Suriyeli kız kardeşlerimizle dayanışmak zorundayız
14 yaşındaki mülteci bir çocuk işçi Afef yemek molalarında Türkiyeli işçilerle ayrı ayrı yemek yediklerini, iş arkadaşlarıyla karşılaştıklarında kendileriyle konuşmadığını söylüyor...

Afef 14 yaşında. Suriye’den savaştan kaçarak 5 yıl önce ailesi ile İstanbul’a gelmiş. Annesi ile birlikte bir tekstil atölyesinde çalışıyor. Afef 1000 lira alıyor makineci olarak çalıştığı iş yerinde. Annesi ise ortacı olarak çalışıyor, ayda 750 liraya. Babası inşaatlarda iş bulabilirse çalışıyor. Afef ve annesi ile buluşmaya gittiğimizde bizi ışıl ışıl gözleri ile karşıladı. Evlerine Türkiyeli bir komşusunun gelmiş olması onu memnun etmiş olmalıydı, oldukça nazik ve dostça karşılıyor bizi.

HİÇ ARKADAŞI OLMADIĞINI SÖYLEYEN BİR ÇOCUK
Oldukça akıcı bir Türkçeyle, heyecanla anlatıyor: “Suriye’de evimiz çok güzeldi. Ben savaş başladığında ilkokul ikiye gidiyordum. İlk sene okul benim için çok keyifliydi. Her çocuk gibi ben de okulu en çok arkadaşlarımla oyun oynamak için seviyordum. Çok mutluydum. Babam orda taksi şoförlüğü yapıyordu. Annem çalışmıyordu. Suriye’de kadınlar çalışmazlar genellikle. Oradaki evimiz ve hayatım çok güzeldi.”
‘Burada mutlu değil misin?’ sorusu karşısında gözyaşlarına engel olamıyor. Hemen konuyu değiştirerek işyerini soruyoruz. Afef, “İşyerinde hiç kimseyle konuşmuyorum, çünkü bizi sevmediklerini biliyorum. Bazen açıkça söylüyorlar, bazen nefret dolu bakıyorlar. ‘Siz ülkenizde savaş çıkarıp orayı karıştırdınız, şimdi de burayı karıştıracaksınız, çıkıp gidin buradan’ dedikleri bile oluyor. Sokakta öfkeli bakışlarla bakıyorlar. İşten geldiğimde hiç dışarı çıkmıyorum, hiç arkadaşım yok” diyor. Çay molalarında ve yemek saatlerinde Türkiyeli işçilerle ayrı ayrı yemek yediklerini, iş arkadaşlarıyla karşılaştıklarında kendileriyle konuşmadıklarını ve bakışlarını kaçırdıklarını söylüyor.

‘AMA’NIN İÇİNDEKİ YAŞANMIŞLIKLAR
Elini tutuyorum, dostluğumuzu hissetmesini istiyorum. “Sen çok güzel ve akıllı bir kızsın. Kendini çok güzel ve rahat ifade ediyorsun. Üstelik okula gitmediğin halde bu kadarını başarmışsın. Bu durum geçecek ve bizler de sizinle dayanışma içinde olacağız ve bunun için çalışacağız” diyorum. “Herkes sizin gibi değil ki” diyor, “Bizlere nefretle baktıklarını görüyorum. Korkuyorum da. Bizleri istemediklerini biliyorum. Ama...”
Bu ‘ama’nın içinde çok fazla yaşanmışlık var. 14 yaşındaki bir çocuk için çok fazla: “Bir akşam işten eve geldik, gelmez olaydık. Eve yaklaştıkça pis bir kokunun etrafa yayıldığını fark ettik. Kokunun bizim apartmandan geldiğini evimizin kapısında anladık. Her taraf insan pisliği ve çöp poşetleri ile kirletilmişti, komşularımız dışarıda ve gürültülü konuşuyorlardı. Kimin yaptığını sorduğumuzda üçü beşi bir ağızdan ‘Kim olacak Suriyeliler’den başka?’ dediler. Çok korktum. Herkes çok gergindi. Daha sonra üst kattaki komşumuz Gül abla diğerlerini sakinleştirmeye çalışarak ‘Bir durun, soralım bakalım...’ deyince biz de ‘Neden biz yapalım, zaten biz temizliyoruz’ dedik. Sonra ortaya çıktı ki üst kattaki psikolojik rahatsızlığı olan komşumuz yapmış. Her şeyden bizi suçlamalarından yoruldum, suç işleyenler elbette cezasını çeksin ama her olayda bizi suçlamasınlar istiyorum.”

SAVAŞA HAYIR!
Anne Zekiye söze girerek “Buradakiler bizlerin burada da savaş çıkarmak istediğimizi düşünüyorlar, ama öyle bir şey yok. Bizim ülkemizde yaşadıklarımızı kimse yaşasın istemiyoruz. Allah korusun burada savaş olsaydı ve sizler Suriye’ye gelseydiniz biz hiçbir zaman böyle davranmazdık” diyor. Biz de herkesin kötü olmadığını, her zaman kötü ve iyilerin olacağını, bizlerin de iyi insanların çoğalması için mücadele ettiğimizi ve bütün ezilen kadınlarla dayanışmayı büyüteceğimizi, tekrar görüşeceğimizi söyleyerek Afef ve annesi ile vedalaştık. Oradan ayrılırken aklımda tek bir şey vardı; Savaşların gerçek mağdurları kadınlar ve çocuklardır, onun için ne olursa olsun savaş olmasın; savaşa hayır!

İlgili haberler
Emani bana bir şey öğretti

Emani’ye olanlar beni tetikledi. Irkçılıkla mücadele etmem gerektiğinin, kadın hakları ve çocuk hakl...

Benim için her şey 15 yaşında başladı

Azerbaycan’dan gelen Nurgül, henüz 15 yaşındayken evlenmiş, 17 yaşında doğum yapmış... Yaşı tutmadığ...

Onlar bizim yaşam ortaklarımız

Biz o savaşı 4 yıl önce yaşadık, bitirdik. Şimdi Türkiye’de yeni yaşam savaşları veriyoruz’ diyen mü...