlar öldü. Hastalandım, iyileştim sonra yeniden aynı serviste çalışmaya başladım. Özel hayatıma kadar yansımaya başladı travmalarım. Psikolojik destek almaya başladım.” Koronavirüs Türkiye’ye adım attı atalı -ki yaklaşık 1.5 sene oluyor- önce kovid servisinde çalışmış. Anlattığına göre kovid servisinde çalışmak bedenden çok, psikolojiyi yoruyor.
NEFES ALMADAN ÇALIŞMAK
Son haftalarda ise aşı biriminde çalışıyor: “Mesleki anlamda da bir tanımımız yok şu süreçte. Nerede görevlendiriliyorsak orada çalışmak zorundayız. 1-1.5 aydır aşı birimindeyim. Aşı birimi gerçekten yoğun.” Çalışma temposunu, “Adeta nefes almadan çalışmak” olarak niteleyerek “Dinlenme sürelerimiz çok az. 16 saat çalışıp ertesi gün yine işe çağrılma ihtimalin var. Çünkü hastanede olması gerekenden az sağlıkçı çalışıyor” diyor. Günlük yoğun temponun arasında soluk almak yok denecek kadar az: “Hızlı ve pratik olmamız gerekiyor. 5-10 dakika oturup bir çay içimlik vaktimiz olmuyor. Gün içinde toplam 1saat molamız oluyor. Tüm ihtiyaçlar bu 1 saat içinde karşılanıyor.”
İki farklı sayı veriyor: 16 saatte 678 aşı! Fabrikada üretim bandı işçinin önünden nasıl geçiyor, o işçi o vidaları nasıl sıkıyorsa o da karşısına geçen insanları o hızda aşılıyor. Aralıksız aşı vurduğunu varsayarsak neredeyse dakikada 1aşı…. Bu yüzden, “Sanırım Türkiye rekoru bende” diyor, şakayla karışık. Rekor onun mu bilemiyoruz, ancak onun gibi binlerce hemşire olduğu bir gerçek. Bu yüzden, bu süreçte özellikle hemşirelerin büyük bir mücadelesi ve emeği olduğunu anlatıyor. Ama ekliyor: “Maalesef bu görünmez kılınıyor. Aşı başladığından beri hemşirelerle beraber veri girişi yapan arkadaşların iş yükü arttı. Üstelik veri giriş elemanları ne yazık ki öfkeli ve anlayışsız vatandaşlara da maruz kalıyor.”
AZ KİŞİYLE ÇOK İŞ
Fabrikada kayan bandın başındaki işçiye benzetiyorum. İnce ise herkesin kendisini olumsuz anlam atfettiği ‘robota’ benzettiğini söylüyor: “Personel eksikliği ve iş yükünün artmış olması her anlamda bizi zorluyor. Bizim hastanemizin kapasitesi yaklaşık 2 bin kişilik. Ama yönetim 4 bin bazen 5 bin randevu açıyor. Bu durumda bir yığılma oluyor. Yığılma olunca da gerginlikler yaşanıyor.”
‘SORUNLAR CİDDİ, BİR ARAYA GELMELİ’
Ses çıkarmıyorlar mı, isyan etmiyorlar mı? “Emeğimizin karşılığını almak için mücadele ediyoruz” diyor İnce, “Ortalama 6 ay oldu aşı birimleri açılalı. Birkaç gün önce bakanlık açıklama yaptı, ‘Kovid için ayrılan pandemi ek ödemesinden aşı birimleri de yararlanacak’ diye. Yoğun baskıdan kaynaklı alınan bir karar bu. Yoksa ek ödenek gibi bir kaygıları yok. Bize iki gaz vererek alanda tutmaya çalışıyorlar.” Sabahat İnce, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Üyesi. Sorunları ve talepleri sık sık dile getirmeye çalıştıklarını söylüyor. Ona göre ciddi sorunlar varsa, bir araya gelmekten başka çare de yok.
SÖYLENTİLER BİLE KAYGI YARATIYOR
İnce, sağlıkçılar arasında yayılan bir ‘söylentinin’ dahi kendilerinde kaygı yarattığını söylüyor: “Henüz net olmamakla birlikte, yıllık izinlerimizi kısıtlı kullanacağımız yönünde de duyumlar var. 1 yılı geçti ailemi göremiyorum. Yıllık izin de kısaltılırsa bu iyi olmaz.”
‘EŞİM ‘NE OLUR SOHBET EDELİM’ DİYOR
“Akşam eve gelince sadece koltuğa oturduğumu hatırlıyorum gerisini hatırlamıyorum. En son geçen gün eşim bile ‘Ne olur sohbet edelim’ dedi. Film izlemek, kitap okumak ne mümkün…” İzin günü temizlik, alışveriş ve yaptığımız bu görüşmeyle geçiyor.
SAĞLIK İÇİN BÜYÜK RİSK
Yorgunluk riski artırıyor. İnce, “Aşı biriminde hastalık kapma riski artıyor” diyor, “Aşıya her türlü insan geliyor ve herhangi bir bulaşıcı hastalığı var mı bilmiyoruz. Kullanılan enjektör hemşirenin eline de batabilir. Her türlü risk altındayız. Geçen gün bir hemşirenin parmağına kullanılmış enjektör battı. Hastayı bir saate yakın beklettik. Tüm tetkiklerine bakmak durumunda kaldık. Aşılar belli protokolde geliyor. Onun takibi ve sorumluluğu da bizde. Ufak bir hatanın geri dönüşümü çok zor olur” diyor.
Fotoğraf: Evrensel
İlgili haberler
Sağlık emekçisi kadınların sorunları gitgide büyüy...
‘Bu süreçte kovid olmadım ama olabilirdim. Beraber çalıştığım mesai arkadaşım oldu. O kadar yoğun ça...
Sağlık emekçisi kadınlar en çok psikolojik şiddete...
SES’in ‘Sağlık ve Sosyal Hizmet Alanında Kadına Yönelik Şiddet Araştırması’ sonuçlarına göre kadınla...
Sağlık emekçisi kadınlar: Kuru ekmek zammı değil,...
Sağlık emekçileri Eyüpsultan Devlet Hastanesi önünde bir araya geldi, insanca yaşanacak bir ücret ta...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.