Kadınların korkulu rüyasıdır istenmeyen gebelik fikri. Başa geldi mi de baş belası olur. Sonlandırmak istense bütün ağırlığıyla egemen zihniyetin gerçek yüzüyle karşılaşılır. Gebeliğin onuncu haftasına kadar kürtaj yasal bir hak ancak fiiliyatta bu yasal hakkın uygulanması kolay olmuyor. “İstemeden, yanlışlıkla” gebe kalmak önce sizi ardından cebinizi yakar. Elbette ulaşılabilirliği farklı seviyelerde bir yığın korunma yöntemi var. Ria, kondom, ağız yoluyla alınan ilaçlar bunlardan sadece birkaçı... Bizim meselemiz ise piyasa adı Ella, Josei olan ertesi gün hapının fiyatının yeni yıl zammıyla beraber 512-520 lira aralığına yükselmesi. Ertesi gün hapı yüksek oranda proteston içerdiği için zorunlu haller dışında önerilmeyen bir ilaç. Ria kayması, prezervatif yırtılması gibi korunma yönteminizin sizi yarı yolda bıraktığı durumlarda kurtarıcınız olarak iş görüyor.
Ancak pedin en ucuzunu almaya çalışan, temel besin maddelerini tane hesabıyla alan, yüksek rakamlarda kiralar ödeyen ve bunların tümünü asgari ücretle yapmaya çalışan bir kadın için sabah kalkıp bir adet Ella’ya 500 liranın üstünde para vermek uzun uzun düşünmesine neden olabilir. Bu kadın hesaplarını yapıp tableti satın alırsa ve yuttuğu ilacı 3 saat içinde kusarsa bu yeniden eczaneye koşup aynı fiyata yeni bir tablet alması anlamına geliyor.
Peki, korunmasız cinsel ilişkinin ya da korunma yöntemi hatasının faturası kadınlar için bu kadar tuzlu olmak zorunda mı? İlaçlardan alınan yüzde 10’luk KDV oranının cebimizden çıkması bir yana ( Bu ertesi gün hapları için 51-52 lira demek) aile planlamasına destek sosyal devlet politikasının bir ayağı olmalı. Elbette sorsanız bunun böyle olduğunu söyleyecekler ancak yukarıda saydıklarımız işin öyle olmadığını gösteriyor. Çocuk doğurup doğurmayacağını, bu çocukların kaç tane olacağının kararlarını vermek bedeniyle ortada duran kadınların hakkıdır. Oysa yapmamız gereken çocuk sayısı bile erkek egemen zihniyetin dilinde slogan haline dönüşüyor. Bilime hizmet etmesi gerekirken egemen zihniyete hizmet eden bir hekim kürtajın günah olduğu gerekçesiyle karşımıza çıkıyor. İktidarın, bakanlıkların, sağlık çalışanlarının görevi kadını önce kendisi ardından toplum için en doğru yaklaşıma teşvik etmek olmalı. Ücretsiz de temininin sağlanacağı bir tabletin fahiş fiyatlardan satılması ne yazık ki “Bir halt yediysen bedelini ödeyeceksin” demenin kibar hali oluyor.
Oysa bu ülkede kırsalda yaşayıp da 39 haftalık gebeliğinde 2 ya da 3 kere hekim yüzü gören kadınlar var. Anadil sorununa takılıp derdini yarım yamalak anlatan, spiral hakkındaki fikri komşusuyla olan sohbetinden ibaret olan, tüplerini bağlatırsa ya da kürtaj olursa yaşayan çocuklarının öleceğine inanan kadınlar var. Şimdi siz bu kadınların bir tablete çat diye 520 lira verebileceğini inanıyor musunuz? Bu ülkede kadınların 520 liranın hesabından daha büyük bir gerçeği var ancak düşünmeden verecekleri 520 liraları yok. Öyleyse olması gereken, tüm doğum kontrol yöntemlerine ücretsiz ve nitelikli ulaşımın sağlanmasıdır. Aile, toplum, ilçe sağlığı merkezlerinde çalışan sağlık emekçilerinin bu konuda donanımlı olması ve kadın ve toplum sağlığını birebir etkileyen bu hizmeti kadınlara götürmekte ısrarcı olması sağlanmalıdır. Bunun birincil yolu ise gerçekten halk sağlığı için hizmet anlayışının temel sağlık politikası haline getirilmesidir. Sağlık sisteminin düzeldiği, tüm korunma yöntemlerine ücretsiz ulaştığımız günlere...
Fotoğraf: Unsplash
İlgili haberler
GÜNÜN BELLEĞİ: İlk doğum kontrol kliniği 1916’da a...
Kadınlar ilk çağdan beri ilkel de olsa çeşitli doğum kontrol yöntemleri denemiştir. Peki bugün bilin...
Rızaları dışında doğum kontrolü uygulanan Grönland...
Rıza dışı doğum kontrol uygulamasının mağduru olan kadınların şu an 70 ve 80’li yaşlarında olduğunu...
GÜNÜN BELLEĞİ: Doğum kontrolü mücadelesinin öncüsü...
Margaret Higgins Sanger; Amerikalı doğum kontrolü savunucusu, cinsel eğitimci, yazar, hemşire ve Ame...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.