
Kadın cinayetleri bu ülkenin bitmeyen gündemi. Ülkede kadınlar resmen hayatta kalmak için mücadele ediyor. Ayşe Tokyaz’ın öldürülmesi hepimize Münevver Karabulut’u hatırlattı. 2009 yılından 2025 yılına, aradan geçen zamanın gösterdiği; kadınların sistematik bir biçimde daha çok öldürüldüğü bir ülke haline gelmiş olduğumuz. Münevver Karabulut’un öldürülmesinin ardından Erdoğan’ın sarf ettiği, kadını ve ailesini suçlayan “ya davulcuya ya zurnacıya” sözü rehber alındı geçen zaman içerisinde. Kadınlar uğradıkları şiddetin birincil sorumlusuydular. Aslında erken yaşta evlenseler, hemen bir sürü çocuk yapsalar, evden pek çıkmadan yarı zamanlı, esnek de çalışsalar hiçbir sorun yaşanmayacaktı(!)
Şiddeti önleyici kamusal mekanizmalar kurulmalıyken, devletin olanakları her bir açıdan seferber edilmeliyken bu yapılmadı. Tam tersi, İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekildi, 6284 sayılı Yasa tartışmaya açık hale getirildi ve şimdi de aile yılı ilanıyla iktidarın diktiği, sermayenin çıkarları ile bezenmiş muhafazakar kıyafet tüm kadınlara giydirilmek isteniyor.
Mekanizma tersten işliyor
Eski bir polis memuru tarafından öldürülen Ayşe Tokyaz, cebinden koruma kararları çıkan, faillerini defalarca devlete bildirmiş kadınlardan biri. Üstelik delilleri ortadan kaldırdığı için tutuklanan polislerin dahil olduğu bir dosya söz konusu artık. Kadınları korumakla görevli olan, her şikayeti değerlendirip kadınların başına bir iş gelmemesini sağlamakla yükümlü kolluk, bir kadının katilini koruyor, delilleri yok etmeye çalışıyor!
Görünen o ki mekanizma tersten işliyor, yapılması gereken ne varsa tersinden yapılıyor. Ayşe için kız kardeşinin yaptığı şikayetler görmezden geliniyor, fail engellenmiyor. Bu nedenle Ayşe öldürülüyor ve faille ilgili tüm delilleri eksiksiz toplaması gereken, cezalandırılmasına ilişkin görevini yapması gereken polisler de delilleri saklıyor.
Bu esnada ülkeyi yönetenler ne yapıyor? Mesela Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın sosyal medya hesabına bakalım: Ayşe Tokyaz’ın cenazesi 13 Temmuz 2025 günü bulunuyor. O tarihten bugüne kadar tek bir paylaşım yapmış değil Bakan. Ancak sanmayın sosyal medyayı kullanmıyor, her gün düzenli paylaşımları var. Ayşe Tokyaz’dan hiç söz etmemiş olan Bakan, tam da Ayşe’nin cenazesinin bulunduğu gün AKP’nin Kızılcahamam kampında kadın milletvekilleri ve yöneticilerin katıldığı özel bir buluşmayı paylaşmış, buluşmanın adı: “Hayatı Zerafetle Yaşamak.” Onlar, “Hayatı Zerafetle Yaşamak” üzerine düşünmekteyken Ayşe çoktan hayatını kaybetmişti. Dahası failin polis arkadaşları delilleri karartmak, saklamak gibi eylemleri yerine getirmeye başlamıştı belki de.
Faşizmin inşasından payımıza düşen ne?
Devlet ne yapıyor ülkedeki tüm kadınlar korku içindeyken? Nerede işlemediği belli olan bu mekanizmanın sorumluları, neden artık “çok üzgünüz” biçimindeki beylik sözlerden bile imtina eder hale geldiler? Kurulan bu tek adam düzeni, tüm yetkileri tek elde toplayan ve tüm devlet mekanizmalarını, Meclisi işlevsiz hale getiren bu sistem kadınlara ve çocuklara cehennemi yaşatıyor. Ülkede demokrasinin esamesi bile her noktada yok edilir, faşizmin inşası ilerlerken kadın, çocuk ve LGBTİ’lerin payına ölüm, ayrımcılık, şiddet düşüyor. Aile on yılının ilanı da inşa edilmek istenen faşizmin temel ayaklarından birinin kadın ve aile politikaları olacağının bir ilanı.
Tamamen rayından çıkan adalet mekanizması, doğrudan siyasilere bağlı talimatla çalışan kolluk zaten erkek egemen olan sistemi daha da fütursuz hale getiriyor. Nefret, ayrımcılık ve eşitsizlikle örülen bu sistemde, kadın düşmanı politikaların günlük hayatta yansıması kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri oluyor. O yüzden ülkede demokrasiden uzaklaşılarak atılan her bir adım, tutuklanan her yeni belediye başkanı, görevden alınan her bir seçilmiş kadınlara, çocuklara, LGBTİ’lere yönelik bir saldırı aynı zamanda. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinin çok önemli bir parçası kadınların talepleri.
Şimdi; iktidar evden, esnek, yarı zamanlı çalışma dedikçe tam zamanlı, güvenceli istihdam ve kreş talebini yükseltmenin; kadınları şiddetten koruyacak tüm mekanizmaların eksiksiz kurulması, sığınaklar, danışma merkezleri açılması için söz söylemenin; nefret ve ayrımcılığa karşı yan yana gelmenin; hayatın her alanında tam bir eşitlik istemenin; çocukların eğitim hakkı için bir öğün ücretsiz yemek için mücadeleyi daha da yükseltmenin tam zamanı! İktidar sözcüsü kadınlar, hayatı zarafetle yaşamayı öğrenirken mücadeleyle hayatta kalmaya çalışan milyonların yapacağı çok şey var nihayetinde…
Fotoğraf: DHA
İlgili haberler
Ayşe Tokyaz’ın ölümü sistemsel bir başarısızlıktır
'Delil toplamayan polis, dosyayı rafa kaldıran savcı, ihmali sorgulamayan yargı... Bu zincirin halka...
Üniversiteli kadınlar Ayşe Tokyaz cinayetini konuş...
Artan kadın cinayetleri ve kolluk kuvvetlerinin suça ortak olması üzerine neler düşündüklerini Tekir...
‘Sadece yerleri değil, bu pis düzeni de temizleyec...
‘Biz temizlik personeliyiz, hemşireyiz, güvenlikçiyiz, laboratuvardayız ama artık hep birlikteyiz. Ç...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.