savaş
Ülkenin en kanlı katliamlardan biri olan Ankara Katliamı’nın yıl dönümünde ‘güvenli bölge’ oluşturmak adıyla yapılan harekat, IŞİD’e güvenli bir alan, yayılma olanağı yaratılmasına imkan verecek.
‘Barış Pınarı Harekatı’ olarak adlandırılan operasyona kadınlardan yükselen ses ‘Savaş değil, barış; ölüm değil, yaşam’ oldu.
Dilimizde hep “barış” olacak... Birlikte atacağımız adımlar hep savaşın karşısında barışın tarafında olacak...
Save The Children’ın raporu çocukların savaştan nasıl etkilendiğine dair korkunç tabloyu ortaya koyuyor.
Êzidî Katliamı’nın 5. yılında Êzidî kadınları anlattığı bir sergi açan Gazeteci, Ressam Medya Üren ‘Sanat masumdur ezilenlerin sesi olmalıdır. Resimlerimle yaşanan acıyı hissettirmeye çalıştım’ dedi.
BM raporuna göre, 2018’de savaş ve çatışmalardan etkilenen çocukların sayısı arttı. 12 bin çocuk silahlı çatışmalar sonucu öldü ya da yaralandı.
UNICEF, milyonlarca çocuğun dünyada artan çatışmalar yüzünden yaşadıkları şiddet nedeniyle büyük riskler altında yaşamak zorunda kaldığını açıkladı.
BM Uyuşturucu ve Suç Ofisinin raporuna göre 2017’de insan ticareti yapanlar tarafından kaçırılanların yaklaşık yüzde 60’ı cinsel saldırıya maruz bırakılıyor. Bunların çoğunluğu ise kadın ve çocuklar.
Keçiören Kadın Platformu, kadına yönelik şiddete karşı dayanışma kapsamında düzenlediği etkinlikte, birlikte mücadelenin önemine dikkat çekti.
Savaşın çocukları nasıl etkilediğinin en hazin halidir Sadako’nun hikayesi. Bundan tam 62 yıl önce bugün yaşama gözlerini yuman küçük Sadako’nun hikayesini hatırlayalım.
İki gün boyunca devam eden olaylarda birçok gayrimüslim yaralandı, yaşamını yitirenler oldu. 200’ü aşkın Rum kadın tecavüze uğradı. Bu saldırı Türkiye devletinin politikasının organize bir parçasıydı.
Spartalı erkekler pes eder ve ‘Halimiz berbat. Barış istiyoruz. Bütün şartlar kabul’ diyerek sulh ister. Kocalar karılarına, karılar kocalarına sokulur. Barış dediğin de başka nedir ki!
Afganistan’daki savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen mülteciler, oturma izinlerinin verilmesi için günlerdir Ankara’da bekliyor. Mültecilerin bekleyişi ise Türkiye’deki akrabalarının yanına yerleşmek.
2001 yılına ait bu fotoğraf Afganistan’dan...
Şirin Ahmet Tekeli Kadın Hukukçuları Destekleme Vakfı ortaklığıyla bugün ‘Göç ve Sığınma Rejimindeki Kadınlar ve Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet’ Konferansı düzenleniyor.
Gerçek bir hikayeden esinlenen The Bang Bang Club savaş fotoğrafçılarının çatışmaların ortasında yaşadıklarını anlatırken aslında savaştan halkın nasıl etkilendiğini de gözler önüne seriyor.
Bu kitapla; Sırbistan, Kosova, Sri Lanka ve Suriye’deki savaş koşullarının en çok kadınları etkilediğini, barış mücadelesinin ise en çok kadınlar eliyle yürütüldüğünü görüyoruz.
Kadınlar, gündelik hayatın zorunda, kendilerine dayatılan zorun ne demek olduğunu daha çok görüyor. Ama sıkışmış durumda... Ve bu sıkışma elbet patlayacak... Ama nasıl?
Bir öğretmenin penceresinden, savaşın çocukları nasıl etkilediğine bakmak ister misiniz? İnanın bu hikaye başka birçok yaşamın parçası...
Koridora çıkınca “Hey özgürlük” diye bağırdım. Barışı savunmak, insanca yaşamı savunmak, taa yüreğimde hissederek savunmak...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.