Geçtiğimiz ocak ayında maaşlarına zam yaptılar. İlk maaşımızı alamadan erimeye başladı. Yılın ortasına geldik, maaşlarımız aynı ama tükettiğimiz her şeye yüzde 200-300 zam geldi. Yaza girdik. Önceki yıllar yazın bol bol pikniğe giderdik. Geçen yıl 70-80 liraya aldığımız kanat 300 lira olmuş. Şimdi pikniğe de gidemeyeceğiz.
Maaşlarımızdan sürekli vergi kesiliyor. Ne kadar çok mesaiye kalırsak o kadar çok vergi ödüyoruz. Temmuzda zam yapılmazsa yaşayamayız. Ben, eşim, kızım çalışıyoruz. Hâlâ çok zorlanıyoruz. Bu nedenle asgari ücrete zam yapılmalı ve ücretlerimiz yoksulluk sınırının altında olmamalı. Alım gücümüz azaldı. Büyük firmalardan daha fazla vergi almak yerine vergilerini düşüyorlar. Maaşlarda da vergide de adalet olmalı.
Aldığımız ücretin büyük bir bölümünü kiraya veriyoruz. En son mutfağa yettirmeye çalışıyoruz. Çocuğumun birçok ihtiyacını karşılayamıyorum. Geçenlerde dişi ağrıyordu, suratı şişene kadar söylemedi. “Neden söylemiyorsun çocuğum?” diye sorunca, “çok paranız gidecek” diyor. Lise çağındaki bir çocuğa düşünmesi gereken sağlığı ve eğitimi olmalı, ailesinin yoksulluğu değil.
Bunlar nasıl değişir?
15 yıl önce sendikalar daha fazla işçiyi koruyordu. Şimdi sendikaların da etkisi az, işçinin de birliği yok. İşçiler korkuyorlar. İşten atılma korkusu çok var. Her gün hayatımız daha da zorlaşıyor. Servislerimizi kaldırıyorlar ve cebimizdeki paraya göz dikiyorlar. Bugün belki işten atılma korkusu var ama yarın daha fazlası olabilir. Biz işçiler korktuğumuz için bir şey yapamıyoruz. Korkuları yenip yan yana gelmemiz lazım. Örgütlü olmamız lazım. Örgütlü olursak taleplerimiz karşılık bulacak.
Fotoğraf: Canva Pro Kolaj
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.