Zam yapılmaması imkansızlıktan değil, tercih
‘Özellikle savunma ve enerji sektöründe, şirketlerin aldığı teşvikler veya silinen borçlar bile tüm işçilerin dilinde. Demek ki ‘bu yıl ara zam verilmeyecek’ söylemi, bir imkânsızlık değil tercih.’

Bu yıl ara zam yapılıp yapılmayacağına dair soru işareti hâlâ devam ediyor. İktidar böyle bir “imkanlarının” olmadığını söylese bile işçiler temmuzda zam alacaklarını umuyorlar. Bu umma hali de sendikasız iş yerlerinde “patron bizim halimizden anlar”, “az da olsa patron inisiyatif gösterip zam yapmak zorunda” gibi söylemlerden oluşuyor. Mevcut ekonomik koşullarda işçi ailelerinin, evin bir üyesini daha çalışma hayatına katmak veya daha fazla mesaiye kalarak ek gelir oluşturmak gibi seçenekler çoktan gerçekliğe dönüşmüş durumda.

Kadın işçilerle sohbet ederken kadınların genel yorumu aslında devletin imkanlarının olduğu yönünde. Sadece çalıştıkları firmanın veya alt yükleniciliğini yaptıkları ana firmanın iktidar tarafından nasıl kayırıldığını görmeleri bile bunun için yeterli oluyor. Özellikle savunma ve enerji sektöründe, şirketlerin aldığı teşvikler veya silinen borçlar bile tüm işçilerin dilinde. Demek ki “bu yıl ara zam verilmeyecek” söylemi, bir imkânsızlık değil tercih. Devletin işçinin gelirini değil de patronun kârını tercih etmesi işçiler arasında tartışılıyor. Yine de işçilerin bir araya gelip patronla görüşme talep ettiği, ek zam için birlikte “bir şeyler yapalım” dediği iş yerleri de var. Ancak kendi bulunduğu alanla ve istikrar kazanamayan hareketler olarak kalıyor. Sendikasız iş yerlerinde “sendika olsaydı olurdu”, sendikalı iş yerlerinde “sendikanın bizi duyduğu yok. Yapsa sendika yapar, bizim elimizden ne gelir ki?”, gibi kanılar işçilerin konuşmalarına yerleşmiş durumda.

KADIN İŞÇİYE NE KALIYOR?

Sohbet etiiğimiz kadınlar arasında bir diğer kanı da kocasının kendisinden daha çok zam alacağı ön kabulü… Ücretler zaten düşükken, zam alarak enflasyonla arayı bir nebze de olsa kapatmanın derdinde olan kadın işçiler, bir de erkeklerle olan ücret- zam farkının kapanmaz gerçekliği ile baş başa. Evli olan kadınlar açışından mesaiye kalmak, ev işleri ya da çocuk bakımının aksaması demek. Erkekler açısından mesaiye kalmak daha olağan. Haliyle bu durum bile maaşlar arasındaki farkı büyütürken, kadınlar daha fazla çalışıp daha az kazanıyor. Tüm bunların sonucu olarak da hem maadi olarak temin olamam hem de fabrikadan kalan zamanda “kadın” olarak yüklenen sorumluluklarının derdinden sosyal yaşam diye bir şey kalmıyor.

EK ZAM MÜCADELESİ BİR EŞİTLİK MÜCADELESİ DE

Sendika, patron, iktidar, burjuva muhalefeti, çalışan koca derken kadın işçiler zam beklentisini ne kendi ihiyaçları üzerinden biçebiliyor ne de emeğinin karşılığı olarak hesaplayabiliyor. Haliyle bu süreçteki ek zam mücadelesi, kadın işçilerin olduğu her yerde aynı zamanda bir eşitlik mücadelesi olmalıdır. Geçinememenin sonucu olarak iş hayatına atılan her kadın işçi için bu zam talebi, ekonomik özgürlükleri bir yana sosyalleşebilmeleri için bile çok önemli.

İşçilerin ek zam için mücadele etmesi, kadın işçilerin yine her zaman olduğu gibi daha çok sorunla mücadele etmesi, bizim bu süreçte daha çok yan yana gelmemiz gerekiyor demek. 

Fotoğraf: Ekmek ve Gül