Yaşadığı yerde gizlilik kararı olmasına rağmen kendisini bulan boşandığı eşi B.E. tarafından çocuğunun gözü önünde saatlerce şiddet uygulanan Serap Avcı, çocuğunun velayeti kendisinde olmasına rağmen B.E. tarafından kaçırıldığını belirterek B.E’nin tutuklanmasını, kendisinin ve çocuğunun güvenliğinin ve can güvenliğinin sağlanmasını istiyor. Yaşadığı şiddet sonrası kendisini hastaneye götüren B.E’den şikayetçi olmasına rağmen polisin kendisine , “Darp raporu alırsın, raporu aldıktan sonra hastaneden çıkınca şikayetçi olursun” dediğini belirtti.

Serap Avcı, boşandığı erkek tarafından defalarca tehdit edildi. Boşandığı erkek, Serap Avcı ve annesine iftira atarak, fotoğraflarını başka isimle sosyal medya hesaplarında tehdit unsuru oluşturup hedef göstererek paylaştı. Avcı şikayetçi olmasına rağmen tehdit, hakaret, şiddet devam etti.

Bu süreçte kendisinin ve çocuğunun hep tehdit altında olduğunu belirten Avcı; “Çocuğumun güvenliği ve benim güvenliğim tehlikede olduğu için dışarıda bir işte çalışamıyordum. Evde parça başı iş yaparak geçimimi sağladım” dedi.

‘GİZLİLİK KARARI ŞİDDETİ ENGELLEMİYOR!’

Yaşadığı yerde gizlilik kararı olmasına rağmen, B.E’nin yaşadığı yeri bulduğunu ve saatlerce çocuğunun yanında kendisine şiddet uyguladığını anlatan Avcı kendisi ve çocuğu için sesinin duyulmasını istiyor. Velayeti kendisinde olan çocuğunu B.E’nin kaçırdığını söyleyen Serap Avcı, bir an önce B.E’nin tutuklanmasını, kendisinin ve çocuğunun güvenliğinin ve can güvenliğinin sağlanmasını istiyor; “Çocuğumun güvenliğinden endişeliyim, bir an önce bana teslim edilmesini istiyorum.”

‘DARP RAPORU AL, ÖYLE ŞİKAYETÇİ OLURSUN’

Canıyla cebelleşen, yaşama son ana kadar tutunan Serap Avcı‘ya,  “Darp raporu al, sonra şikayetçi ol” dendi.

Saatlerce şiddete maruz kalan Avcı, kendi çabalarıyla şiddet failini ikna ederek hastaneye gelebildiğinde, ölmek üzere iken hastane polisinin darp raporu alması gerektiğini söylediğini anlatarak şunları söyledi; “Kendisi beni hastaneye getirdiğinde yine şikayetçi oldum. Hastane polisi şikayetçi misin, diye sorduğunda şikayetçi olduğumu söyledim. Buna rağmen hastane polisi bana, ’Darp raporu alırsın, raporu aldıktan sonra hastaneden çıkınca şikayetçi olursun’ dedi.”

‘HASTANEDE TEHDİT ETTİ!’

Hastanede tehdidin devam ettiğini belirten Avcı, B.E’nin polise söylediğini duyunca odaya gelip kendisini tehdit ettiğini aktardı. “İki, üç yara ile beni içerde tutmazlar, bunun sonrası var, dışarısı var’ diyerek saldırısını devam ettirdi” dedi. B.E.’nin “Cezaevine girip çıktığımda işimi bitireceğim” dediğini söyleyen Avcı, B.E.’nin çocuğunu alıkoyarak (kaçırarak) hastaneden kaçtığını belirtti.

‘KENDİMİ GÜVENDE HİSSETMİYORUM, ÇOCUĞUM İÇİN KORKUYORUM!’

Hastanede olduğundan beri uyuyamadığını, kendini güvende hissetmediğini anlatan Avcı; “Çocuğum için korkuyorum. Güvenliğinden ve can güvenliğinden endişeliyim, tehlikede olabilir. Bilgi alamıyorum. Çocuğum onu alıkoyan B.E’nin yanında güvende değil. Daha önce yine defalarca alıkoymaya kalktı. Daha önce çocuğumu götürdüğü ortam sağlıklı değildi, kendisi uyuşturucu madde kullanıyor ve çocuğuma şiddet uyguluyordu” dedi.

“Her an içeri girecek diye korkuyorum” diyen Avcı şöyle devam etti; “Elinde bir silahla girse, bana sıksa işim bitti zaten. Devlet kadınları korumuyor, şiddette uğrayan kadınlar için gerekli şeyleri yapmıyor.”

‘ESKİ EŞ B.E. DERHAL TUTUKLANMALI’

Avcı’yı ziyaret eden Gebze Kadın Platformu ise yaşanan duruma tepkili. Platform tarafından yapılan açıklamada kadına ve çocuğa yönelik suçların özellikle Gebze bölgesi için İstanbul Sözleşmesi’nin geri çekilmesinden sonra görünür bir şekilde arttığını bu duruma sessiz kalınmayacağı dile getirildi. B.E’nin derhal tutuklanması gerektiği vurgulanan açıklamada Serap Avcı’nın can güvenliğinin derhal sağlamasını gerektiği belirtildi. Açıklamada çocuk için hemen kentin yerel yönetimlerinin harekete geçerek bulunmasının, güvenliğinin sağlanmasının ve yaşamının tehdidinin kalktığına dair kamuoyuna bilgi verilmesinin önemi vurgulandı. Açıklamada Gebze Kadın Platformu olarak kadına ve çocuğa yönelik suçların cezasız kalmasına izin vermeyeceğinin, şiddetin, eşitsizliğin, istismarın karşısında olunduğunun altı çizildi.